Kaldığımız yerden devam edelim… Eskişehir Mihalıççık ilçe merkezine yakın Kalburcu, Karakütük, Eğriova, Gencek gibi ormanlık dinlenme alanları mevcuttur… İlçeye 5 km. uzaktaki Ömerköy yakınında bulunan sulama göleti kenarındaki orman alanları iyi bir dinlenme ve konaklama yeri olarak kullanılmaktadır… Sulama göletinde ise aynalı sazan balıkçılığı yapılmaktadır…
Sarıyar Barajı’nın kıyısında bulunan ilçeye bağlı Uşakbükü, Koyunağılı köyleri ile Gökçekaya Barajı kıyısındaki Akçaören, Çalkaya ve Süleler köylerinde konaklama yapılmaktadır… Sazak Köyü’nde bulunan ‘Su Başı’ mevkii de dinlenme yerlerinden birisidir…
TARİHSEL GELİŞİM VE İDARİ YAPI…
Mihalıççık ile ilgili tarihsel bilgiler oldukça kısıtlıdır… Özellikle Osmanlı öncesi karanlıktadır… Charles Texier’in belirttiği üzere, ‘Mihalıç(çık) ve Sivrihisar bölgelerini içine alan bu sahadan, 20 yıldır hiçbir Avrupalı geçmediği gibi, bütün bu yöre en son yapılan haritalar üzerinde dahi boş ve bembeyazdır… Başka bir deyişle, sanatkârca çizilmiş tarama ve gölgelerden başka bir şey yoktur; bunlar da bir önem arz etmezler.’ demektedir…
Bunda, coğrafi konumunun etkili olduğu açıktır… Ancak, yeterli arkeolojik araştırma yapılmaması da bu bilgi eksikliğinin nedenlerinden biridir… Nitekim 2000’li yılların başından beri yapılmakta olan yüzey araştırmaları, Frig ve özellikle Roma dönemini aydınlatmakta, Mihalıççık’ın zenginliğini ortaya koymaktadır…
Antik çağda Phrygia (Frigya), Bithynia (Bitinya) ve Galatia (Galatya) bölgelerinin çakıştığı son derece önemli bir geçiş bölgesinde bulunmasına rağmen Mihalıççık’ta bugüne kadar epigrafya odaklı bir araştırma yapılmamıştı…
Mihalıççık’ın kuzeyi ve kuzeydoğu kısımları Roma ve Bizans dönemlerindeki doğu askeri rotası ya da diğer adıyla ‘Hac yolu’ üzerinde kaldığı için önemli bir mevkideydi... Bölgedeki yerel halkı önceleri Phrygler (Frigler) oluşturuyordu… Ancak MÖ 3. yüzyılda Orta Avrupa’dan gelen Galat kabilelerinin yerleşmesiyle bu durum değişti…
Roma döneminde bu bölge Roma imparatorluk mülkü olan ve isimleri bilinmeyen yedi köyden oluşan Choria Considiana’nın kuzeyine ve görünüşe göre Beyköy, Güreş ve İkizafer köyleri ve çevresini kapsayan bir diğer mülke (Plan-cius) ev sahipliği yapıyordu…
Mihalıççık köylerini incelerken ayrıntılı şekilde ele alacağımız üzere,
Dümrek Köyü’ndeki Altarlar,
Adahisar’daki kale kalıntıları
Çalçıköy’deki küçük tapınak
Frig döneminin; Kozlu ve Otluk’taki Roma dönemi tapınakları,
Kayı-Güce bölgesindeki Hristiyanlık geçiş dönemi yazıtları,
İkizafer’deki Archangel Mikail Mağara Kilisesi
Çardak’taki Kilise bölgesi Roma döneminin zenginliğini ortaya koyan örneklerdir…
A. Antik Dönem
Hititlerin bölgeye hâkim olduğu bilinmektedir, ancak, Mihalıççık bölgesindeki varlıklarını ortaya koyacak bir veri bulunmamaktadır…
Hitit İmparatorluk Dönemi’nde (M.Ö. 1460-1200) Eskişehir yöresine civardaki dağların görüntüsü nedeniyle ‘Masa’, Sakarya Nehri yayı içinde kalan Sivrihisar ve yöresine ise ‘Sallapa’ deniyordu. (…)
Eskişehir ve çevresi Kızılırmak yöresindekiler kadar etkin bir Hitit kültür merkezi olmadığı için buralar daha çok Hitit İmparatorluğu’nun seyrek yerleşme alanları olarak kabul edilmektedir.
