Son yıllarda sayıları giderek arttı. Artmaya da devam ediyor. Hermahallede, hatta her cadde ve sokakta birden fazla, yan yana olanları da var…

Sayıları arttıkça bakkaldan veya yerel marketten 3-5 TL daha ucuza ürün sattıkları için, devir hesap devri olduğu için tüketici 15-20 TL kar edeceğim diyerek tercih ettiğinden hem bakkalları hem de yerel marketleri yiyip yuttular…

Kimler bunlar?

Yurt genelinde binlerce şubesi bulunan zincir marketler…

Ürünleri fabrikadan veya üreticiden birinci elden aldıkları için bakkaldan, yerel marketlerden daha ucuza satıyorlar…

Haftanın veya ayın belirli günlerinde indirim kampanyaları düzenleyerek tüketicinin ilgisini çekiyorlar…

Bu devirde bir liranın bile önemli hale gelmesi nedeniyle insanlar 20-30 liranın cebinde kalması veya onunla da farklı bir ihtiyacını giderebilmenin hesabını yapıyor…

Geçtiğimiz günlerde Ticaret Odası Başkanı Metin Güler’e ziyarete gittiğimde sohbet ederken konu açıldı ve yurt genelinde olduğu gibi Eskişehir’de sayıları her geçen gün artan zincir marketlerden yakındı…

“Tüccarlar bu konuda çok dertli. Üstesinden gelemezsek biz esnaflar çok büyük sorunlar yaşamaya devam ederiz. Bu zincir marketler kazandıkları paraları Eskişehir’de harcamıyorlar. Topladıkları paraları neresi işlerine gelirse orada harcıyorlar. Bu konuda ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” dedi…

“ETO’YA ÜYE OLMAK ZORUNDALAR”

Güler, Eskişehir’de şubeleri bulunan zincir marketlerin yasa gereği Ticaret Odası’na üye olmak zorunda olmalarına rağmen kayıt yaptırmadıklarını da belirterek şöyle devam etti:

"Bu konu yerel yönetimleri aşan bir konu. Siyasi iradenin alacağı kararlar daha önemli. Zincir marketler konusunda çok sayıda dilekçe ve yazı yazdık. Hazırladığımız dosyanın haddi hesabı yok. Ortada haksız bir kazanç ve haksız bir yapı var. Bu zincir marketler konusu anlaşılır hale getirilmeli. Eskişehir’de bildiğim kadarıyla 600’e yakın zincir market şubesi var. Eskişehir Ticaret Odasına kayıt yaptırmayanlar bile var. 5174 saylı kanuna göre bize zorunlu olarak kayıt olmaları gerekiyor. Biz bunları tespit ettikçe dava açıyoruz. Ortada bir dengesizlik var. Bir standart getirilmeli. Metrekaresi, alanı, mesafesi belirlenmeli. Yüzlerce sektörü etkiler hale geldiler. Kurbanlık, beyaz eşya, züccaciye satıyorlar.”

* * *

Kimse kimsenin ticaret yapmasını engelleyemez…

Ancak bu zincir marketler daha çok para kazanmanın hesabını yaparken yerel marketler, yerel esnaf, mahalle bakkallarının tek tek kapanmasına göz yumulmamalı…

Bir standart getirilmeli…

Her sokakta, her caddede olmamalı…

Birde bakkal dükkanı kadar olanlar var…

Bakkalların yaşaması gerekir…

Çünkü onlar mahallelilerin can dostları…

Veresiye alışveriş yapabilişiniz…

Hatta kimi zaman nakit paraya sıkıştığınızda borç alabilirsiniz…

Hangi zincir marketten borç para alabilir veya veriye alışveriş yapabilirsiniz…

O yüzden mahalle bakkalları ve yerel marketler yaşatılmalı, yaşamalı…

* * *

Gıda ürünleri satılan marketlerde beyaz eşya, mobilya, züccaciye satılmamalı…

Eğer o ürünleri satacaksa gıda ürünleri olmamalı…

Bakkal, yerel market ve esnafın yaşaması, ayakta kalabilmeleri için bir şehirde, ilçede açılacak zincir marketlerin sayısına kısıtlama getirilmeli…

Yıllardır TBMM’de bekleyen “Zincir Market Yasası” var…

Bir türlü meclis gündemine getirilmiyor…

O yasa taslağında zincir marketlerin şehrin dışında oto parkı olması…

Açma ve kapatma saatleri ile haftalık çalışma günleri var…

“KENT OLARAK BİRLİK OLAMIYORUZ”

ETO Başkanı Metin Güler, önemli bir konunun daha altını çizdi…

“Kent olarak birlik beraberliği sağlayamadığımız, kent milliyetçiliği yapamadığımız için büyüyemiyoruz. Son 25 yılda bizim Eskişehir’e rakip olarak gördüğümüz kentlerin ekonomik olarak daha çok büyüdüğünü görüyoruz. Biz kent olarak birlik beraberliği sağlayamadığımız için hamle yapamıyoruz. Birlik bütünlük sağlanamıyor. Kent milliyetçiliğinin de yapılması gerekiyor.”

