Türkiye’ de bunun hamlelerini görüyoruz..

Rusya'dan doğalgaz almayı kesmesinin nedeni neydi? Veya Amerika’dan kaya gazı alınması anlaşmalarının altında neler yatıyordu? Binlerce km uzakta olan Amerika’ dan kaya gazı’ mı alınırmış? Bunun maliyeti nedir?

Haber taraması yaptım, bir tane bu konuda ikna edici bir makale göremedim. Nedenleri aramak lazım. Çünkü Türkiye bunu Amerika'nın Ortadoğu doğudaki tezleriyle uyumlu hale gelerek yaptı.

Buradan, Türkiye'nin çıkarı uzun vadede olur mu olmaz mı ayrı bir tartışma konusu. Ama, Sayın Cumhurbaşkanı istediklerini aldı diyorum. Anlatmaya çalıştığım şey bu. O yüzden hiç öyle anlatıldığı gibi bizi konjonktürün zorladığı, bizim izole edildiğimiz filan bir ortam yok. İzole edilen Türkiye değil… İzole edilen bir aktör var Ortadoğu’da İran… Bunu en iyi bilen ülke, ABD ve birleşik krallık. Birlikte kuruyorlar bu planı..

BOP ÇALIŞIYOR.

Amerika Birleşik Devletleri ile, burada beraber çalışmak için çok birlikte hareket ediyoruz.

Sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin büyükelçisi çıkıp bunu söylüyor. Yani bu açıdan öyle bir jeostratejik gerçeklik filan o işin masal kısmı için. O iş bize satılan hikâye.

Yani, şunu söylemeye çalışıyorlar. O kadar büyük bir tehdit var ki, PKK'yı da aşıyor bu tehdit. O yüzden, onları da yanımıza alıp hani o ortak tehdide karşı mücadele etmeliyiz.

BİZLERE HİKAYE ANLATIYORLAR

Şu anlatılıyor yani bize. Bu hikâyeye göre, bölücü Kürt’ çü hareketin lideri, İsrail'i bölücü Kürt’ çü hareketi desteklediği için, İsrail'e acayip karşıymış gibi davranıyoruz.

Bu değerlendirme doğru mu, yanlış mı diye sormuyorum bu soruyu?

Ben sadece, bu siyasal davranışın rasyonel mi diye soruyorum?

Olabilir mi?

Dolayısıyla bu “jeostratejik” işi bir kenara koyalım.

BEN BOP EŞ BAŞKANIYIM DEMESİ BOŞ BİR LAF DEĞİLDİ..

Sayın Cumhurbaşkanının belki de en az ihtiyacı olan dönem. Çünkü zaten Amerika'yla işini bağladı.

Bu sürecin bir aktörü haline geldi. Diğer taraftan bir şey deniyor ya, o da ayrı bir durum zaten.

Özellikle sol liberallerde ısrarla bir Devlet Bahçeli'ye, Sayın Cumhurbaşkanına demokratik akıl atfetmeler gündemdeki yerini alıyor..

Yazar, düşünür takımı analiz yaparken “doğu politikalarının oryantalist” davranmak olduğunu unutmuş gibi yapıyorlar.

Sol Liberal insanlar, 2016'dan sonrası için de şunu söylüyorlardı. Sayın Cumhurbaşkanı bu sisteme giderken çok masumdu. Devlet Bahçeli Türkiye'yi otoriterleştirmişti.

Şimdi de aynı insanlar diyor ki “Devlet Bahçeli Türkiye'yi demokratikleştirecek”.

Böyle bir şey olabilir mi?

Bunların ikisi bir arada olmuyor. Bunlardan birinden biri olması lazım. Maalesef ikisi bir arada olmuyor.

Yani Türkiye'yi otoriterleştirmişti. Bütün devlet aygıtı da bunu içselleştirmiştir.

Bana bu durum Sovyet rejimini anımsatıyor.

Veya ABD’ deki MCcarty dönemini..

Şimdi biri çıkıp, otoriter hale getirmiş olan bu rejimi yani Türkiye'yi neden demokratikleştirsin ki?

BUGÜN KÜ SİYASAL DURUMUN SORUMLUSU DEVLET BAHÇELİ’DİR.

Yani Türkiye doğal afet sonucunda otoriterleşmedi.

İki kişi yaptı bunu. Bu bir tasarımdı. Oturdular bunun üzerine kafa yordular, çalıştılar.

