Türkiye son yıllarda görülmemiş sıcak hava dalgası ile karşı karşıya. Havaların aşırı sıcak gitmesi birçok olumsuzluğu da getiriyor…
Bunların başında orman yangınları…
Bu yıl ülkemizin birçok ilinde orman yangınları meydana geldi…
Ormanlarımız yanıyor, 30-40 yıl önce dikilen ağaçlar kül oluyor…
Yeşilliklerle kaplanmış ülkemiz yangınlar nedeniyle bu özelliğini de kaybetme noktasında…
4-22 Temmuz tarihleri arasında ülke genelinde çıkan 61 orman yangını çıktı…
Çıkan yangınların çoğunun biçerdöver, balya makinesi ya da açık ateş gibi ihmal kaynaklı olduğu belirlendi…
Türkiye'de orman yangınlarının çıkış sebebinin yüzde 90'ı insan kaynaklı, yüzde 10'u doğal sebepler. Bu yüzde 90'lık oranın içerisinde yüzde 6'sı kasıtlı yangın çıkarma, yüzde 84'ü ihmal veya dikkatsizlik…
Orman yangınlarına neden olarak ihmal ve dikkatsizlik, tarla artıklarının ateşle temizlenmesi, anız yakılması, söndürülmemiş sigara izmariti ve piknik ateşinin başta geldiğini belirtiliyor. İlkokullardan başlamak üzere lise öğrencilerine “ormanlarımızı nasıl korumalıyız?” bilgilendirilmeli yapılmalı…
Sadece öğrenciler değil halk, görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmeli…
Orman yangınlarında farkındalık çok önemli…
Ormanların yanması ekolojik olarak birçok zarara sebep olmakta, iklim değişikliği ve kuraklık bunun başlıca sonuçları...
* * *
Türkiye’de her yıl ortalama 2.793 orman yangını meydana geliyor…
Türkiye’de ormanların neredeyse üçte ikisi sürekli yangın tehdidi altında ve 10 yıl içinde 30.000’e yakın orman yangını meydana geldi. Çok büyük alanları etkisi altına alan yangınlar, ormanlarımızı yaktı, orman köylüsünün geçimini elinden aldı…
İklim krizinin etkisiyle her geçen gün artan kuraklık ve yüksek sıcaklıklar, coğrafyamızı daha fazla etkileyerek yangın tehlikesini artırıyor. Geç kalındığında veya yangının ateşiyle harekete geçildiğinde sonuç ne yazık ki hüsran oluyor. Bu nedenle erken uyarı sensörleri yerleştirilmeli…
* * *
Orman yangını söndürme, orman yangınının meydana geldiği alanda mevcut olan teknolojilere bağlı…
Kontrol altına alınsa da aşırı hava koşullarında orman yangınlarını, hava koşullarında bir değişiklik olmadan bastırmak zor…
Bunu son 4-5 gündür Bilecik Osmaneli, Eskişehir Seyitgazi’deki orman yangınlarında yaşadık…
“Kontrol altına alındı” denilen ormanlar ters esen rüzgar ve aşırı sıcaklık yangının yeniden alevlenmesine neden olabiliyor…
Bir orman yangınının yanan cephesi de beklenmedik bir şekilde yön değiştirebilir ve yangın aralarına sıçrayabiliyor. Yoğun ısı ve duman, yangınları özellikle tehlikeli hale getirebilecek şekilde yönelim bozukluğuna ve yangının yönünün algılanmasına neden olmakta…
* * *
Ormanlarımız cayır cayır yanıyor. Kameralara alevler, ekranlara itfaiye araçları ve yangın söndürme uçakları, helikopterleri, sosyal medyaya ise öfke, şüphe ve birbiriyle çelişen iddialar yansıyor…
Her yıl tekrarlanan bu acı döngüde artık klasikleşmiş bir refleks var: “Bu yangınlar sabotaj olabilir mi?” sorusu, daha ilk saatlerde gündeme geliyor. Hele ki yangınlar aynı gün içinde farklı illerde baş gösteriyorsa, bu şüphe daha da güçleniyor. Ancak bu soru sadece bir şüphe olmanın ötesine geçmeli: Türkiye’de orman yangınları gerçekten tesadüf mü? Yoksa ardında sistematik bir kasıt mı yatıyor?