* * *

Haklı mı?

Evet…

Eskişehir’in en büyük sorunlarından birisi de bu…

Maalesef Eskişehir’de birlik-beraberlik dün de yoktu bugünde yok. Bu gidişat böyle devam ederse yarında olmaz…

Bu şehirde herkes kendi düşüncesinin doğru olduğunu söylüyor…

Bir başkasının düşüncesi veya görüşü onun için önemli değil…

“Ortak akılla sorunları çözelim.Gelin şehrin sorunlarını bir masa etrafında tartışalım”diye yıllardır yazıp, söylüyoruz…

A’nın fikrine B. B’nin düşüncesine A saygı göstermiyor…

Böyle olunca masaya otursak da sağlıklı sonuç çıkmıyor…

Bilmem kaç kez yazdım sayısını hatırlamıyorum…

Yazmaya da devam edeceğim…

Komşu illerimiz Kütahya ve Afyon’da birlik-beraberlik var...

Gerektiğinde masaya yumruğu birlikte vurabiliyorlar…

Eskişehir’den nüfus olarak çok daha küçük illerin Ankara’da güçlü lobisi var…

İstedikleri isimleri bürokrat olarak atattırabiliyorlar…

Şehrin sorun ve sorunlarının çözümü konusunda birlikte hareket ederek başarıyorlar…

Eskişehir’de ise 5 sivil toplum örgütü bile bir masa etrafında toplanamıyor…

Neden?

“O benim görüşüme ters. Benim aram onunla iyi değil. Oda seçimlerinde karşımdaki adaya destek verdi v.s.” gibi bahanelerle…

Eskişehir’de bu “sen-ben benciliği” kıramazsak ne birlik beraberlik ne de lobi oluşur…

Komşu iller birçok sorunlarını merkezi hükümet kanalıyla çözerken biz bir birimizin nasırına basmaya devam ediyoruz…

En basit misali…

Eskişehir’de şifalı sıcak suyumuz var değerlendiremiyoruz.

Üç-beş hamamın dışında termal tesislerimiz yok…

Yılladır sıcak suyumuzu tuvaletlerde taharet yapmada kullanıyoruz…

Kızılinler’e termal tesisler yapılacak, turizm merkezi olacaktı…

Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri çok ciddi masraflar yaparak proje hazırladılar…

O proje de Kültür ve Turizm Bakanlığının tozlu raflarında bekliyor…

Nihayet ERİAD’ın hazırlattığı Kızılinler Projesi kabul edildi…

Bu önemli gelişme…

Bir tane değil. Sayısı artmalı. Eskişehirli girişimcilerin de önü açılmalı…

Eskişehir’de sıcak suyu ve doğal güzellikleri ile turizm cenneti olabilir…

* * *

KİMİ OYNUYORSUNUZ?

Adam ormanda dolaşırken çalılıların arasında bir tilki görmüş. Ama tilkinin dört ayağı sakatmış.

Adam, “bu tilki böyle nasıl yaşıyor” diye merak etmiş izlemeye başlamış.

Birden çalıların ardından ağzında bir tavukla aslan çıkmış gelmiş.

Aslan tavuğun yarısını kendi yemiş yarısını da tilkiye vermiş ve çekip gitmiş.

Adam bu mucize karşısında donmuş kalmış.

“Allah’ım sen kullarını nasıl koruyup kolluyorsun. Bende sana teslim oluyor ve kendimi sana bırakıyorum” demiş ve gitmiş bir ağacın altına oturmuş ve beklemeye başlamış.

Bir gün, iki gün geçmiş hiçbir şey olmamış.

Adam açlıktan ölecek.

Ellerini açmış ve göğe seslenmiş. “Allah’ım beni görmüyor musun?”.

Gökten bir ses gelmiş: “Görüyorum da şaşırıyorum. Neden sakat tilkiyi taklit ettin de o yiğit aslanı taklit etmedin?”.

- - -

Sık sık kendinize bakın. Kimi oynuyorsunuz. Tilkiyi mi aslanı mı?

Ne zaman birilerinden bir şeyler bekliyorsanız bilin ki siz topal tilkisiniz.

Bırakın bu rolü siz yiğit aslan olun…

(alıntı)

* * *