Cumhuriyetimizin 80. yılı kutlamaları çerçevesinde MEB Müsteşarlık makamının 30.09.2003 tarih ve 1872 sayılı genelgeleri uyarınca Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kurduğu komisyonca ‘Cumhuriyetin Kuruluşundan Günümüze İz Bırakan Öğretmenler’ seçmesi ile Eskişehir’de iz bırakan yedi öğretmen arasında (Fikret Akın, Kuddisi Çetinkuş, Mehmet Rauf İnan, Muharrem Kubat, Oktay Yivli, Özcan Türkmen, Rasim Köroğlu) olmuştum.

Bu bilgiyi yıllar sonra Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü yayını olarak Kasım 2006’da Mehmet Konukçu ve Serhat Çınar arkadaşlarımla hazırladığımız Eskişehir Eğitim Tarihi (ISBN 975 585 642 0) kitabında yayınladık.

Ne büyük mutluluktu bu böyle Ne güzel bir duyguydu bu böyle.
Millî Eğitim Bakanlığı Türkiye'de bütün illerde seçilen iz bırakan öğretmenleri kitap olarak yayınladı mı hâlâ merak ediyorum
O gün bugündür iz bırakmak kavramı daha yakından ilgilendirir beni.

‘İz bırakmak’; sözlerimizle, davranışlarımızla ya da yaptıklarımızla başkalarının hayatında, toplumda ya da tarihte kalıcı bir etki bırakmak demektir.
Bu iz, fiziksel değil daha çok duygu ile ilgili, düşünce ile ya da kültür ile ilgili bir etkidir.
Bir öğretmenin öğrencisinin hayatına yön vermesi, bir sanatçının eserleriyle yıllar sonra bile hatırlanması, bir insanın güzel bir davranışıyla çevresinde saygı uyandırması hep iz bırakmaktır.

İz bırakmak, gelip geçici değil anlamlı ve kalıcı bir katkı sunmak, hatırlanacak bir etki oluşturmaktır.
Bu çerçevede Kazım Taşkent (1894-1991)’in ‘İnsan geçtiği yollarda izler bulmalı; geçerken kendisi de iz bırakmalıdır.’ sözünün, ayrı bir önemi ve değeri vardır bende.
Hızlı ya da yavaş gitmenin değil iz bırakmanın önemine inanırım hep.

Bu yaşımda iyi insanın mutluluk, kötü insanın tecrübe, yanlış insanın ders, mükemmel insanın iz bıraktığını tecrübelerimle yaşamış biriyim.
Bu tecrübeler ışığında rahatlıkla söyleyebilirim:

İz bırakanlara ne mutlu!

İyilikte, doğrulukta, güzellikte … örnek olan ve de bunlardan örnek alanlara selam olsun. Onlar gibi olabilmek ne güzel şey.
Gündelik hayatımızda belki birçoğunu unuttuğumuz ya da anlamlarını karıştırarak birbiri yerine kullanabildiğimi ‘ak saçlı, başkan, genel başkan, kılavuz, lider, mürebbi, önder, üstad, yolbaşçı’ kavramalarını bu vesileyle bir kere daha bilgilerinize sunmak isterim.

Resmî, mecaz, manevî ya da duygusal anlamda kullanılan bu ifadelerin kullanımına ayrı bir titizlik gösterelim aman.
Yapabileceğimiz en önemli şey, bizde iz bırakanlardan öğrendiklerimizi başkalarına aktarmak. Belki bir öğrencimize, bir evladımıza, bir dostumuza…
Böylece o iz, bizde son bulmaz; çoğalarak sürer gider.

Sadece söyledikleriyle değil yaşantısıyla, tutumuyla, davranışlarıyla da çevresine örnek olanları takip edelim aman.
Birilerinin yaptığı güzel şeyleri takdir edelimi, hatta taklit edelim aman.

Birinin hayatında iz bırakalım ama bunun bir ‘yara izi’ olmamasına dikkat edelim aman.
Bilimde, kültürde, sanatta; doğrulukta iyilikte güzellikte … iz bırakmanın hazını hepimiz yaşayalım.

İstersek yaparız inanın.
İsteyelim ve yapalım: İz bırakmanın hazzını hepimiz yaşayalım.