Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin halk oylaması üzerinden 9 ay geçti. Anayasa oylaması öncesinde bu sistemin gerçekleşebilmesi için uyum yasalarının aynı anda, birlikte olması gerekliliği anlatılmıştı.
AK Partinin sözcüleri, sürekli şunları söylüyordu..
Parlamenter hükümet modeli sakıncalar içeriyordu. İkili bir başlılık vardı. Hızlı kararlar alınamıyordu. Problemler hızla çözülmüyordu.. O halde bir sistem değişiklerine ihtiyaç vardı..
Sistem tek elden yönetim olacaktı ve iki başlı yönetim sisteminden, tek başlı yönetim sistemine geçileceği için hızlı kararlar alınabilinecekti
Yeni sistemde;
1-Cumhurbaşkanlığı görev ve yetkileri yeniden düzenlenecekti.
2-Başbakanlık kalkacaktı ve yetkiler Cumhurbaşkanına geçecekti.
3-Hükümet Gensoru ile düşürülemeyecek.
4-TBMM'sinin siyasal iktidarı denetleme fonksiyonu ortadan kalkacak.
5-Hükümet, TBMM'sinin içinden seçilmeyecek.
6-Milletvekillerinin bakan olması halinde milletvekilliği düşecek.
7-Seçim kanunda değişikler yapılıp, partilerin önündeki işbirliklerinin önü açılacaktı.
8-Siyasi partiler kanununda düzenlemeler yapılacaktı.
Ve diğer değişikler, hep tartışılmıştı.
Satırbaşları ile böyle..
O günden bugüne kadar bu değişikler olmadı..
sadece konuşuldu..
Ne zamana kadar?
MHP genel başkanının basın toplantısına kadar…
Önermelerini kamuoyu ile paylaştı.
Yanıtları netti.
2019' Kasımında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekliyoruz, biz aday göstermeyeceğiz.
Bu sözler ne anlama geliyor?
Devlet bahçeli demek istiyor ki; biz hükümet olmak istemiyoruz!..
AK Partinin kuracağı Hükümeti şartsız, şurtsuz destekliyoruz.
Bu sıkıştırma ile hızlanan süreçte seçimler öncesinde siyasi partilerin 'ittifaklar' yapabilmesinin önünü açılması için 'uyum yasaları' gündeme gelmeye başladı.
İttifaklar konuşulmaya başladı.. Seçim ittifakların başını MHP çekiyor. Aslında, MHP liderinin ve parti yönetimlerinin en uyumlu oldukları AK Parti..
Geçmişte, birbirlerine söylemiş oldukları sözler çoktan unutuldu bile. El sıkıştılar..
Sık sık sarayla görüşmeler başladı..
Çünkü ana akım olarak AK Partinin MHP ile işbirliği yapması şart. Bunu AK partinin kurmayları biliyor. Yapılan araştırmalarda bu görülüyor.
% 50+1'i almak çok kolay değil..
Birbirleri ile işbirliği yapmaktan başka çareleri yok..
AK Parti, BBP' sini de yanına almak istiyor. Yani, yeni bir MC koalisyonu.. Bunu 'beka' sorunu olarak görüyor. Zaten BBP'si genel başkanı Mustafa Destici' de buna yeşil ışık yakmış durumda..
İttifakta ben de yer almak İstiyorum..
Bir zamanlar, çok öncelerden gördüğüm eleştirdiğim bir yazı nedeniyle eleştirdiğim, o günkü Eskişehir il başkanı bana sitemde bulunmuştu ve demişti ki; BBP' si hiçbir partinin payandası değildir, olmayacaktır!
İŞBİRLİĞİNDE SON DURUM
Gelelim iç meselemize. AK Parti ve MHP birlikte yol haritası çizmeye başladılar. Komisyon kurdular ve çalışmalarını birbirlerine aktarıyorlar. Öneriler üzerinde ciddi çalışmalar yapıyorlar. Türkiye'nin geleceği şekillendiriliyor..
Şimdi, ittifakın önün açacak, seçim kanunlarında yapılacak olan değişiklerin ana hatları belirleniyor.
Anladığımız kadarı ile daraltılmış bölge üzerinde duruyorlar..
Halbuki bu sistemin en temel varlığı dar bölge seçim sistemidir.
Çünkü bu sistem eşit oy eşit temsil hakkını getirmektedir..
Ancak dar bölge sistemini MHP kanadı istememektedir.Bu durumda zararlı çıkacak olan MHP'dir..
MHP +DSP+ANAP koalisyonu kurmuştu. Tam ekonomik meyveleri alabilecek anda, Bahçeli bir açıklama yaptı ve hükümet erken seçim kararı almak zorunda kaldı..
DSP,ANAP,MHP 3 kasım 2002 seçimlerinde parlamento dışında kalıvermişti..
Ne ANAP, ne de DSP kaldı ortada..
MHP milletvekili Tuğrul Türkeş AK partiye geçmiş ve Devlet Bahçeli'nin çok ağır hakaretlerine maruz kalmıştı..
Onu ihanetle suçlamıştı..
Şimdi kendisi kayıtsız, şartsız destekliyor.
Tuğrul Türkeş'e ne oldu dersiniz?
Şimdilik bekleme odasında..
Biraz zor ama, oyuna gireceği anı bekliyor.
