Geçtiğimiz yıl ülkemizde kullanılan kredi ya da banka kartı sayısı 349 milyonmuş.

Bu sene rakam 403 milyonu geçmiş.

Yani ülkede kullanılan kart sayısı 1 yılda 50 milyondan fazla artmış.

Bunun anlamı açık;

“Millet kredi kartı almaya devam ediyor”

+++

Bunun elbette sebepleri var…

Öyle ya, var olan kredi kartlarına neden yenisi eklenir ki?

İşte bu sorunun yanıtı çok önemli.

Çünkü cevap, o ülkenin ekonomisinin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor.

Zira bunca kredi kartı temininin tek bir amacı var;

“Diğer kartlardaki borçları yeni alınan kartın limiti ile kapatmak!”

Bir nevi “borçları döndürmek” diyoruz buna.

Bizim ülke insanının sürekli yaptığı, yaptıktan sonra da biraz olsun nefes aldığı bir yöntem.

Elbette sağlıklı değil ve maalesef sonu yok!

Batışa gidiliyor, sadece süreç uzatılıyor.

+++

Dün tüm yaygın medyanın geçtiği bir haber vardı.

Haber bu kredi kartlarıyla ilgili.

Kart borcunun asgarisini ödedikten sonra kalan borca uygulanacak olan faiz daha da artırıldı…

Bunun anlamını kolayca söyleyebiliriz;

“Vatandaşın bankalar olan borcu daha da arttı!”

Kısacası bankalar daha da kazanırken, vatandaş da elinde olan biteni bankalara verecek.

Nereye kadar?

Vatandaş tamamen bitip tükenene kadar.

Çünkü şu anki ekonomi politikalarının sonucu buraya gidiyor.

“Piyasadan bütün parayı çekip, enflasyonu indirmek!”

Ama gelin görün ki bu muhasebe hep garip ve fakir halk üzerinden yapılıyor.

Fakir iyice fakirleştirilirken, zengin yüksek faizle zenginliğine zenginlik, malına yeni mülkler ekliyor.

Kısacası, kredi kartlarıyla zar zor geçinen millete ‘kötü ekonominin hesabını öde’ denilirken, parası pulu yerinde olana da ‘bu halkın sırtından daha da kazan’ deniliyor.

Ne kadar acı değil mi?

*****************

ESKİŞEHİR’İN CHP’Lİ VEKİLLERİ!

Bir yerel seçim yaşadık, ön planda olan partiler ve başkan adaylarıydı.

O yüzden geçtiğimiz yıl seçilen vekiller gündemin biraz kıyısında kaldı…

Ancak, Eskişehir’de durumlar biraz farklı!

Bu noktada CHP’nin 3 vekilini konuşmalıyız.

Zira 31 Mart seçimlerinin resmen gizli kahramanı oldular.

+++

Seçildikleri sıra ile yorumlayalım…

Utku Çakırözer, özellikle kırsalı kendisine mesken tuttu.

Şehrin en ücra köşelerine kadar gitmediği tek bir gün kalmadı.

Artık köylünün, çiftçinin, üreticinin derdini çok iyi biliyor ve buna göre politika belirliyor.

Kırsaldaki ilçelerin CHP’ye geçmesinde katkısı çok büyük.

+++

Jale Nur Süllü, şehrin gündemini tutan isimlerden oldu.

Halk hareketleri içerisinde halkı yalnız bırakmadı.

Özellikle kentin korunması mesajının şehre verilme noktasında mesajları çok etkili oldu.

Başkan adayları ile birlikte hiç durmadan gezdi, çalıştı.

+++

İbrahim Arslan da yine hiç durmadan çalışanlardan oldu.

Çakırözer gibi ilçe ve köyleri sıkça dolaştı.

Kırsalı kasketi ile turladı, ilçelerdeki CHP üstünlüğünün oluşması için büyük mesai harcadı.

+++

Gelelim sonuca…

Bu yazıyı yazmamızın asıl sebebi önceki günkü ‘Kütahya mesaisi’ oldu.

Zira daha yeni seçimden çıkmış bir partinin vekilleri işi gücü bırakıp bu kez komşu Kütahya’da partilerinin oylarına sahip çıktı.

Saatler süren mesai yaptılar, gerilimlerin ortasında kaldılar, kavgaları, gürültüleri bastırmayı başardılar…

Eskişehir’den sonra komşu Kütahya’nın da CHP ile yönetilmesini sağlamayı başaran en önemli faktörlerden oldular.

Kutlamadan geçmek istemedik…

**************

BAYRAMIN YENİSİ BİLE KALMADI Kİ!

‘Nerede o eski bayramlar?’ diye başlayan cümleler çokça kurulur…

Eski yıllardaki dayanışmalar, mahalle kültürü ve akraba ilişkileri hatırlanıp iç geçirilir…

Bayrama özel geleneklerin çoğu unutulmuştur çünkü.

Bu nedenle sözünü ettiğimiz iç çekişler, geçmiş bayramlara özlem her yıl artar…

+++

O halde soralım;

“Eski bayramlar eskide kaldıysa, yeni bayramlar nasıl oluyor?”

Bu sorunun yanıtını herkes biliyor.

Yeni bayramlar artık tatillerden ibarettir.

Çünkü öylesine bir ekonomi oluştu ki neredeyse tüm ev halkı çalışır oldu.

Bayramlar da haklı olarak kısa bir mola ve tatil kaçışı olarak görülmeye başlandı.

+++

En azından son yıllarda böyleydi.

Ancak şimdi o da yok!

Öyle ki dünyanın en güzel sahillerine sahip ülkenin vatandaşları o yörelere gidemiyor artık.

Kendi plajına, kendi oteline, kendi cennet köşelerine ulaşamıyor.

Ulaşması için neredeyse 1 yıllık kazancını ortaya koymalı!

Bu nedenle eski bayramlar hafızalarda kalırken, yeni bayramlara da artık ulaşılamıyor…

Kısacası;

‘Nerede o eski bayramlar?’ hasretine ‘nerede o yeni bayramları’ ekleyerek hasretimizi iki katına çıkarabiliriz…

Kötü ama maalesef gerçek bu!