Sıcak bir yaz sabahı… Televizyon ekranlarında, sosyal medyada, gazetelerde aynı başlık yankılanıyor: “Sahte diploma skandalı!” Her yeni detay, milletin vicdanına işleyen bir bıçak gibi. Kimimizin içinden, “Bu kadarına da pes!” cümlesi dökülüyor, kimimizse öfkeyle susuyor.
Diploma, sadece bir kâğıt parçası değildir. Yılların emeğini, uykusuz geceleri, sınav stresini, fedakârlıkları, alın terini simgeler. O belge, aslında insanın kendi azmine imza atmasıdır. Ama bugün görüyoruz ki, bu kutsal emek yolculuğu, kurnazlık ve sahtekârlıkla lekelenmiş durumda. Yazıklar olsun!
Peki, biz nasıl bu noktaya geldik?
Bu sorunun cevabı, yalnızca birkaç kişinin hırsında değil, toplumsal iklimimizde gizli. Emek yerine kestirme yolları öven, başarıyı sadece makamla ölçen, liyakatten çok torpili konuşan bir anlayış, sahte diplomalara zemin hazırlıyor.
Emeğin kutsallığına inanmayan, başkasının hakkını gasp etmenin ahlaki bir yıkım olduğunu görmezden gelen bir zihniyet, günümüzün en tehlikeli salgınına dönüşüyor.
Toplum, yavaş yavaş “emek” kelimesini yitirdikçe, değerler de erozyona uğruyor. Bir zamanlar çocuklarımıza, “Oku ki adam olasın” derdik. Şimdi, “Bir yolunu bul da yüksel” diyen sesler çoğaldı. Bu sesler, sahte belgelerle, masa başı ayarlamalarla, hak edilmemiş unvanlarla kirlenmiş bir düzenin melodisi oldu.
Oysa biz biliyoruz ki, bir toplumun yükselişi ancak adalet, dürüstlük ve liyakatle mümkündür. Sahte diplomayla kazanılan her unvan, aslında bir toplumun omuzlarına yüklenen yeni bir utançtır. Her sahte belge, hak eden bir insanın hayallerine vurulmuş zincirdir.
Bugün sahte diplomayı konuşuyoruz, yarın belki de sahte doktorları, sahte mühendisleri… O zaman iş işten geçmiş olmayacak mı?
Bu yüzden, bu skandalları sadece haber olarak okumakla kalmamalı; “Benim bu düzende nasıl bir payım var?” sorusunu kendimize sormalıyız.
Unutmayalım, emek hırsızlığı, hırsızlıkların en ağırı ve en utancıdır.
Son günlerde Türkiye’nin gündemine oturan “sahte diploma” vakası, sadece bir hukuki mesele değil, aynı zamanda derin bir toplumsal yaradır. Herkesin dilinde aynı soru var: “Biz ne ara bu noktaya geldik?”
Bir diploma, yalnızca bir kâğıt parçası değildir. Onun ardında yıllarca süren uykusuz geceler, sabahın ilk ışıklarına kadar çalışılan kütüphane köşeleri, ders aralarında içilen demli çaylar, sınav öncesi yaşanan o tarifsiz heyecan vardır. Kısacası diploma, alın terinin, emeğin ve sabrın bir belgesidir.
Ama ne yazık ki bugünlerde, bazıları bu zahmetli yolu yürümek yerine kestirme patikalara sapmayı tercih ediyor. Kopya çekerek, sahte belge düzenleyerek, diplomayı bir emek simgesi olmaktan çıkarıp ticaret metaına dönüştürüyorlar. İşte en acısı da bu: Yalnızca kendi onurlarını değil, toplumun güven duygusunu da kirletiyorlar.
Emeğin Yerini Hile Aldığında
Bir ülkenin geleceği, gençlerinin aldığı eğitimle şekillenir. Eğer bu eğitim sürecinde emeğin yerini hile alırsa, yarınlarımızı teslim edeceğimiz kişiler ehil değil, yalnızca “kağıt üzerinde” nitelikli olur.
Bugün bir sahte diploma haberiyle sarsılıyorsak, yarın sahte mühendislerin inşa ettiği binalarda, sahte doktorların yazdığı reçetelerde hayatlarımızı riske atabiliriz.
Neden Bu Günleri Yaşar Olduk?
Aslında cevap çok katmanlı…
· Başarıyı emek yerine hızla elde etme arzusu,
· Toplumsal olarak “sonuç” odaklı düşünme, sürece değer vermeme,
· Denetim mekanizmalarının zayıflığı,
· Bazı çevrelerde “yapabilmişse helal olsun” anlayışıyla hileye göz yumulması…
Bu zehirli karışım, ahlakı aşındırıyor. Bir zamanlar “Alın teri en helal kazançtır” diyen toplum, yavaş yavaş “yeter ki iş bitsin” diyen bir noktaya evriliyor. Göre ne…Köre ne?
Eğer biz, dürüst çalışmayı ödüllendirmek yerine, kolay yoldan köşe dönenleri alkışlarsak; ahlak pusulamızın ibresi geri dönülmez şekilde şaşar.
Unutmayalım, diplomalar sahte olabilir, belgeler taklit edilebilir ama vicdanın fotokopisi çekilmez.
Gelin, hem birey hem toplum olarak yeniden emeğin kutsallığını hatırlayalım. Çünkü biz, ter dökerek kazanılan ekmeğin kokusunu bilen, alnının akıyla başarıya ulaşan bir milletiz.
Bugün diploması sahte olanlar, yarın yarattıkları enkazın altında kalacaktır.