Ülkenin içinde bulunduğu durumun bir başka tanımlaması olabilir mi bilmiyorum, benim gördüğüm resim tam da bu…

Farklı görüşler üzerinden şekillenen siyasi tablodaki ayrıştırmanın en yalın özeti, biz, siz ve onlar başlığı…

Herkesin bir saf tutması bekleniyor, taraf olması isteniyor, öyle yüzeysel değil, etinle kemiğinle de değil, bütün doğruların üstüne bir çizgi çekip, beynine zihnine yeni bir format atıp, teslim olman isteniyor...

Eğer bir savunucuysan, taraf olmanda gerekiyor zaten ama neyi, niçin savunduğunda önemini yitirmemeli. Değişmeyecek doğrular, telafisi olmayacak olan değerler kıymetler var yeryüzünde…

Toplumları diğerlerinden ayıran ve gelişimin değişimin terazisini ayarlamak kendini uyum ve durum açısından güncellemen gerekiyor buna evet ama ortak paydaların mahremiyetine dokunulmadan olursa anlam kazanır bütün bunlar…

Boz yap tahtası gibi deneme yanılma yöntemiyle bir kayboluşun içinde aranan doğrular, elde var olanların kıymetini kabul etmeyen egolar, bizi birbirimize dolayan komutlar, son gerçekliğimizin satır başlarıdır…

Üzerimize yüklenen baskısılar neticesinde, fikir doğurmak, fikir üretmek imkansızlığı gün yüzünde. Herkes kendi gibi düşünülsün istiyor nedense. Böyle bir yaptırım uygulama zihniyeti oldukça, mutsuz amaçsız insanlar çoğalmaya devam edecek. İnsanlık üzerindeki hastalık, ilerleyen evreleriyle korkutucu boyut kazanacak…

Ortaya bir proje koyacaksanız bunun öncesinde bir hazırlık dönemi araştırma bilgilenme evresi geçirmeniz gerekir. Fizibilite çalışması yapılmadan herhangi bir işe başlarsanız başarısızlık olasılığını da göze almış olmalısınız…

Proje olarak kabul edilen ve bir tazelenme zorunluğuyla projeyi tamamlama gayretleri gündemimizin ana konusu…

* * *

Malum gündemimiz geçim, ekonomik kriz, seçim, siyaset, politika. İyiler, kötüler, başarılı olanlar ve başarısızlıklarının faturasını dünyadan bihaber olanların üstüne kesen kurt adamlar.

Başarıyı değil başardıklarını sahiplenenler başaramadıklarında ise kabullenmeyenler var oldukça bir ileri iki geri debelenir durur insanlık…

Akıl işi değil galiba bu siyaset denilen kavramın içeriğini anlayabilmek!

Bir bütünü parçalamak ve o parçaların her birini farklı düşünceler farklı bakış açılarıyla şekillendiren ideolojilerin, birbirlerine olan tahammülsüzlüklerinin faturasını ödüyoruz. Hem de ne ödeme maddi manevi…

Lider olarak belirlenen ve bir adım olarak öne çıkan herkesin dilindeki söylem, öncelikle kendinden olmayanı örselemek söz cambazlığıyla gömmek. Bunu kim iyi yapıyorsa onu alkışlıyor, tuttuğumuz saftan sinsice bir başka yöne ilişiveriyoruz. O savunucusu olduğumuz ideolojilerden kendi kişisel çıkarlarımız söz konusu olduğunda, hiç düşünmeden feragat edebiliyoruz. Vade dileyenlere göre yol alıyoruz oysa vaat etmemiz gerekirken. Ne yaman çelişki öyle değil mi?

* * *

Savunduğumuz değerlerin içindeki anlamsızlık bizi yanıltan aslında. Verilen komutu çok çabuk benimsiyor olmamız, sorgulama yetimizin olmayışı, şu günlerde içinden çıkamadığımız sorunların nedenleri aslında. Bilinçsizliğimiz cehaletimizin asıl nedeni. Bilinçlenebilmek ise zor iş ve biz kolaycı insanlar hiçbir zaman zoru sevmedik. Bu yüzden kaybetmeye meyilliyiz ve bu yüzden kazanıyor kazanmasını istemediklerimiz.

Yine bir yol, yön bulma evresindeyiz. Benim duruşum bakış açım net diyenleri artık dikkate almıyorum…

Asıl kendinden emin olduklarını söyleyenler çok çabuk değiştiriyor rotasını. Bin bir saçma sapan bahaneyle kendilerini haklı çıkartmaya çalışanların öngörülerine de inanmıyorum. Hiç kimse kaybedeceğini bile bile bir mücadelenin içine girmez hele ki ipi göğüslemişken…

Kazananların neden kazandıkları ortada. Tıpkı ‘kol kırılsa da yen içerde kalır’ sözünde olduğu gibi. Diğer türlü kol kırılmadan önce kırıkçı aramaya kalktığınızda alçı tutmayacak bir gerçek sizi bekliyordur. Saflarını belirlediklerini düşünenler ne kadar dürüstler bir zahmet sorsunlar kendilerine. Her kaybedişin bahanesi vardır mutlaka. Ama kazanmanın başlıca formülü önce inanmak sonra savaşmaktır…

* * *

Kazım Kurt Türkiye’nin En Başarılı İlçe Belediye Başkanı

ORC Araştırma’nın Ağustos 2025 verilerine göre Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, yüzde 63,2’lik memnuniyet oranıyla Türkiye’nin en başarılı büyükşehir ilçe belediye başkanları listesinde birinci sırada yer aldı. Türkiye’nin en başarılı ilçe belediye başkanı oldu…

ORC Araştırma Şirketi’nin Ağustos 2025 dönemine ait yerel yönetim performans anketi sonuçlandı. 20 bin 720 kişiyle yapılan araştırmada Odunpazarı Belediye Başkanı Kurt, halkın güvenini pekiştirerek en başarılı büyükşehir ilçe belediye başkanları zirvede yer aldı…

Kurt, yüzde 63,2 ile birinci sırada

Ankete göre, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt yüzde 63,2 oy oranıyla birinci sırada yer aldı. Kurt, bir önceki ankette olduğu gibi zirvedeki yerini korudu.

Kazım Kurt’un ardından İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet yüzde 62,2 ile ikinci sırada, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu ise yüzde 61,9 oranıyla üçüncü sırada yer aldı.

İlk 10’a giren diğer belediye başkanları sırasıyla şu şekilde:

Ali Demirçalı – Yüreğir (%58,8)

Mutlu Işıksu – Adapazarı (%58,2)

Sinem Dedetaş – Üsküdar (%57,6)

Ahmet Serkan Tuncer – Mezitli (%57,2)

Erdal Beşikçioğlu – Etimesgut (%56,5)

Ahmet Pekyatırmacı – Selçuklu (%56,1)

İsmet Yıldırım – Ümraniye (%56,0)

* * *

Kazım Kurt’un üst üste yapılan araştırmalarda birinci çıkması, Odunpazarı Belediyesi’nin çalışmalarıyla halktan güçlü bir destek gördüğünü ortaya koydu.

* * *

Son günlerde birileri sürekli Odunpazarı Belediye Başkanı, festivallerin dışında hizmet yapmadığını eleştiriyordu…

Hizmet yapmadığı için üst üste ikinci kez Türkiye’nin en başarılı Büyükşehir İlçe Belediye Başkanı seçilmiş demek ki!

Kazım Kurt’u sürekli eleştirenler, bu başarısından dolayı acaba kendisini kutlama nezaketi gösterecekler mi?

Hiç sanmıyorum…

* * *