Onursal başkan Ali Eldem… Ahbapları kuran ve sürdürülebilir kılan bir isim.  Eskişehir de gündeme gelmeyen konu başlıklarını uzman konukları davet ederek, dar alanda da olsa fikir yaşamımıza bira renk katan bir katılımcı sosyal girişimci.

En büyük etkinliği ise, Laik Cumhuriyetimize ve demokratik hukuk devletimizin ve Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkması gelir. Bunun en somut göstergesi Cumhuriyet balosunu düzenleyerek kamuoyu oluşturması gelir. Elbette yaptıkları işler bununla sınırlandırılamaz. Depremde yaptıkları katkılardan tutunda, ketin demokratik siyasetin katılımcı süreçlerinde adaylara verdikleri desteklerdir.

AHBAPLAR, düşüncesi olana değer vermektedir. Sözü olanı davet etmektedir. Bizlerde ahbapların doğal dostuyuz. Ahbaplar hasbihâl eder.

Ahbapların özel konuğuydu Hikmet Tosun’ du.

Onursal başkanı Ali Eldem giriş konuşmasında günümüzdeki sosyal ve ekonomideki yansımaları, Cumhuriyet ve rejim üzerindeki oyunları içeren güzel bir konuşma yaparak tehlikeye işaret etti… Laiklik bizim varlık nedenimizdir. Alevi –Bektaşilik konusunda bilgi verirken Alevi- Bektaşi inancı üzerinde çalışmaları ile tanınan konuğunu kısaca tanıttı.

HİKMET TOSUN. Çok önemli bir halk müziği sanatçısı. Ege üniversitesi halk müziği sanat dalını bitirmiş. Halk müziği ve Alevi- Bektaşi kültürü konusunda ciddi araştırmaları, derlemeleri de var.

ALEVİLİĞİN İnanç merkezinde insan vardır diye söyleşisine başladı. Aleviliğin düşünce ve inanç sistematiğini özetledi. Diğer anlatımla ise sözlü bir geleneği bu günlere kadar aktarmışlar... Özünde hak ve hakikat vardır.

Hikmet Tosun Alaattin Çam’ın aynı zamanda en küçük bacanağı. Özel ricası ile Almanya’dan, Antalya hava limanına geliyor. Antalya’ ya sabahın üçünde gelmiş. Alaattin ÇAM aracı ile onu Antalya’dan alıyor ve Eskişehir’e getiriyor. Kısacası Ahbaplar yetiştiriyor.

Bizlerle buluşturan arkadaşlara teşekkür ederiz..

Günümüzde ise, Alevilik araştırmaları her geçen gün çoğalıyor… Çok geniş bir konu başlığı olsa da, Anadolu’dan Balkanların son durağına kadar bu coğrafyada Alevi-Bektaşiliğin kültürel ayak izlerini görürsünüz. Gerek Osmanlı gerekse cumhuriyet dönemindeki baskıcı dönemlerde balkanlardaki Alevi- Bektaşi inanç sahipleri özgür kalmışlardır. Sadece Arnavutluk ta Enver hoca döneminde bütün dini merkezler kapatılmıştır.

Geleneksel Alevilik varlığını devam ettirmek ancak ocak geleneğinin ve kırsaldan, kentlere göç ile birlikte yerini Cem evlerine bırakıyor. Aslında Anadolu’daki İslam inancı içinde de yer almaya çalışsa da, çeşitli mezhepler arasında da çok ciddi tartışma ve çatışmalar vardır. Hatta birbirlerini zındık ilan edenler bile vardır. Birbirlerine reddiye verenler vardır.

Aleviliğin temeli Ocaklardan başlar.

Taliplerin bağlı olduğu ocakların ehliyet sahibi rehberlerinden, pirlerinden mürşitlerinden aldığı yol, erkân bilgisini sahiplenen kişiler bunu şehirlerde de sürdürmek için çok ciddi bir çabanın içindeler… Kırsal alan aşiret Aleviliği artık yerini şehirlerde yeniden kendilerini biçimlendirerek varlıklarını sürdürmek için CEM evlerini ve vakıflar kurarak sosyalleşiyorlar.

Aleviliğin temelde şöyle bir sorunu var. Homojen bir Alevilik yoktur. Tıpkı diğer Sünni mezheplerde olmadığı gibi. Mesela, Mutezile mezhebi diğer Sünni mezheplerden çok önemli farklılıklar gösterir.

Neden? Akılcılığı savunduğu için.

