Rıdvan Aras Bey'in ciddi (arşiv-kaynak) araştırmaları, bizlerin saha çalışmaları ve dahi ulaşabildiğimiz kaynak /kişilerden aldığımız bilgi, belgeleri siz değerli okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz…
Rıdvan Bey ile neredeyse her gün istişare ediyor, araştırmaları masaya yatırıyor ve dahi değerlendirme fırsatı buluyoruz…
Allah cc nasip ederse içinde bulunduğumuz süreç sonrası saha çalışmalarına daha ağırlık vereceğiz…
Bir süre önce 'Bu araştırmaların heba olmaması ve nesillere aktarılması yönünde bazı kararlar almıştık'
Nasipse ilk etapta köşemizde, daha sonra kitapçık veyahut kitap sayfalarında olacak şekilde bir çalışma başlattık…
Peşinen ifade ve teşekkür edeyim 'emeğin büyüğü Rıdvan Aras Bey'indir…
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
BOŞNAKLAR…
Türkiye, 1683-1699 yılları arasındaki Osmanlı-Almanya savaşından sonra, birçok kavmin ve birçok insanın sığınağı ve dahi vatanı olmuştur…
1800'lerden sonra, kitleler halinde vatanlarından ayrılmak /kaçmak mecburiyetinde bırakılan binlerce Boşnak vatandaşımızın da yaralarını saran, kucak açan, onlara gerçek vatan olan bir ülke olmuştur…
Özellikle Osmanlı-Rus savaşından sonra oluşturulan Berlin Kongresi'nin kararları uyarınca, Bosna ve Hersek'in Avusturya tarafından işgali, büyük bir korku ve karmaşaya sebep olmuş ve insanlar asırlık ana yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.[i]
Avusturya'nın yaptığı çeşitli zulümler neticesinde 1882-1900 tarihleri arasında 120.000 kadar Bosnalı Müslüman, ana vatan olarak gördükleri Osmanlı Devleti'ne göç etmiştir.[ii]
1878 tarihinde başlayan Bosnalıların Türkiye'ye göçü, Osmanlı ile Rusya ve Avusturya savaşlar ve iç çatışmalar yaşandıkça devam etmiştir…
Hal böyle olunca, Türkiye Cumhuriyeti - Yugoslavya arasında yapılan nüfus mübadelesiyle Bosnalı Müslüman nüfus Türkiye'ye gelmeye devam etmiştir…
***
Öyle ki!
Nisan 1992'de Bosna Hersek'te başlayan ve devamında insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından bir tanesi olan Srebrenitsa Katliamı /soykırımı(1995) olarak tarihi kayıtlara geçen Bosna Katliamı ve sonrası ile hafızalara kazınan savaş esnasında da göç yaşanmış, ancak bu son göçenler barıştan sonra büyük oranda yurtlarına dönmüşlerdir…
Boşnak göçmenler, ilk olarak işgal edilemeyen Balkanlarda ki Osmanlı topraklarına gelmiş, daha sonra da İstanbul'a ulaşmıştır...
Göçmenler hükümet tarafından İstanbul çevresinde ve yakından başlanarak Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde iskan edilmişlerdir...
Boşnak göçmenler, İstanbul çevresi, Edirne, İzmit, Sakarya, Bursa, Balıkesir, Eskişehir, Manisa, İzmir, Ankara, Amasya, Sivas, Erzincan, Samsun, Trabzon, Adana gibi çok farklı bölgelerde iskan edilmiştir. Göçmenler mesleklerine ve yaptıkları işlere göre şehir, kasaba ve köylerde [iii]yerleştirilmişlerdir.
Göçmenler için kurulacak köylerin, iklim olarak göçmenlere uygun, ormanlara yakın ve yüksek kesimler civarında olması gibi bazı noktalara dikkat edilmeye çalışıldığını tarihi kaynaklardan öğreniyoruz…
ESKİŞEHİR MİHALIÇÇIK'A GÖÇEN BOŞNAKLAR…
Sündiken Dağları'nın eteğinde kurulmuş olan Lütfiye Köyü'nün de bu özelliklere uygun bir yapısı vardır...
Lütfiye (Boşnaklar) Eskipazar Köyü'nün kurulduğu arazi, aslında avlak ve otlak olarak kullanılmaktadır...
