Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u yaklaşık 40 yıldır tanıyorum desem yalan olmaz…
Yıllar önce komşuluk yaptık, karşılıklı apartmanlarda oturduk…
Yazıhanesi ise yıkılan Verem Savaş İşhanı’nda idi…
Çok sık olmasa da 2-3 ayda bir uğrar çayını içer sohbet ederdik…
O yıllarda o solcu ben sağcı idim…
CHP’li Kazım Kurt ile Adalet, Doğru Yol Partili olarak dostça sohbetlerimiz olurdu…
O yıllarda bazı Adalet Partililer, CHP’lilere “komünist” yakıştırması yapardı…
Bazı CHP’lilerde Adalet Partililere “faşist” derlerdi…
Ne CHP’liler “komünist” ne de Adalet Partililer “faşist” değildi…
CHP “sosyal demokratları” Adalet Partisi ise “merkez sağı” temsil ediyordu…
Ama birileri partililere bu tür yakıştırmaları yapınca kimse de çıkıp CHP’liler “komünist”, Adalet Partililerde “faşist” değildir diyememiş…
Yıllar sonra solcuların “faşist” diye damga vurduğu Adalet Partisi ile AP’lilerin “komünist” yakıştırması yaptığı sol kesimi temsil eden Sosyal Demokrat Halkçı Parti Süleyman Demirel’in kurduğu “koalisyon hükümetinde” bir araya geldiler. SDHP’nin Genel Başkanı Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanlığı görevinde bulundu. Demirel ile birlikte Türkiye’yi yönettiler…
O dönemde CHP’nin Genel Başkanı Atatürk ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından ve Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı rahmetli İsmet İnönü’nün oğlu SODEP daha sonra Halkçı Parti ile birleşmeleriyle Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Başkanlığı görevini üstlenen Erdal İnönü hiç düşünmediği, hatta girmek istemediği siyasete girmek zorunda kalmıştı...
Erdal İnönü tam bir devlet adamı idi…
Her ne kadar bir siyasi partinin genel başkanlığını yapsa da kimseyi kırmamak adına sözcükleri adeta seçerek konuşurdu…
* * *
Asıl konumuz bu değil tabi…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, geçtiğimiz gün gazetecilerle bir lokantada buluştu…
Buluşmada önce yemekler yendi…
Ardından Kazım Kurt, basın toplantısı yaptı…
Davetli olmama rağmen gidemedim…
İlk kez bir belediye başkanın halk lokantasında basın toplantısı yaptı…
Genelde belediye başkanları, milletvekilleri ve üst düzey siyasetçiler ya belediye, parti binası, lüks bir lokanta veya otel seçerlerdi…
Başkan Kurt, yukarıda da yazdım eski bir CHP’li…
Yıllarca CHP’de il yöneticiliği ve il sekreterliği görevlerini yaptıktan sonra aynı partiden Merkez İlçe Başkanı oldu. İlçe Başkanlığı yaptığı 1995 yılında CHP’den 2. sıra milletvekili adayı oldu…
1995 seçimlerinden sonra yapılan Merkez İlçe Kongresinde tekrar merkez ilçe başkanlığı görevine seçildi. 1999 seçimlerinde CHP’den 1. sıra milletvekili adayı oldu. Ancak CHP’nin seçim barajının altında kalması nedeniyle, milletvekili olma şansını kaybetti…
1999 yılından sonra CHP’de yaşanan tartışmalar ve gelişmeler üzerine, aday yapılmayacağını bildiği halde usulen müracaat ettiği CHP’den disiplin tartışmaları nedeniyle bir dönem uzak kalan Kurt, 2004 belediye seçimlerinde partinin aday listesini seçim kuruluna verememesiyle iigili parti yetkililerini eleştirmesi nedeniyle partisinden ihraç edildi…
Parti içindeki sürtüşmeler nedeniyle bir dönem parti çalışmalarından uzak duran Kurt, 2007’den sonra parti çalışmalarına tekrar katıldı. Çok ciddi mücadelelerden sonra merkez ilçe kongresini kazanan ekibin içinde yer alan Kurt, merkez ilçe kongresini kazanmadan önce bir kez daha partiden uzaklaştırıldı...