Anadolu inancı olan Alevi-Bektaşiliği bir Türkiye’nin, Türklerin özüdür. Ve önceliği ahlâk tır. Ahlâk olmadan ne din olur, ne iman… Sünni geçinen ve Hanefi mezhebi olarak kabul gören bir İslamcı yapı aslında biraz El Matudiriyi okumuş olanlar, İmam Azamı okuyanlar bilirler ki bize dayatılan uyduruk bir emevilerin siyasallaştırılmış Arapçı/ Vehhabilik bir türev anlayışının dayatılmasıdır.

Tarihsel süreci okuyanlar şunu bilirler ki, halife Ebu Abdülrahman Muhammed bin Mervân iktidara gelir gelmez İlk işi orijinal olan peygamberin kendi el yazması olan kuranı tartışmalara neden olacağı için yakmıştır.

Emeviler dönemi ise, siyasal İslam’ı politik bir güç olarak  kullanmaktadır ve onlar için ahlak çok da önemli değildir ve onlar için yolsuzluk yapmak iktidarın nimetlerinden yararlanmak ve yararlandırmak meşrudur..

Çünkü o düşünce bizleri zındık olarak değerlendirmektedir ve soyulması gereken bir kaz olarak görmektedir. Bunu da en güzel dini siyasal olarak kullanılmasıdır. Din ve tarikatlar siyasetin bir pazarlama aracı haline gelmiştir ve bunların propagandistleri tarafından toplumun bir kesimini sürekli narkozla maktadır.

İşte Anadolu Alevilik anlayışı bunun için çok daha önemli hale gelmektedir.

Halbuki bütün dinler, inançlar doğmadır..

Ama Anadolu Alevi/ Bektaşiliği tam anlaşılamamıştır. İslam anlayışın bir kolu veya mezhep olarak değerlendirilmiş..

Bu Ortodoks bir egemen bakış açıdır ve doğmadır. Alevilik ise heteredoks bakış açısıdır ve hakikati,  hakkın hakikatini açıklar ve çok zengin bir felsefi bakış açısı vardır. Aslında kuran anlayışını batini olarak tefsir eder.

Ki bu durum üretim ilişkilerinin tarım toplumu olduğu dönemlerde çok daha önemliydi ve kapalı devre bir komün sistemi oluşturmuştu o dönemlerde...

Aleviliğin Özünde İnsan vardır.

Gerçi dünyadaki siyasal gelişmelerin ülkemize de yansımaları vardır. Misyoner hareketler Avrupa da Alevi-Bektaşi geleneği üzerinde oyunlar oynamaktadır. Alisiz Alevilik meselesinin altında ise, Aleviliği asimile etmek düşüncesi yatmaktadır.

Onun için bizim öz değerimiz olan alevi- Bektaşi kültürüne çok daha önem vermeliyiz.

Çünkü bu geleneksel yapı Cumhuriyetimizin temel değerlerinin savunucu ve Laikliğin en büyük teminatıdır. Toplumun en önemli ana sütunudur..

Anadolu’da her Sünni biraz alevidir. Bazıları Alevilerden çok daha alevidir. İşte biz bunlara Bektaşi diyoruz..

Özünde sözünde insan vardır. İnsanı doğadan koparamazsınız. İşte alevi ozan Hikmet Tosun’un anlatmak istediğini kısıtlı zaman olduğu için anlatamadığını sazın tellerine vurarak anlattığı Seyyid İmadeddin Nesimi, Şah İsmail, Fuzuli, Yemini, Virani, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet, Pir sultan, Âşık Veysel’, âşık Mahsuni’ ydi..Bizi canlarla birlikte eşlik eden Milletvekilimiz İbrahim Arslan vurdu sazın teline leylim, leyi, eşkıya dünyaya hükümdar olmazı ezgilerine hep birlikte eşlik ettik..

Gönülden Dile Ezgilerle ahbaplar ile buluşturan isim Alaattin Çam’a, onursal başkana Ali Eldem’e teşekkürler.  Hikmet Tosun’ a halk Müziğimize ve kültürümüze çok değer kattın.

Gönülden dile ezgilerini dinledik…

Bizim oralarda seni seviyorum denmez, kurban olurum sana denir…

Bizden selam olsun sofu canlara
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin
Yedi kat göklerin yedi kat yerin
Kudret binasını kuranlar gelsin

Sofu dedikleri bir kolay iştir
Erenler gördüğü bir engin düştür
Eti yok kanı yok bir uçar kuştur
O kuşun adını bilenler gelsin

Pirimi sorarsan Ali'dir Ali
Altından çakılmış Düldül'ün nalı
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu
Bu yolun erkanın bilenler gelsin

Pir Şah eydür özüm didarda
Saklıyalım Hak katında nazarda
Çıkmadı can kazılmadık mezarda
O canın namazın kılanlar gelsin…