Faturalar Neden Bu Kadar Yüksek?
Yılbaşı gecesi saat tam 12'yi geçince açıklanan %127'lik zam oranının etkilerini hissetmeye başladık. Gelen faturalara bakılırsa zam oranı %127'den çok daha fazla gibi duruyor. Sosyal medyada faturalarını paylaşan esnaf ve vatandaşlar geçen seneye göre neredeyse 3 kat daha pahalı faturalar ödüyor. Gerçekten kabul edilemez bir fark var geçen seneye göre. Türk lirasındaki değer kaybına bağlı yüksek enflasyon, yeni muhteşem ekonomik modelimiz ve bu aşırı derecede yüksek faturalar bir araya gelince vatandaşın beli bükülüyor. Elektrik faturaları da öyle bir noktaya geldi ki zengin fakir herkesi isyan ettirdi. Sosyal medya elektrik faturalarıyla çalkalanıyor. Hatta faturaya isyan sokaklara da taştı. Doğudan batıya neredeyse tüm Türkiye'de vatandaşlar elektrik faturalarını protesto etti. Peki neden bu kadar yükseldi bu faturalar? Dünyada yükselen enerji fiyatları, talep artışı vs. birçok yan sebep anlatılabilir. Ama ben size esas sebebini anlatayım.
Hepimizin cebini yakan bu yüksek faturaların asıl sebebi elektrik veya doğalgaz değil.
Bu faturalar adaletten, demokrasiden, bireysel hak ve özgürlüklerden uzaklaşmanın faturası
2017'den beri yönetildiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin faturası
Kuvvetler ayrılığını ve dolayısıyla yargı bağımsızlığını çiğnemenin faturası
Basın özgürlüğünü gasp etmenin ve sansürün faturası
10 milyon mülteciyi ülkeye doldurmanın faturası
Tüm yetkilerin denetlenemeyen bir kişide toplanmasının faturası
Faiz sebep, enflasyon sonuç anlayışının faturası…
Bu fatura tabii ki ağır olacaktı. Bu yanlışların bedelini elbet ödeyecektik.
Bazılarımız için bu ekonomik çöküş hiç sürpriz değil. Yıllardır söylüyoruz zaten ve artık bu büyük buhranın tam olarak içindeyiz. Artık en temel ihtiyaçlarımızı bile zar zor karşılayacak duruma geldik. Umarım bu yüksek faturalar hepimiz için ders oluyordur. Bu yüksek faturalar aynı zamanda uygulamalı bir demokrasi dersi. Demokrasiden uzaklaşınca neler olacağını anlatıyor. Anlayana tabii…
Isparta 3 Gün Elektriksiz Kaldı
Bu aralar bir elektrik konusu aldı başını gidiyor. Bana kalırsa hiç de hayırlı bir yere gitmiyor. İki hafta önce sanayi kuruluşlarına elektrik verilemedi ve ülkede üretim durdu. Üretim ülkenin can damarıdır ve bu can damarını bir hafta süreyle durdurdular. Yapılan açıklama ''teknik arıza'' oldu ama bu açıklama kimseyi tatmin etmedi. Fabrikaların üretim duruşundan kaynaklı zararları 100 binlerce doları geçti. Sanayide elektriğin kesilmesi gelişmiş ülkelerde büyük bir skandaldır. Hem üretim devrimi yapıyoruz deyip hem de sanayinin elektriğini kesmek abesle iştigaldir. Hem ihracatta patlama yapacağız deyip hem ihracatçı firmalara elektrik yok üretimi durdurun demek de aynı şekilde. Sanayiye elektrik verilmeyeceğini öğrendiğimde aklımdan geçen ilk şey, ''işler bu noktaya geldiyse yakında evlerde de elektrik kesintisi başlar'' oldu. Hatta sosyal medya hesaplarımda da bu düşüncemi belirtmiştim. Bunu düşünen sadece ben değilim tabii ki, hepimiz endişeliyiz bu konuda. Aradan fazla zaman geçmeden yine bir ''teknik arıza'' sebebiyle Isparta'da elektrikler gitti. Hem de 3 gün! 2022 yılında bir şehir üç gün elektrik verilmemesinin izahı var mı? Elektrik dağıtım firması ne iş yapıyor? Hadi onu geçtim, devlet ne yapıyor? Kara kışta 3 gün elektriksiz kalmak ne demek? Bana kalırsa bu iş bir teknik arızadan daha fazlası. Umarım yanılırım ama önümüzdeki günlerde başka şehirlerde de bu ''teknik arıza''nın yaşanacağını ve ara ara bazı şehirlere elektrik verilemeyeceğini düşünüyorum. Görünen o ki elektrik sıkıntısı çok yüksek boyutlara ulaşmış, çözülemez noktalara gelmek üzere. Bu arada Suriye'nin Afrin bölgesine elektrik Türkiye'de sağlanıyormuş ve her gün 12 saat elektrik kesintisi yapılmaya başlanmış Bunun üzerine Suriyeliler isyan etmiş, ortalığı yıkmışlar. Elektrik krizinin bir başka göstergesi olarak kabul edebiliriz bunu. Yetkililer durumu açıklamasa da döviz rezervlerinin eksiye inmesinden dolayı yeterli elektrik alamıyoruz ve yakın gelecekte de bu sorunun büyüyeceği düşüncesi hakim son günlerde kafamda. Bu çok kötü sonuçlar doğurabilir önümüzdeki günlerde hepimiz için. Neyse, dediğim gibi, umarım ben yanılıyorumdur.
Saldırdıkça Daha da Güçleniyor
Geçtiğimiz hafta birkaç yobaz kendini bilmez, Samsun'da Atatürk heykelini yıkmaya çalıştı. Bunun üzerine Samsun halkı çok büyük bir tepki gösterdi ve heykelin etrafında toplanarak hem saldırıyı önledi hem de Atatürk'ü ne kadar çok sevdiğini en güzel şekilde gösterdi. Yüzlerce insan heykelin önünde nöbet tuttu, marşlar söyledi. Bu durum Atatürk sevgisinin halk arasında ne kadar güçlü olduğunu, onun fikirlerinin halkın kalbinde hala yaşadığı ve mirasının korunduğunu en güzel şekilde gösteriyor bizlere. Bu esnada ortaya çıkan fotoğraf da gerçekten muhteşem. Atatürk'ün hayatını okuduysanız bir şey dikkatiniz çekmiştir. Gençliğinden ölümüne kadar her zaman, ona yapılan saldırılar onu daha da güçlendirmiştir. Görünen o ki hayatta olmasa da bu kural işlemeye devam ediyor…
Kitap Tavsiyesi:İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi Üzerine (Georg Jellinek)
Haftanın Sözü: Bence hayat pahalılığından yakınmayan biri, ya hırsızdır ya deli. (Cem Yılmaz)