Hayat bazen büyük kararlarla değil, kimsenin fark etmediği küçük adımlarla değişir.
Bir “deneyeyim” demekle, bir “başlayayım” cesaretiyle…
Ve çoğu zaman o ilk adım, sandığımızdan çok daha değerlidir.

İlk kez bir şey yapmak her zaman ürkütür.
Çünkü alıştığımız alan güvenlidir, bilinmeyen değil.
“Ya yapamazsam?” sorusu, çoğu hayalin kapısında bekleyen sessiz bir gözcüdür.
Ama unuturuz: Başarının yolu, önce becerememekten geçer.

Bir çocuk yürürken düşmekten korkmaz; çünkü utanç duygusunu bilmez.
Biz büyüdükçe cesareti değil, insanların ne diyeceğini önemsemeyi öğrendik.
Belki de bu yüzden ilk adımlarımız artık daha temkinli, daha yavaş, daha tedirgin…

Oysa cesaret, yüksek sesle bağırmak değil;
“Hazır değilim ama yine de deneyeceğim” diyebilmektir.
Mükemmel başlamak zorunda değiliz. Başlamak yeter.

Belki de asıl mesele, büyük adımlar atmak değil, kendimize “Olabilir” deme hakkı tanımaktır.