Hititlerden sonra Eskişehir yöresinde kalıcı olarak yerleşenler Friglerdir. (M.Ö. 1200-676) Hititlerin yıkılmasını takiben bölgeye gelen Friglerin kuzeydeki sınırını Sündiken Dağları belirler…
Frigler’in Anadolu ya ne zaman geldikleri konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır... Ancak kesin olan şudur ki, MÖ. 9. yüzyılda Gordion merkez olmak üzere, Orta Anadolu’da Ankara, Sinop, Alacahöyük, Pazarlı, Boğazköy, Konya’nın bir bölümü; Doğu Anadolu’da Malatya, Batıda Afyon ve Manisa’ya kadar uzanan topraklar üzerinde yerleşmişlerdi… Frigler en parlak çağlarını yaşarlarken MÖ. 8. yüzyılın sonlarında Anadolu Kimmerler’in istilâsına uğradı ve ne yazık ki MÖ. 690 yılında Kimmerler, Frig Kralı Midas’ı mağlup ederek bu devletin siyasi varlığına son verdiler…
Frig Krallığı yıkılmakla birlikte, tarih sahnesinden tamamen silinmedi… Uzun bir zaman geçmeden ve eski geleneklerde bir kesinti olmaksızın Gordion yeniden yerleşmelere sahne oldu… Ancak artık başkent değildi… Buna karşılık Kimmerlerden canını kurtarabilen kral ailesinin önde gelen üyeleri yukarı Sakarya vadisine, kimileriyse Kızılırmak’ın doğusundaki Hattuş’a (Boğazköy) ve Pazarlı gibi merkezlere çekilerek, burada MÖ. 547 yıllarına kadar bağımsız olarak yaşadılar…
Frig halkının dili ve kültürü de, varlığını Kızılırmak’ın batısında, özellikle bugünkü Ankara, Afyon, Kütahya ve Eskişehir illerinin kapladığı bölgede sürdürdü…
MÖ. 1. Binyıl Anadolu tarihinde önemli bir rol üstlenen Frigler kendilerine has bir kültürün de yaratıcısı olmuşlardır… Onların meydana getirdikleri kültür ve medeniyet Anadolu’yu etkilediği gibi daha sonraki dönemlerde Batı dünyası da Frig kültür ve medeniyetinden pek çok unsuru alarak kendisine mal etmeyi başarmışlardır…
Bölge daha sonraları Perslerin (M.Ö. 546-331) egemenliğine girdi. Persler ele geçirdikleri yerlerde ‘Satraplık’ denen askeri bölge valilerince yönetilen idari birimler kuruyorlardı…
Persler Önasya’da Yauna, Çaparda, Orta-Batı Anadolu ve Kilikya satraplıkları olmak üzere 4 büyük satraplık kurdular… Bu büyük satraplıklar da kendi içlerinde ikincil satraplıklara ayrılmıştı… Orta-Batı Satraplığı Bitinya, Frigya ve Kapadokya olmak üzere 3 küçük satraplığa bölünmüştü…
Bu gün Eskişehir sınırları içinde kalan bölge de Frigya küçük satraplığı içinde yer alıyordu… Persler’in bu satraplığa bağlı bazı toprakları komşu satraplıklara katmalarına karşın, Frigya gene de geniş bir alanı kapsıyordu…
Hellenistik dönemde (M.Ö. 331-281) Büyük İskender’in Ön Asya’daki egemenliği çok kısa sürdü. Bu dönem sonunda Eskişehir yöresi Doğu Lidya toprakları ile birlikte Babil Satrabı Selevkos yönetimine girdi. Eskişehir ve çevresi M.Ö. 280-189 yılları arasında Galatlar’ın egemenliği altında kalmıştır...
M.Ö. 3. yüzyılda bir Galat (Kelt) kolu olan Tolistobogiler batı sınırında Sangarios (Sakarya) Nehri’ni aşıp, Porsuk Çay’ına ulaştı. Kuzeyde ise Bithynia ile komşu oldular…
Galatların İ.Ö. 270/69 yılında Suriye kralı 1. Antiokhos’a yenilgilerinden sonra yerleşmiş oldukları bölge Gallogrecia veya Galatia adını almıştır... Üç Galat boyu yeni ülkelerini, vergi bölgesi paylaşımında olduğu gibi, büyük olasılıkla kura çekmek yöntemiyle aralarında bölüşmüşlerdir…
Ankyra ve çevresine Tektosaglar yerleşirken, Tavion (Büyük Nefes Köy) merkez olmak üzere, Halys’in (Kızılırmak) doğusu Trokmelerin, Gordion (Yassıhöyük) civarı, Pessinus (Ballıhisar) dışta kalmak üzere Tektosagların güneyi ve batısı Tolostobogilerin olmuştur…
Kaynak: Araştırma-İnceleme - Rıdvan Aras - Mihalıççık ve Köyleri
DEVAM EDECEK…