2008 yılının sonuna doğru Eskişehir Büyükşehir belediye meclisine girme kararı alan Kurt, bir grup arkadaşı ile birlikte bu kez DSP listelerinden aday oldu…
Belediye meclis üyesi olduktan sonra belediye meclisinde başkan vekili olarak görevine devam eden Kurt, yönetmelik gereği aynı zamanda Kent Konseyi Başkanı oldu...
O dönem yönetmelik değişmesi sonucu kent konseyleri başkanlarının seçimle belirlenmesi gündeme geldi. Kazım Kurt, usulüne uygun bir seçim sonucu göreve gelen ilk kent konseyi başkanı olarak tarihe geçti.
İşte bu nedenle eski partili diyorum…
“MİLLETVEKİLİ OLMAMDA
YILMAZ HOCANIN PAYI VAR”
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, basın mensuplarıyla bir araya geldiği basın toplantısında bir önceki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile yaşadıklarını anlatmış…
Kurt, bir gazetecinin; “Kazım Kurt birilerinin elinden tutarak mı yoksa CHP’den gelen gücüyle mi ilerledi” sorusuna şu yanıtı vermiş:
“Türkiye’de siyaset kurumu objektif ve tarafsız bir biçimde yürümüyor. Benim CHP’den kovulmam, hocanın tabiriyle, demokrasiye aykırı bir şey. Ben onun mücadelesini yaptım, davalar açtım, iki kere ihraç edildim, birinde davayla geri döndüm, ikincisinde davayı da kaybettim. Dolayısıyla bu ne keyfi CHP’nin o dönemki yönetiminin tutumunu doğrular ne de daha sonraki dönemde bizim hocayla beraber çalışmaya başlarken milletvekili olmamda hocanın desteğini doğrular. Ben şunu isterim her zaman, parti içindeki yarışmalar demokratik olsun, önseçim olsun, adaylar önseçimle belirlensin. Ama hocanın olduğu yerde önseçimin adını bile anmak mümkün değil. Benim milletvekili listesine konmamda hocanın payı vardır, hiç itirazım yok ama ben diyet borcumu ödemişim, milletvekilliğini bırakıp gelmişim. Canı sıkıldıkça ben elinden tuttuydum, aday yaptıydım gibi şeylerin hocaya pek yakışan şeyler olduğunu düşünmüyorum…”
“ESKIŞEHIR’DE KALMAMDAN
RAHATSIZ OLANLAR VAR”
“Bir dahaki seçimlerde milletvekili olmayı düşünüyor musunuz” sorusuna Kurt, “Bunu kim söylüyor bilmiyorum. Belli ki benim Eskişehir’de kalmamdan rahatsız olanlar var. Beni bir gönderseler rahatlayacaklar şu anda öyle bir program ve düşüncem yok” derken, CHP iktidara geldiğinde Bakanlık olur mu sorusuna ise, “İnşallah CHP iktidar olsun Eskişehir’den bir Bakan olsun. Parti Meclisi’ne giremediler bari Bakan olsun” yanıtını vermiş…
Kazım Kurt 5-6 ay önce yapmış olduğumuz söyleşi de şunu söylemişti:
“Ben makam mevki peşinde değilim. Partim bana atıyorum Eskişehir’in en uzak ilçesi olan Günyüzü’nden aday ol derse hayır demem. ‘Genel Merkezde ihtiyacımız var’ derse ona da hayır demem. Ne görev verilirse o görevden kaçmam. Çünkü ben partiliyim” demişti…
“HATIR IÇIN PARTI MECLISI ÜYESI OLUNMAZ”
CHP’nin 39. Kurultayında Eskişehir’de Parti Meclisinde bir ismin olmaması ile ilgili soruya da şu yanıtı vermiş:
“CHP’de parti meclisi çok önemli bir kurumdur. Öyle hatır için parti meclisi üyesi olunmaz. Öyle bir niyet de söz konusu olmaz. Bir kere Eskişehir’den parti meclisi üyesi adayıyım diye organize bir biçimde çıkan bir arkadaş yok. Bazılar Tuncay Çırak adaydı bunu yok sayıyorsunuz diyor. Bu ezbere yapılan bir konuşma. Tuncay Bey son dakikada aday oldu. Daha önceden bu tür bir çalışması olmadı. On delegenin imzası lazım, biz de Eskişehir delegeleri olarak daha önce imzalarımızı vermiştik. Çünkü iki saat içinde seçim çalışması yapılması mümkün olmayan bir durumdu. Bizimle konuşularak organize bir şekilde Eskişehir’den bir kişiyi aday yapalım diye bir çalışma olmadı. Ama bazı çalışmalar yapıldı mı yapılmış onları duyduk. Yılmaz Hocanın da açıklaması vardı. Bizim ailemizden hiç kimse aday değil, böyle birtakım konuşmaları kabul etmiyoruz dedi, kimsenin kimseye küsmeye hakkı yok. Genel Başkan parti meclisi listesine alırsa seçilir alınmazsa seçilmez. Alınmazsa seçilebilmek için çok organize bir biçimde çok önceden başlayan bir çalışmanızın olması lazım. E o da olmadığına göre kimsenin Kazım Kurt’a küsme hakkı söz konusu olamaz…”
* * *
Kazım Kurt haklı…
Kurultaylarda bir göreve talip olacaksan önceden bunun çalışmasını yapacaksınız...
Pat diye “bende şuraya adayım” derseniz zaten atı alan Üsküdar’ı çoktan geçtiği için yarı yolda kalırsınız…
Tuncay Bey “Parti Meclisine” madem aday olacaktı bunu önce Eskişehir delegasyonu ile paylaşmalıydı…
Son anda olmaz…
AK PARTININ KARNESI…
AK Parti’nin bir yıllık Eskişehir karnesini de değerlendiren Başkan Kazım Kurt, “AK Parti’nin karnesini vatandaş seçmen değerlendirecek. Somut icraatı şudur, dışarıdan benim gördüğüm, son bir yılda AK Parti üç tane ilçe başkanı değiştirmiştir. Başka hiçbir şey yapmadılar” demiş…
* * *
Siyasi partilerde küskünlük olmaz…
Bende yıllarca siyaset yaptım…
Hiçbir zaman “Ben şu göreve talibim” demedim…
Rahmetli İl Başkanı Necati Okuroğlu, “Sen niye belediye meclis üyeliğine aday olmuyorsun” demesi üzerine adaylık müracaatımı yaptım…
Süleyman Çakır Lisesi’nde yapılan ön seçimde listede 14’üncü sırada olmama rağmen sandıktan 6. sırada çıktım…
Yıllarca parti de çeşitli kademelerde görev yapmış isimlerde adaydı ancak listede alt sıralarda kaldılar. Sonra da küsüp partiye uğramaz oldular…
Seçilecek yerde olsalardı sorun yoktu…
Ancak listenin alt sıralarında kaldıklarına bozuldular…
Delegenin yaptığı tercihe saygı duyacaksın…
Odunpazarı ilçe yönetimine seçildim…
Hem de şehir dışındayken ve bilgim yokken…
“Partili büyüklerim öyle uygun görmüş” diyerek partime hizmet ettim…
Sonra ilçe başkanı Niyazi Çetin’in istifasıyla 4-5 ay başkan vekilliği yaptım…
Hiçbir göreve talip olmadım, ancak partili büyüklerim, arkadaşlarım beni bir yerlere görmek istediklerini söyleyerek bu görevleri şahsıma tevdi ettiler...
O nedenle siyaset yaşamında kimsenin kimseye küsme gibi bir lüksü olamaz...
Olmalı da…
Eğer “ben partiliyim” diyorsanız hiçbir görevde değilseniz de gönül verdiğiniz partinize karşılık beklemeden hizmet etmek boynuzun borcu olmalı…
Adalet, Doğru Yol, Anavatan ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde geçmişte il, ilçe başkanlıkları yapan çok sayıda parti büyükleri, milletvekili veya senatörlük için aday adayı oldular. Ancak listelere girememelerine rağmen partilerine küsmeden, kimseye kırılmadan, küsmeden yıllarca hizmet ettiler…
İşte particilik bu…
* * *