Eskiden apartmanlarda komşuluk vardı, şimdi “grup sessize alındı” var. Kimse kimseyi tanımıyor ama herkes birbirinin profil fotoğrafını ezbere biliyor. Evet, çağ değişti; sokak kapıları kapanınca sohbetler artık dijitalde dönüyor. Hepimizin cebinde bir mahalle taşıdığı, yeni nesil kabile düzeni: Apartman WhatsApp grupları.
Bu grupların dinamikleri başlı başına bir sosyoloji konusu. Her apartmanın bir yönetici karakteri vardır mesela. O, grubu kuran kişidir; genelde ilk mesaj “Değerli komşularımız, bu grubu daha sağlıklı iletişim için kurduk” cümlesiyle başlar. Bir süre sessizlik olur. Sonra perde yavaş yavaş aralanır.
İlk bomba genelde şöyle patlar:
“5 numaralı daire, çöpü lütfen kapı önüne bırakmayalım. Apartman kötü kokuyor.” Ve ardından gelen dalga: “Katılıyorum.” “Aynı sorunu biz de yaşıyoruz.”
Grupta bir anda herkes haklıdır. Sessiz kalanlar suçludur. Ama asıl olay, suçlu olduğundan şüphelenilen kişinin sessizliğidir. Mesajı görmüş ama cevap yazmamıştır. Grupta gerilim yükselir. Pasif agresif emojiler havada uçuşur.
Sonra bir gün… “Arkadaşlar, sular ne zaman gelecek?” diye biri yazar. Kimse cevap vermez. Ama aynı kişi 5 dakika sonra balkondan bağırınca herkes bir anda camdadır. Dijitalde pasif, pencerede aktif bir topluluk.
Bazı apartman grupları ise tam bir dedikodu kazanıdır. Kimin kargosu geldi, kim geceleri geç geliyor, kim ayakkabısını dışarıda bırakmış… Her şeyin bir ekran kaydı vardır. Öyle ki bazen insanlar apartman merdivenlerinde selam vermez ama grupta “günaydın” demeyi ihmal etmez. Çünkü o “günaydın”lar sadece nezaket değil, aynı zamanda statü göstergesidir. Sessiz kalmak pasiflik, emoji koymak diplomatik tarafsızlıktır.
Tabii her grup bir gün mutlaka şu noktaya gelir: “Lütfen bu grup sadece duyurular içindir.” Bu cümle, grupta yaşanan kaotik bir tartışmanın ardından gelir. Genelde biri kedilere su koymuş, biri karşı çıkmış, öteki desteklemiş, tartışma almış yürümüştür. Yönetici bıkmıştır. Son noktayı koyar. Ama biliriz ki o sınır, ertesi sabah unutulacaktır.
İşin ilginci, bu gruplar sayesinde artık herkesin dijital bir kimliği var. Apartman toplantılarına katılmasanız bile, gruptaki yazışmalarla herkes sizi bir yere yerleştiriyor. O “hiç konuşmayan 6 numara”, o “her şeye emoji koyan 2 numara”, o “hep şikayet eden 3 numara”… Hepimizin bir apartman personası var artık.
Ve tüm bu kaosun içinde aslında tuhaf bir sıcaklık da var. Elektrikler kesildiğinde biri yazıyor: “Bizde de gitti mi?”, hemen 3-4 cevap geliyor. Bir anda ortak bir kader yaşanıyor. Birbirini hiç tanımayan insanlar, aynı anda aynı şikayeti yaşıyor. Belki eski komşuluklar yok ama yeni nesil kabilede başka bir bağ kuruluyor. Ekranlar arkasında, wifi üstünden.
Çünkü artık mahalle arası “gel bir kahve iç” demek yerine, gruba “arkadaşlar kapının önünde biri var, tanıyor musunuz?” yazıyoruz. Samimiyet değişti belki ama ihtiyaç aynı: Birlikte yaşamak, birbirimizi fark etmek, sessize aldığımız gruplarda birbirimize ihtiyaç duymak.