Ancak, yaşanan göçler karşısında bu arazinin Bosnalı göçmenlere tahsis edilmesi ve Bosnalı göçmenlerin bir kısmının burada iskan edilerek köy kurulması uygun görülmüştür…
***
Burada şu bilgiyi vermekte fayda var…
Aslında Boşnak göçmenler, Lütfiye Köyü'nden önce Emircik Köyü'ne yerleştirilmişseler de sivrisinek ve sıtmadan dolayı burada barınamamışlardır.[iv]
***
1891'DE 32 HANE GÖÇMÜŞ…
Nitekim 1891 yılında Bosna göçmenlerinden 32 hanelik bir kafile Rusçuk yolu ile İstanbul'a gelmişler, kafile Ankara Ak Köprü Koru-i Hümayunu'nda iskan edilmek üzere Hazine-i Hassa Nezareti tarafından Ankara'ya gönderilmiştir…
Evleri yapılıncaya kadar Pars Beğ adlı yerde Atik İdare Hane'ye yerleştirilmişlerdir…
Bu göçmenlerden;
- 5 hane Kütahya'ya,
- 27 hane de Bursa İnegöl'e gizlice firar etmişlerdir…
Ankara Ak Köprü'nün havasının kendilerine iyi gelmemesinden dolayı 20–30 şahıs hastalanmış, aynı zamanda bu göçmen topluluğu geldikleri yerde ziraat yapmayıp şehir ve kasabalarda esnaflık ederek geçinmeye çalışmışlar, (burada ziraat yapamayacaklarını anladıkları için) yine esnaflık yaparak geçimlerini temin etmek üzere İnegöl'e gelmişlerdir.[v]
ESKİŞEHİR, MİHALIÇÇIK BOŞNAK KÖYLERİ…
Eskişehir'de Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy (Yunusemre), Yaylaköy, Ahırözü ve Uluçayır köylerinde, Sivrihisar'a bağlı Koçaz (Koç-caz-Hüdavendigar) ve Güvemli köylerinde Boşnak göçmenler vardır…
Özellikle Yaylaköy, Koçaz ve Lütfiye köyleri Boşnaklar tarafından kurulmuş Boşnak köyleridir.[vi]
KAYNAK: ESKİŞEHİR İLİ DİL ATLASI (BOŞNAKLAR)
Erdoğan Boz ve Semra Günay Aktaş tarafından 2013 yılında, 'Eskişehir İli Dil Atlası' adlı proje kapsamında hazırlanmış olan Eskişehir Kırsalı Güncel Etnik Yapı adlı çalışmada; Mihalıççık ilçesinde, Merkezde 30, Lütfiye'de 50, Yayla'da 10 ve Yunusemre'de 15 olmak üzere toplam 105 Boşnak hanenin bulunduğu tespit edilmiştir… [vii] Bu çalışmadan da görüleceği üzere, Boşnak nüfusunun en fazla ve ağırlıklı olduğu köy Lütfiye'dir…
BOŞNAKLARIN MİHALIÇÇIK BÖLGESİNE GELİŞİ…
Bosnalı göçmenler, Lütfiye Köyü'ne ilk olarak yaklaşık 1898 (H. 1316)'yıllarında gelmişler… Yaklaşık olarak 15-16 hane kadar oldukları sanılıyor… Ardından, 10 yıl kadar sonra 1908 yıllında, ikinci grup göçmeninde gelerek köye yerleştirilmesiyle Lütfiye Köyü kurulmuş ve köyün nüfusu 26-28 haneye ulaşmıştır…
Bu arada, Anadolu'nun farklı bölgelerine yerleştirilmiş olan, ancak salgın hastalıklar, iklim yapısı, ekonomik faktörler ve akrabaları ile bir arada bulunma isteği gibi çeşitli sebeplerle iskan edildikleri yerleri terk ederek gelen ve köye yerleşen gruplar da olmuştur…
Ayrıca, ilk göçle gelerek köye yerleşenlerin, daha sonra tanıdıklarını ve akrabalarını da yanlarına çağırmaları sonucunda köyün nüfusu zamanla 30-40 haneye ulaşmıştır...
Ancak, günümüzde çeşitli sebeplerle Eskişehir, İstanbul gibi bölgelere yapılan yerleşmeler neticesinde nüfus yine azalmış, 20-25 haneye kadar düşmüştür… Köyde yaşlı nüfusun ağırlıkta olduğu görülmektedir. [viii]
KÖYÜN İSMİ LÜTFİYE SULTANDAN MI GELİYOR?
Köyün adı konusunda kesin bir bilgi yoktur… Köy sakinlerine göre köyün adı; köyün kurulduğu arazinin sahibi olan Sultan Abdülhamid'in kızı ya da kız kardeşi Lütfiye Hanım'a istinaden 'Lütfiye Köyü' olarak kabul edilmiştir… Ancak bu iddiayı destekleyen bir belge mevcut olmadığı gibi, Sultan Abdülhamid'in kızı ya da kız kardeşi Lütfiye Hanım adında bir kimseye de kayıtlarda rastlanmamıştır…
Tarihte Lütfiye Sultan olarak bilinen kişi, Sultan Reşat'ın torunu, Şehzade Mehmet Ziyaeddin Efendi'nin kızıdır…
Ancak Lütfiye Sultan hayata geldiklerinde Lütfiye Köyü adı çoktan belgelerde yer almaya başlamıştır...