Nasıl daha otoriter bir anayasayı biz acaba bu topluma daha estetik biçimde sunabilirizin üzerine kafa yordular? 15 Temmuz gibi olağanüstü bir sürecin üstüne insanların güvenlik kaygısının en zirvede olduğu bir dönemde apar topar, kaşla göz arasında yangından mal kaçırır gibi geçirilmiş bir anayasaydı o.

SAF OLMAYIN.

Yani şimdi kalkacaklar, Türkiye'yi demokratikleştirecekler. Öyle mi her şey ortada değil mi?

Türkiye demokratikleşmeden bahsederken, muhalif olan herkesin tutuklanması nedenleri nelerdir? Hangi demokratikleşme?

ALLAH AŞKINA BU MENÜYÜ ARTIK YEMEYİN..

Türkiye'nin demokratikleşmesi için yapılıyorsa ki samimi olmak lazım..

Demokratikleşme bu kadar karmaşık bir şey değil ki.

Abdullah Öcalan'a gitmenize gerek yok.

Çağrı yaparsanız. Türkiye’nin en iyi siyaset bilimi hocasını anlatırlar size. Anayasa hukuk hocasını anlatırlar size. Sosyologları çağırın anlatsınlar bu işin nasıl toplumsallaşacağını..

Daha birçok konu başlığı var. Demokratikleşmenin ne olduğunu, bunun yasal koşullarının ne olduğunu.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE DÜĞME YANLIŞ İLİKLENDİ.

Bu çok gündeme getirildi. Geçmişten çok örnekler var..

Bugün Dem Parti'nin de sözcüsünün de açıklaması var. Diyor ki, "Türkiye'nin demokratikleşmesi için CHP'nin" diyor buna katkı sunması lazım.

TAM BİR KUMPAS

Şu soruyu soralım hep birlikte.. Öcalan'la mı demokratikleşeceğiz biz? Yani bu zamana kadar demokratik değildik. Yüzyıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil de Öcalan’ının ayağına giderse demokratikleşeceğiz.

BU NASIL BİR MANTIK?

Demokratikleşmenin asgari koşulu nedir mesela? Demokrasinin asgari koşulu nedir? Modern demokrasinin kuvvetler ayrılığı. İlkesi nerede?

YARGI SİYASALLAŞMIŞ..

Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan bir iktidar var. Hani kuvvetler ayrılığı. Anayasa mahkemesi kaldırılmalıdır diyen Bahçeli değil miydi? İP’ i seçim meydanlarında atan Bahçeli değil miydi?

DEM kapatılmalıdır, bu mahkeme daha neyi bekliyor diyen Bahçeli değil miydi?

İdam yasası çıksın, önüme gelsin ben imzalarım diyen kimdi?

Ne çabuk unuttuk bunları.

Hani kuvvetler ayrılığı?

HUKUK MU KALDI ALLAH AŞKINA.

AKP’nin ilçe başkanlığından savcı, hâkim olanlar, HSYK üyeliğine kadar yolları açanlar, ne kadar hukuk devletine uygun kararlar çıkartabilirler ki?

Demokratikleştirme çabaları illüzyondan başka hiçbir şey değil?

Yersen hikâyesi.

SAMİMİ İSELER, İLK ADIMDA ŞU YASALARI ÇIKARTSINLARDA GÖRELİM..

Örneğin demokratikleşme de samimi iseler, şu yasa çıkartılsın, komisyon bunu tartışsın.

Önerim şu; İçişleri Bakanlığı'nın kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın seçilmiş belediye başkanlarına kayyum atama yetkisi alınsın elinden.

Büyükşehir belediye başkanları eğer delile dayalı ve suçüstü yapılmış bir durum söz konusu ise, belgeler tartışılamayacak kadar kuvvetli suç şüphesine dayalı yasa dışı işlemler hariç olmak üzere, diğer işlem ve idare kaynakla davaları Yargıtay da veya Danıştay da görülmelidir.

TBMM’Sİ MİLLETİN EGEMENLİĞİNİ KAYITSIZ ŞARTSIZ TEMSİL ETMELİDİR..

Bu kararlar, TBMM’ since alınmalı ve dönem sonuna ertelenmelidir.

Dava süreçlerinin başlangıç ve bitişi 2 tam yılı geçmemeli, geçtiğinde davalar otomatik olarak düşürülmelidir..

Demokratikleşeme de samimim iseniz; yapılacak iş basittir. Adli polis teşkilatı kurularak yargı marifetiyle yapılan işlemler her kademede kontrol edilmeli ve denetlenmelidir.