Son beş yılda meydana gelen yangınların yaklaşık yüzde 47’sinin nedeni belirlenememiş. Geriye kalanlarda ise “kasıtlı çıkarılan yangınlar” ciddi bir oran tutuyor. Yani neredeyse her iki orman yangınından biri neden çıktığı bilinmeden kayıtlara geçiyor…
Sabotaj, yani kasıtlı olarak ormanların yakılması, sadece çevreye değil; ekonomiye, tarıma, hayvancılığa, su kaynaklarına ve en nihayetinde toplumsal barışa yapılan bir saldırıdır…
Böylesi bir eylem, kimi zaman rant için, kimi zaman siyasi mesaj vermek için, kimi zaman da güvenlik zafiyeti yaratmak amacıyla yapılabilir…
Elbette her yangını sabotaj olarak nitelendirmek de kolaycı bir yaklaşım olur. Çünkü Türkiye gibi bir ülkede orman yangınları sadece kasıttan çıkmıyor, ihmalden, tedbirsizlikten, denetimsizlikten de besleniyor…
Kimi zaman tarla kenarında bilinçsizce yakılan anız, kimi zaman atılan bir cam şişe, kimi zaman denetlenmeyen enerji nakil hatları, binlerce hektarlık alanı kül edebiliyor…
Ki İzmir’deki orman yangının enerji nakil hattından çıktığı iddia ediliyor. İzmir Valisi Süleyman Elban, yangınların elektrik hatlarından kaynaklı çıktığını açıkladı…
* * *
Öte yandan, yangına müdahale kapasitesi hâlâ yeterli değil. Uçak sayısı, erken uyarı sistemleri, yerel yangın gönüllüleriyle kurulan ağlar. Hemen her raporda bu konularda eksiklikler olduğu yazılıyor ama nedense yangın sezonu gelmeden bu eksiklikler bir türlü giderilmiyor…
Türkiye her yaz bir sınav veriyor. Ağaçları koruyabilecek miyiz? Toprağı, suyu, canlıları savunabilecek miyiz? Sabotaj ihtimalini siyasi hesaplara kurban mı edeceğiz, yoksa deliller ışığında ciddiyetle mi ele alacağız?
Maalesef Seyitgazi’de üç gün önce başlayan orman yangını Afyon il sınırlarına dayandı…
Bu yangını söndürebilmek için orman emekçileri, AFAD görevlileri canla başla mücadele ediyorlar…
Seyitgazi'deki orman yangınına müdahale eden 24 görevli yangının ortasında kaldı…
Bu çalışmalar sırasında telafisi mümkün olmayan acı haber geldi…
5’i orman işçisi 5’i AKUT görevlisi yangının ortasında kaldı…
Alevlerin arasında kalan 10 kişi şehit oldu…
10 ailenin ocağına ateş düştü…
Yüreğimiz yandı…
Hayatını kaybeden 10 kişi yanan ormanın içine kim gönderdi?
Bu kişiler orman yangını ile ilgili eğitim almışlar mı?
Yanan ormanın içine giren görevlilerin üzerinde yanmaz kıyafetler var mıydı?
* * *
Her kaza bir veya birkaç ihmalin sonucudur. Kimse can alan Azrail’i suçlamaz…
Eskişehir'imizin Seyitgazi ilçesindeki orman yangınında şehit olan 10 kişinin başta ailelerine, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara da şifalar dileriz.
Allah her türlü afetten ülkemizi ve milletimizi korusun…
* * *