Merhaba Değerli Okurlar;

Bu hafta evlilik birliği içinde çekilen bireysel kredilere yargıtay ve kanunlar çerçevesinde inceleyeceğiz.

Modern dönemde aile sistemi oldukça kırılgan bir yapıya dönüşmüştür. Kişisel ihtiyaçlarımızdan dolayı günlük hayatımızı geçici de olsa kolaylaştırmak için kredi kartları veya çekilen kredilerle, hayatımızı sürdürmek üzere çekilir. Anca bazen olumsuzluklar da oluşur aile içi sorunlarımıza da yol açmış oluruz, ödenmeyen borçlar ruh salığımızı, hayatımızın akışını da etkiler. Banka ile kurulan borç ilişkisinde kredi geri ödemlerinde aksaklıklar doğar buda psikolojimizi derinden sarstığı için bunlarda insan ilişkilerimizi derinden etkiler. Düşük gelire sahip bireylerin banka kredisine muhtaç kalınması ya da bilinçli çekilmesi bu bireylerin kredi mekanizması ile yaşam kalitesini artırma çabaları aile sistemi üzerine doğrudan etki etmese bile dolaylı olarak etkisi olduğu var sayılan çalışmalar vardır.
Bu çalışma, orta ve alt gelirli ailelerin içinde bulundukları bu maddi zorluğu aşma niyetine başvurdukları krediler ilk zamanlardaki kredi teması ile son zamandaki kredi kullanım sonrası hayatın birçok kısmına etki etmiş olur.

EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE ÇEKİLEN KREDİ

Evlilik birliği içinde çekilen bireysel veya ihtiyaç kredisi kişisel harcamalar için yapıldıysa bir diğer eşi için sorumluluk doğmaz. Kendi hayat kalitesini ve hayat standartlarınıkorumak için rahata bir yaşam için çekilir genelde bireysel krediler, kişinin kendi konforu için yaptı harcama bir diğer eşin sorumluluğu neden olsun ki.
4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu 224. maddesi şu şekildedir: “Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün mal varlığı ile sorumludur”. Bireysel kredi veya kart gibi kişisel borçlar eşlerin ortak sorumluluk kapsamında olmaz.
Ancak (örneğin gıda, barınma, eğitim gibi temel masraflar) kişinin özel borcu olur.


HANGİ DURUMLARDA DİĞER EŞİNDE SORUMLULUĞUNDADIR

Aile konutu için ortak ihtiyaçlar için çekildiyse bir diğer eşinde sorumluluğundadır. Ev kredisi, çocukların eğitimi gibi genel ihtiyacalar ortak kabul edilir. Türk Medeni Kanunu Madde 185 - Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Türk Medeni Kanunumuzda belirtiği gibi ortak olan her şey konut mallarına haciz geline bilir.
Türk Medeni Kanunu'na göre eşler, evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılırlar. Bu nedenle kredi kullanım amacı ve malın akıbeti, diğer eşin sorumluluğunu etkileyebilir.
Ancak bu durum bazı konulara göre değişebilir
:
MAL REJİMİ ETKİSİ

Mal rejimi, evlilik içinde eşlerin borçları malları nasıl yönetileceğini, paylaşılacağını ve evlilik sona erdiğinde (boşanma, ölüm) malları nasıl bölüşüleceğini gösteren kuraldır. Türkiye'de, 2002 den itibaren(4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile) " edinilmiş mallara katılma" sistemi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir.
Evlilik süresince alınan kredi, aile yararına ( örneğin ev, araba ortak kullanım eşyası ) kullanılmışsa, boşanma sürecinde bu borç, edinilmiş mal olarak değerlendirilebilir ve tasfiyesi dikkate alınabilir. Ancak bu durumda bile kredi borcunun ödenmesinde diğer eşin sorumlu olduğu anlamına gelmez.

Yargıtay da diyor ki:

" Evlilik birliği içerisinde bir eşin kendi adına yaptığı borçtan diğer eş sorumlu tutulmaz.
Mal rejimi tasfiyesinde bu borç dikkate alınabilir, ancak borcun ödenmesi alacaklı ile borçlu arasında olup diğer eşi bağlamaz."

İSTİSNA OLABİLEÇEK DURUMLAR

1)Borç, evlilik birliği için alındıysa
° Evlilik birliği sürdürmek zorunlu ve makul harcamalar ise, EŞLER BİRLİKTE SORUMLUDUR.
Örneğin: Evin kirası ödenmemişse ve eşlerden biri kira sözleşmesini yapmışsa bile, evlilik birliği için olduğu için diğer eş de dolaylı sorumlu tutulur.

2) Eşin kefil olması:
Diğer eş kredi çekerken kefil olmuş veya imza atılmış ise o zaman borçtan sorumlu kılınır.
° O zaman müşterek borçluluk olur. İkisi de borçtan sorumlu kılınır. Yani borcu ödenmediği durumda kefil olan eş sorumlu kılınır.

Yargıtay diyor ki:
" Kefil sıfatıyla sözleşmeye taraf olan eş, artık borcun tamamından asıl borçlu gibi sorumludur. Eş olma sıfatı, kefalet sorumluluğu kaldırmaz.
Eşin kefil olması, sırf "eş" olduğu için iptal edilmez.

3) Eşin rızası / Kefaleti yoksa sorumluluk da yoktur
Eğer eşlerden biri, kredi işlemini tek yapmışsa, eş ne kefil olmuşsa ne de rıza göstermişse, diğer eşin bu krediye ilgisi olmaz. BANKANIN MUHATABI SADECE SÖZLEŞMEYE İMZA ATAN KİŞİDİR.

ÖRNEĞİN: Evli bir çiftin eşlerden biri gidip kendi adına 100.000 TL kredi çekmesi ve bunu ödemeyince banka diğer eşe dönüp" SEN DE EŞİSİN, SEN ÖDE" diyemez.
Evli olmak, otomatik olarak borca ortak olmak demek değildir.

° Evlilik birliği içindeki aile konutu, aile malları veya aile ekonomisi etkileyen borçlarda, eşin bilgisi ve onayı şarttır.

Kefalette Eş Rızası Nerede Aranır?

°Bankalar, bir eş kefil oluyorsa diğer eşin yazılı onayını da isterler. Ticari işlerde eşin rızası her zaman alınmaz. Burada ticari risk söz konusu olduğu için kanun esnektir. Aile konutu,Tüketici kredisi, Bireysel kredi gibi eğer kefalet, evlilik birliğini etkileyen bir kişisel borç için yapılıyorsa, diğer eşin yazılı rızası şarttır.
Aksi halde kefalet geçersiz olur ve kefil eş borçtan sorumlu tutulmaz.

Yargıtay diyor ki:

" Türk Borçlar Kanunu'nun 584. Maddesi uyarınca, evlilik birliği devam ederken yapılan kefaletlerde eşin yazılı rızası aranır.” Eşin rızası alınmamışsa, yapılan kefalet geçersizdir. Bu nedenle kefil olan eş borçtan sorumlu tutulmaz."
Sonuç olarak evlilik ortak bir kurum olmasına rağmen, kişiler kendi ihtiyaçları için çekilen krediden sorumlu kılmıştır. Bu bireysel kredilerde yeni düzenlemeye göre artık diğer eşin de rızası alınmadan kredi verilmediği ortada. Ortak ihtiyaçları dışında çekilen kredi veya borçlardan diğer eşi sorumlu tutulmaz. Kefil olma veya kefalette bir diğer eşin rızası yazılı bir beyanda imzalanıp verilirse kabul sayılmıştır.