Düşünce kavramı, bana hemen şu meşhur ‘Düşünen Adam’ heykelini hatırlatır.
Heykel ile ilgili olarak aşağıdaki şu özet bilgiyi vermeden geçemeyeceğim: Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki heykel, Fransız August Rodin’in ‘Düşünen Adam Heykeli’’nin kopyasıdır. Felsefi düşünceyi yansıtan heykel, akıl hastalıklarının sembolü haline gelmiştir.
Heykelin yapımına Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatan ressam - heykeltraş Kemal Kümnat tarafından başlanır. Kümnat’ın hastaneden ayrılması ile bir eli bitirilmemiş heykeli hastanede yatan hasta Mehmet Pişdar tamamlar. 4 Aralık1951’de heykelin açılışı yapılır.
Mehmet Pişdar’ın “… bu sanat, yine benim için bir gaye olmayıp, ancak vasıta kalacaktır. Bu sanatın en hürmet ettiğim tarafı nankör olmayışıdır. Zira insanlar her taşa toprağa meram anlatabilmişler, fakat insana asla.” ifadesinin ayrı bir önemi ve değeri vardır.
Evet. ‘Düşünce’ böyle bir şey işte. Her zaman, her yerde, her şartta düşünce esas…
“Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri, kavramları incelemek, karşılaştırmak ve aralarında ilişkiler kurma” işlemine genel anlamda düşünme denir.
Bu işlemler sonucunda ortay çıkan zihin faaliyeti de düşüncedir. Düşünemeyenler, sürekli olarak kendileri ile de çevreleri ile de çatışma içindedirler.
Düşünce insana has bir özelliktir. Düşünce insanın doğuşu ile başlar. Düşünce, doğrudan ya da dolaylı olarak geliştirilebilir.
Düşünce ‘anlamlı, öz denetimli, doğru, kusursuz, eksik, disiplinli, konu ile ilişkili, anlaşılır, tutarlı, mantıklı, derin düşünce.’ olarak sınıflandırabilir.
Düşüncenin ‘nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özelliklerini’ şöyle sıralanabilir: “açık düşünce, art düşünce, aykırı düşünce, aynı düşünce, boş düşünce, bozuk düşünce, değersiz düşünce, doğru düşünce, farklı düşünce, hür düşünce, iyi düşünce, karanlık düşünce, karşı düşünce, kötü düşünce, mantıklı düşünce, negatif düşünce, ortak düşünce, özgür düşünce, pozitif düşünce, ters düşünce, yanlış düşünce, yeni düşünce, yerleşik düşünce …”
Düşünce; üretimin ve başarının temelidir. Hepimiz, düşünebildiğimiz kadar varız. Hepimiz düşündüğümüz kadar üretebiliriz. Başka düşünceleri düşünerek daha da çok üretebiliriz.
Düşünmeyen, üretemez; düşünmeyen, kendini verimsiz durumundan kurtaramaz.
Düşünme, belli bir yerde sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplardır. ‘Düşünmeyen beyin, sorgulayamaz.’
Düşünce sistemimiz ve düşünce tarihimiz incelendiğinde atasözlerimizde ve deyimlerimizde düşüncenin çok özel bir yeri olduğu sonucuna varılabilir.
Düşünülen konuya ilgi gösterilirken bir yandan da düşünme ve ifade etme yollarına dikkat etmeye dikkat etmek, gereklidir.
Düşünceye, düşünene hepimiz ayrı bir önem ve değer veririz. Düşüncesiz kişilere çevremizde pek iyi bakılmaz.
Evet. “Düşüne düşüne görmeli işi / Sonradan pişman olmamalı kişi” düsturunu unuttuğumuzda başımıza gelenlerin hesabını yaptık mı!
Yapmamız gerekenleri yapmadığımızdaki düşüncesizliklerimizle hesaplaşabildik mi!
Düşünmemenin, düşünmeden iş yapmanın bize verdiği zararı hesap edebildik mi!
Evet. Düşünceye sahip olmak, düşünceyi akılcı yolla geliştirmek durumundayız.
Düşüncesizlikten uzak kalalım aman.
Düşünce hürriyeti(ifade özgürlüğü, vicdan özgürlüğü)ni iyi kavrayalım aman.
En çok neyi, niçin, nasıl düşündüğümüzüm bir değerlendirmesini yapalım aman.
Unutmayalım aman: ‘Bize en çok yardım eden kitaplar, bizi en çok düşündürenlerdir.’
14. YY düşünürü İbn-i Haldun’un dediği gibi işte: ‘İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine bir şeyler atmazsanız kendini öğütür.’
Yetik Ozan /Turgut GÜNAY (1942-1978)’ın aşağıdaki dörtlüğü maksadımızı anlatıyor gibime geliyor:
‘Yüce surları ören taş değil düşüncedir
Kişiye uzluk veren yaş değil düşüncedir
Suç onun eseridir yasa onun eseri
Darağacına giden baş değil düşüncedir’
Evet; her hâl ve şartta düşünüp taşınalım; ‘Düşünceyi düşünelim’.