Dolayısıyla köylülerin bu iddiasının, şimdilik, kesin olmadığını söyleyebiliriz.[ix]
Yaptığımız kısa araştırmada, İnegöl ve Ankara'da Lütfiye'de Lütfiye isminde iki ayrı Boşnak köyü bulunduğunu; yeni oluşturulan köylere isim verilirken bazen yerin eski ismi verilmiş ancak çoğunlukla ihsaniye, şevkatiye, lütfiye, teşvikiye, bazen padişah isimlerine izafeten hamidiye, mecidiye, mahmudiye, sultaniye gibi isimler verildiğini [x]bilgisi,
REMZİ KORKUT İLE YAPILAN GÖRÜŞME:
Bunun yanında, örneğin Ankara'da bulunan Boşnak Fevziye köyünün Fevzi Paşa'ya izafeten bu ismi aldığının belirtilmesi;
İsmail ve Cemile Şahin tarafından Remzi Korkut ile yapılan görüşmede; atalarının ilk olarak İnegöl bölgesine yerleştirilmesine rağmen, bölgede çıkan kolera salgını nedeniyle buradan ayrılarak, ikliminin kendileri için daha uygun, yüksek ve çamlık bir bölge olması nedeniyle Lütfiye Köyü'ne yerleşmeyi tercih ettiklerinin ifade edilmesi karşısında;
Köyün isminin –iye eki ile bitmesi sebebiyle bir hanım ismine ithafta bulunmak yerine, Lütfi kökenine dikkat çekmek, İnegöl'deki Lütfiye köyü ile bir bağlantısı olup olmadığını değerlendirmek yahut Arapça ltf kökeninden hareketle lütuf, ihsan bağlamına eğilmenin uygun olacağı düşünülmektedir…
ESKİPAZAR İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Diğer yandan, köyün bağlı olduğu Mihalıççık ilçe merkezinde eskiden pazar kurulmadığı, pazarın Cumartesi günleri olmak üzere haftada bir gün, Lütfiye Köyü ile Mihalıççık arasındaki alanda kurulduğu, ancak sonradan Mihalıççık ilçe merkezinde pazar kurulmaya başlandığı, köyün 'Eskipazar' olarak bilinen eski adının da eskiden kurulan pazar yerine istinaden buradan geldiği söylenmektedir.[xi]
Nitekim H.1319, M.1901-1902 tarihli bir kayıtta, köyü içine alan bölgenin Eskipazar olarak geçtiği Lütfiye Örneği isimli çalışmada kayıt altına alınmıştır.
KÖYE İLK GELEN BOŞNAK SÜLALE İSİMLERİ…
Köye ilk olarak gelen Boşnakların sülalelerin ismi, geldikleri bölgeler ve sonradan aldıkları soyadları ile ilgili olarak edinebildiğimiz bilgileri şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Kenariçler (Travnik bölgesi)– Yıldırım soyadını almışlardır…
- Koriçler (Travnik bölgesi)– Ercan soyadını almışlardır…
- Himsiçler (Baynaluka)– Eren soyadını almışlardır.[xii]
- Hacuviçler (Hersek bölgesi)– Hersek ve Şahin soyadını almışlardır…
- Kuluçaninler (Klyuç beldesi)– Duygu soyadını almışlardır…
- Şumiçler (1. Kuşak) – Kartal soyadını almışlardır…
- Duse-Dubsa (Dubistsa Köyü)– Durmaz soyadını almışlardır...
- Selim Ağçe Avdiç (Bosna- Karadağ eyaleti Karniş bölgesi)– Ağçeertürk soyadını almışlardır…
- Avdiçler – Kaya soyadını almışlardır.
- Şumiçler (2. Kuşak) (Bosna- Karadağ eyaleti)– Balkan soyadını almışlardır…
- Kolaniçler (Kolaniya bölgesi)– Toprak soyadını almışlardır…
- Kurtiçler (Travnik)– Korkut soyadını almışlardır…
- Tunçkonka (Beypazarı'ndan)– Yılmaz soyadını almışlardır…
- Salih Salko Nazif babaları Hamza (Bosna-Karadağ eyaleti Tuzlak bölgesi) – Tural soyadını almışlardır.[xiii]
Köyün nüfusu azalmakla birlikte, Boşnaklar geleneksel kültürlerini yaşatmakta, Pita (Boşnak böreği) şenlikleri düzenleyerek, pita, koturaça gibi yemeklerini, folklorunu aktarmak suretiyle Mihalıççık'ın kültürüne zenginlik katmaya devam etmektedirler…
REMZİ KORKUT…
Yazımızın 2. Kısmı Nisan 2017'de hayata gözlerini yuman, GÖRSEM Genel Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli görevlerde Eskişehir'e katkıları bulunan Remzi Korkut Bey'in araştırmaları ve dahi saha araştırmalarından oluşan duyum, kanaat ve belgelerden oluşacak…
Mihalıççık Lütfiye Köyü Belen yaylasında yapılan Pita Böreği şenliğinde konuşma fırsatı bulmuştum…
Bu hususta kendimi nasipli hissediyorum… O döneme ait bilgileri kızı /gelini Halime Hanım kayda almıştı… Ham haliyle bizlere ulaştırdı sağ olsun… Araştırma yazımızla birlikte 2. Kısmını da sizlerden gelenlerle birlikte derleyip, saha çalışmalarımızla birlikte kaleme alacağız inşallah…