Savcı iddianamesini hazırlama süreçleri ve iddiaya konu olan bilgi ve belgelerin toplanma süreçleri yasal süre sınırlandırmaları getirilmelidir..

İddianamenin kesin olarak hukuk normlarına uygun olarak hazırlanıp, hazırlanmadığı tetkik hakimlerince incelenmelidir..

Savcıların veya hâkimlerin masumiyet karinesi çiğnediklerinde veya iddianamelerin basın ve medya kuruluşlarınca yayınlanması durumunda ilgililer hakkında, gecikmeden soruşturmalar açılmalıdır.

Savunma hakkı hiçbir şekilde, hiçbir makam tarafından engellenmemeli, bunu yapanlar hemen geçici olarak görevden alınmalı soruşturma açılmalıdır.

Bireylerin anayasal hakları hukuk güvencesi altında olmalıdır.

TBMM’ si bu konuda takip sistemini devreye sokmalıdır. Görevi savsaklayan ilgililer hemen açığa alınmalı ve soruşturma açılmalıdır.

Mesela bunlar demokratikleşme anlamında çok önemli bir adımdır.

İLERİ BİR DEMOKRATİK TÜRKİYE İSTİYOR MUSUNUZ, İSTEMİYOR MUSUNUZ BÜTÜN MESELE BU.

Abdullah Öcalan' ın ayağına gidip görüşmekten çok daha ileri götürür Türkiye'yi.

Türkiye’nin ufkunu açacak olan muhalefettir. Onun için, CHP’nin kapatılmasını istiyorlar..

KİM SESLENDİRİYOR BUNU

Tabii bunun nedeni var..

Olası bir CHP iktidarında geçmişin bütün kirli çamaşırların ortaya çıkmasından ve hesap vermelerinden korkuyorlar..

Bu kadar basit..

SİZCE BİR TUHAFLIK YOK MU?

Ne diyorlar... Yahu tamam demokratikleşiyoruz. Evet, bakın komisyon kuruldu. Hadi gitmemiz de söz konusu. Ya burada bir tuhaflık yok mu?

Ahmet Türk için hani iltisaklı değil raporu çıktı ya yani mahkemeden suçsuzdur belgesi çıktı ya. Mahkemeden beraat etti ya.

Niye siz kayyumu süresini uzattınız iki ay daha diye sormuyorlar mı mesela AKP' ye bunu?

Burada bir tuhaflık yok mu?

Kesin tuhaflık var. Bir tek şey ekleyeyim.

Bu bir Amerikancı politikaların Türkiye’deki adaptasyon projeleridir.

Diyorlar ki "Ne Amerika’sı canım? Ne alakamız var?" diyorlar. Bu masallara inanmamızı istiyorlar. Kandırıyorlar bizleri… "Hayır, bu oyun Amerika'nın bu bölgeyi yeniden oluşturma çabalarından başka bir şey değildir.

YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR.

Dünyada bir Amerika'nın hegemonya krizi var. Rusya ve Çin orada yükseliyor. Amerika şunu görüyor. "Ben bunları durdurmazsam bu hegemonya elimden gidecek." O zaman ben ne yaparım! diyor.

ABD HAYDUT DEVLETTTİR..

"Buraya değerli minerallere çökme mevzusu da bu değil mi?

Hepsi o bütün mesele hepsi bu

Amerika burada benden bunu alacaksın diyor bir görev verdi. Söylüyor doğruyu söylüyor. Diyor ki daha onun görevi var diyor. Ödevleri var diyor.

Ödev ne?

ABD Ankara Büyükelçisi Barrack: “Türkiye için en iyi sistem, Osmanlı millet sistemidir” demişti.

Ne demek istemişti. Anladınız mı?

ABD Büyükelçisi ve özel SURİYE özel temsilcisi olan Thomas Barrack'ın "TRUMP, ona meşruiyet vermeliyiz! Dedi!"

Bu söz aslında açık bir şifre değil de nedir?

Yerli ve milli “cumhur ittifak” ı anladınız değil mi?

Siz ne anladınız?

Daha ne desin!…

Meşruiyeti verecek olan ABD değil, yüce Türk milletidir..

Nokta.

22 KASIM 2025 YENİGÜN

ÖNERİ KİTAPLAR.

Edward Said farklı bir bakış açısında yazdığı kitaplar benim bakış açımı değiştirmişti. Kitaplarını okumanızı öneririm. Bu günü anlamanıza yardımcı oluyor...