Jean-Léon Gérôme’un “Truth Coming Out of Her Well” (Kuyudan Çıkan Gerçek) tablosu, ilk bakışta yalnızca bir mitolojik sahneyi resmediyor gibi görünse de, aslında insanlığın en eski meselelerinden birini anlatır: Gerçeğin saklanması ve sonunda, ne olursa olsun, yeniden ortaya çıkışı.
Gérôme’un bu eserinin ardındaki efsane aslında oldukça tanıdıktır. Efsaneye göre bir gün Yalan ile Gerçek karşılaşır. Yalan, sahte bir nezaketle Gerçek’e yaklaşır ve onu birlikte yüzmeye davet eder. Gerçek de bu daveti iyi niyetle kabul eder. İkisi de kıyafetlerini çıkarıp suya girer. Ancak Yalan sudan önce çıkar; sessizce Gerçek’in kıyafetlerini alır, onları giyer ve oradan uzaklaşır. Üzerinde Gerçek’in elbisesi vardır ama özü hâlâ Yalan’dır.
Gerçek sudan çıktığında giyecek bir şey bulamaz ve çıplak hâliyle ortada kalır. İnsanların onun bu hâliyle yüzleşemeyeceğini bildiğinden, utanç ve öfkeyle bir kuyunun içine saklanır.
Yalan ise Gerçek’in kıyafetleriyle insanlar arasında dolaşmaya başlar… herkes onu Gerçek sanarak peşinden gider.
Ama efsane burada bitmez. Bir gün Gerçek sessizliğini bozar. Karanlıktan çıkar, elindeki kırbaçla sahte olanı, çarpıtılanı, gizleneni açığa çıkarmak için tekrar yeryüzüne döner. Gérôme’un tablosu işte tam bu anı anlatır: Kuyu karanlıktır, dünya gürültülüdür, insanlar şaşkındır… ama Gerçek her şeye rağmen yükselmektedir.
Bu hikâye bugün bile geçerliliğini koruyor. Çünkü gerçek, yalan kadar süslü değildir; filtresizdir, rahatsız edicidir. Bu nedenle ondan kaçmak, görmezden gelmek ya da duymayı ertelemek çoğu insana daha kolay gelir.
Özellikle bugün, bilginin hızla yayılması ve manipülasyonun bu kadar kolaylaşmasıyla, doğru olanın yalanın arkasından yetişmeye çalışması şaşırtıcı değildir. Gerçek ise tıpkı tablodaki gibi karanlıkta bir süre sabırla bekler; zamanı geldiğinde yeniden ortaya çıkmak için.
Efsanedeki kuyu aslında hepimizin içindeki bir köşeye benzer. Kabul etmekten kaçtığımız gerçekler, ertelediğimiz yüzleşmeler, görmezden geldiğimiz hakikatler… Hepsi orada birikir. Bazen korktuğumuz için, bazen konforumuz bozulmasın diye, bazen de “zamanı değil” bahanesiyle gerçeği kuyuya itiyoruz. Ama onu ne kadar derine gönderirsek gönderelim, gerçek bir gün mutlaka yukarı çıkmayı başarır.
Gérôme’un tablosu da bize bunu hatırlatır: Gerçek susabilir, geri çekilebilir ama asla yok olmaz. Ve çoğu zaman en zor yüzleşmeler, en çok iyileştirenlerdir.