SEÇİM SİSTEMİ, EŞİT OY, EŞİT TEMSİL, TEMSİLDE ADALET OLMALIDIR.
'Eşit' temsil hakkının olmaması demek, parlamento ayağının temsilde adalet ilkesinin çiğnenmesi demektir.
O zaman demokrasi falan olmaz..
Çünkü dar bölge sisteminde en çok zarar görecek parti MHP olacaktır. Çünkü dar bölge sisteminde MHP'nin milletvekili çıkartabilme olasılıkları çok azdır. Bunu kendileri de bildikleri için, seçimlerde işbirliği olsun, engeller kalksın, biz parlamentoda olalım anlayışı egemen. Kendileri de biliyorlar ki Recep Tayyip Erdoğan'a karşı aday çıkartamazlar..
Bunu Çatı aday da gördüler..
O zamanlar CHP genel başkanını kafeslemişlerdi ve CHP' liler istemeye istemeye oy vermişlerdi.
DARALTILMIŞ BÖLGE…
6 milletvekili ile sınırlandırılacak olan daraltılmış bölge seçim sistemi üzerinde uzlaşılacak gibi..
Peki, % 10 barajı kalkarsa ne olacak?
Bu sorunun yanıtı çok basit.
Ya bizimle işbirliği yapacaksın, ya da yok olup gidersin. Çünkü bir de illerde bir baraj daha olması demektir..
İl seçim çevre barajı ne demek?
% 20 leri buluyor..
Aş, aşabilirsen..
İkili siyasal sisteme doğru adım adım gidiyoruz demektir..
Zaten MHP'nin uyum yasalarına ihtiyacı yok ki. MHP zaten AK Parti ile uyumlu. Diğer, küçük partiler için uyum yasaları çıkartılıyor.
Komisyon çalışmalarından anlaşıldığına göre'Üst çatıya oy verme' konusunda anlaşmışlar. Şimdi buraya, BBP' sinide ekleyin. Saadet partisini de bu çatıya ortak etmek için çabalar var..
Peki, nasıl olacak?
Partiler, pusulalarda yer alacak, hangi partiler ittifak yaptılarsa oylar toplanacak ve tek partiye verilmiş gibi sayılacaklar, belli bir oranlama esasına göre milletvekillikleri aralarında bölüşülecek.
Parlamentoda çıkan milletvekili sayısına göre partiler hazine yardımı almaya devam edecekler, yasama organında da işbirliği yapacaklar..
Yani, kulağı dolandırarak gösterecekler!..
ÇOK SIKINTILAR GETİRECEK BİR MODELE EĞRİLİYORUZ..
Bu model göreceksiniz bak, öyle sıkıntılar getirecek ki, o beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz yarım yamalak parlamenter hükümet sistemini bile aratacak. .
Yerel seçimler de de, benzer bir formül düşünülüyor. İttifak yerel de de olacak. AKP güçlü olduğu yerde kendi adayını çıkaracak. MHP güçlü olduğu yerde kendi adayını çıkartacak.
CHP' de, kendi güçlü olduğu yerde kendi adayını çıkartacak. HDP' de güçlü olduğu yerde kendi adayını çıkartacak. Gerçi, HDP aday çıkartıp seçilse bile, bir süre sonra nasıl olsa görevden alınıp kayyum atanacağı için sorun olmaz..
Eee, demokrasinin en temel ilkesi sadece sandıkla sınırlı değil. Seçilsen bile güçlülerin hukuku işlemeye başlar milli irade sandıkta kalır..
Şimdi gelelim Eskişehir'e. Bu durumu iyi değerlendirip yeni bir strateji belirlenmesi gerekmiyor mu?
Partiler, güçlü Adaylar ile seçimlere girmek zorunda değil mi?
MHP' nin hiçbir iddiası olmayacağına göre. İttifak da belli olduğuna göre, AK Partinin adaylarına destek vermek zorunda kalacak.
MHP oy veren Seçmen nasıl ikna edilecek?
CHP' de güçlü olan adaylarla gireceği için yereldeki diğer demokratik güçler ve HDP' de, CHP' yi desteklemek zorunda kalacak!.
İyide, siyaset iki +iki dört etmiyor ki! Böyle olmuyor ki?
ESKİŞEHİR ÖRNEĞİ..
Burası, Eskişehir. Seçmenin kitle bilinci çok yüksek. Seçmen kime?Oy vereceğini çok iyi biliyor. Öyle seçimlerde 'ittifak' falan anlamaz. Hatta kendi oyunun çok kıymetli olduğunu bilir..
Cumhuriyetçi-demokrat seçmen bir tarafa.. Muhafazakar-milliyetçi seçmen bir tarafa…
İpotekli,sipariş oy hiç kullanmazlar..
Aday faktörü çok önemli…
Bir bakmışsın sürpriz de olabilir?
Aradan İYİ partinin ilçelerde çıkma olasılığı da ilçelerde olabilir..
Ne diyor? Biz İYİ partiyiz.
Yeter ki, iyi aday bulsunlar..
Aradan çıkıverirler..
CHP' den, MHP'den aday olma umutlarını yitirenler için, yeni bir kapı 'İYİ' parti..
Şimdilik gözüken fotoğraf bu..
Siyasette 24 saat bile çok uzun bir zaman. Neler göreceğiz neler..
Bizler neler görmedik ki!
Siyasetin rotasında..