Su sayaçları birden suyu kesiyormuş.

Kesilen su yüzünden vatandaş bornozla su almaya çıkıyormuş.

Eskişehir, şebeke suyu bakımından büyükşehirler arasında pahalı iller arasındaymış.

Musluktan akan su da sağlıklı değilmiş.

+++

Tüm bunlar doğru değil ama şimdilik geçelim bunları.

Derdim zaten polemik yaratmak değil.

Söz konusu iddialar da tamamen sanal olarak yaratılmış sloganlardan başkası değil.

Su konusunda asıl konuşulması gerekenlerin ötelendiği bir gündemdir hepsi.

Bu yüzden Eskişehir, su sayaçlarını değil, musluktan akan suyun kalitesini değil…

Bu konuda çok daha başka sorunları konuşması gerekir.

+++

Şu bir gerçek ki;

“Eskişehir olarak su fakiri bir bölgede yaşıyoruz!”

Su kaynaklarımız epeyce sınırlı.

Daha kötüsü, “Küresel ısınma” denilen büyük bir illetle de karşı karşıyayız.

Bir tarafta zaten kısıtlı olan kaynaklara ulaşma derdi var, diğer tarafta suyun yok olma riskiyle karşı karşıyayız.

Böylesi bir ortamda farklı şeyler söylemek lazım değil mi?

+++

Örneğin…

Eskişehir’in çok uzağında olan ve Kütahya bölgesi tarafından sürekli kirletilen şehrin kullanma suyu kaynağı Porsuk Barajından evlere su getirmek işi çok mu kolay sizce?

Ve bu su evlere getirilirken, diğer illerin üç-beş katı maliyet ortaya çıktığını herkes bilmiyor mu?

Buna rağmen Eskişehir’de kullanılan suyun fiyatı diğer illerin ortalamasıyla aynı değil mi?

+++

Bir de ülkenin en sağlıklı, en içilebilir kaynak suyuna sahip bir şehirde yaşıyoruz.

Kalabak Suyu sadece bizim şehrimizin değil, bütün ülkenin gözbebeği olacak kadar kıymetli değil mi?

Dahası hem evlere kadar servis edilmesiyle hem de diğer su markalarının fiyatları 100 liraları aşmışken, bir damacana Kalabak Suyunun 17,5 Lira olmasının konforunu yaşamıyor muyuz?

Sırf bundan dolayı bazı su firmalarının Kalabak Suyu’na yönelik çeşitli ithamlarını kamuoyuna pompaladığının farkında değil miyiz?

Eskişehirlilere Kalabak haricinde diğer markaların satılması için çabalayanlar olduğunu geçmişte görmedik mi?

Nedir tek sebep biliyor musunuz?

“Ülkenin en sağlıklı ve ucuz suyu Kalabak yerine ülkenin en pahalı sularını Eskişehirliye içirmek!”

Başaramadılar…

Eskişehirli suyuna sahip çıktıkça, “I Love Kalabak” demeye devam ettikçe de başaramayacaklar…

+++

Lafı çok uzattım biliyorum…

Hemen toparlayayım.

Bize göre şu an Eskişehir’in su konusunda konuşması gereken tek konu mevcut sularına sahip çıkmaktan başka bir şey olmamalıdır!

Küresel dünyanın yakın zamanda su savaşlarına hazırlandığı bir dönemde, “Su sayacı suyu gece yarısı kesiyor, insanlar üşüyerek sumatiklere gidiyor” demek hem doğru bir bakış açısı hem de doğru bir siyaset anlayışı değildir!

Bunun yerine hükümetin ilgili organlarının da bir an önce harekete geçerek “Su fakiri Eskişehir için daha çok proje üretmesi gereklidir…”

Eskişehir’in tek su gerçeği bize göre tam da budur!

***********

SADECE BİZE Mİ ENTERESAN GELİYOR?

CHP’de parti içi yarışlardan kârlı çıkacağını düşünen AK Parti cenahı avuçlarını kaşıyordu.

“CHP kendi arasında iktidar sorunu yaşıyorken, aradan sıyrılır Eskişehir’i kazanırız” hesabını yapanlar çoktu.

İşin enteresan yanı, “O günlerde bu hesabı yapanlar bugün partide bile yoklar!

Yeni bir AK Parti var artık…

Gerçi o hesabı yapanların da evdeki hesabı çarşıya zaten uymayacaktı.

Uymayacağı da bugün net biçimde ortaya çıkmış durumda…

++++

Neden mi?

Av. Ayşe Ünlüce seçim ofisi açıyor, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt için destek istiyor.

Sayın Kazım Kurt açılış yapıyor, Ataç ve Ünlüce için oy talep ediyor.

Sayın Ataç yine aynı…

Yaptığı açılışlarda, ziyaretlerinde, halk buluşmalarında hem Kazım Kurt hem de Av. Ünlüce için destek beklediğini söylüyor.

Vekiller ise şehrin tamamını gezip, her üç başkana da oy topluyor.

CHP, her seçim öncesinde birlik ve beraberlik fotoğrafları verirdi ama bu seçimde olduğu kadar birbirine kenetlenmiş bir CHP’yi sahiden görmemiştik.

+++

Seçimin diğer iddialı partisinde neler oluyor peki, bir de ona bakalım!

“Hem Tepebaşı hem de Odunpazarı Adayı sahada yok” dersek mübalağa etmiş olmayız.

Birkaç açılış, bir kaç vatandaş ziyareti dışında ortada ne söylem var ne de siyasi havayı hareketlendirecek enerjileri…

Vekiller ise, birkaç açılışın dışında kendilerini göstermediler, siyasete etki edecek politikalar geliştiremediler.

Sayın Hatipoğlu’nun çabalarının da eksik kaldığını sanırım herkes fark ediyor…

Anlayacağınız;

CHP tarafında topyekûn süren seçim çalışmalarının her geçen gün vitesi artarken, AK Parti tarafından bir o kadar geriye doğru bir gidiş ve dahası sessiz sedasız bir tablo yaşanıyor…

Bu durum sadece bize mi enteresan geliyor bilmiyoruz.

Zira sanki şehrin iktidarında AK Parti var, belediyeler onların elinde de bu kadar rehavet içinde seçim yarışı yapıyorlar!

Sahiden çok ilginç…