CHP, yerel yönetimlerdeki başarısını Türkiye iktidarına taşımak için izleyeceği stratejinin ayaklarını oturtmak ve olgunlaştırmayı hesaplıyor. Bu nedenle de erken seçim çağrısı yapılıyor. Ancak diğer partilerde olduğu gibi CHP'de de kimse, seçimlerin zamanında, yani 2025'te yapılacağının garantisini veremediği için hazırlıklar bu olasılıklar da dikkate alınarak 2026 için planlar yapılıyor…

1989'da SHP'den sonra en büyük başarının kazanıldığı 2024 de yapılan yerel seçimlerin ardından, partili belediyelerin başarısı, Türkiye iktidarının anahtarı olarak görülürken, yerel seçimlerde partiye ilk kez oy veren farklı kesimlerden seçmenin partide tutulmasına dönük atılacak adımlar hesaplanıyor…

Demokrasi ittifakının genişletilmesi, demokrasinin yeniden tesisi ve buna paralel olarak Kürt Sorununun çözümüne dönük önerilerin netleştirilmesi, CHP'nin hedefleri arasında yer alıyor…

Yerel seçimden çıkan sonuç, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana parti açısından "ilk büyük başarı" olarak nitelendiriliyor. CHP'nin ilk kez son yerel seçimlerinde farklı parti tabanlarından oy aldığı, iktidar partisi AK Parti'nin toplumu yönlendirme ve algı oluşturmaya dönük çıkışlarının da ilk kez halkta karşılık bulmadığına dikkat çekiliyor…

* * *

CHP, çok partili hayata geçmesinin üzerinden 79 yıl geçen Türkiye’de, bu sürecin yaklaşık %91’inde iktidara herhangi bir şekilde ortak değildi, iktidarda değildi. Bu bağlamıyla CHP ve CHP’nin bir türlü iktidar olamama hali, kuşaklar boyu devam eden bir “CHP niçin iktidar olamıyor? / CHP iktidar olmak istemiyor mu?” tartışmasının temelini oluşturuyordu…

Özgür Özel’in Genel Başkan olmasından sonra pozitif bir propaganda ve söylem diliyle ne yapmayacağına değil de ne yapacağına odaklanan, somut bir iktidar iddiası taşıyan ve geleceğe dönük iyimser vaatler sunan CHP’yi görmeye başlayan seçmenler, partiye daha olumlu bakmaya başladı…

Bunun ilk sinyalini de 2024’de yapılan yerel seçimlerde CHP’yi birinci parti yaptı… Hatta çoğu kez, CHP’ye oy vermeyen seçmen nezdinde bile CHP, “Eski CHP değil” yorumlarıyla değerlendirildi…

Son genel seçimde CHP iktidar olmayı çok istese de Kemal Kılıçdaroğlu seçmene kendisini anlatamadı ve oluşturulan ‘Millet İttifakı’ndan da beklenen sonuç alınamadı...

Partinin iktidar olma konusunda daha arzulu olduğu kanısı daha yaygın hale gelmişti ancak seçmen nezdindeki negatif algıyı kıramadı…

“AKP IKTIDARININ YAPTIĞI YANLIŞLARI

KORKMADAN ELEŞTIREN BIR KIŞIYIM”

Son bir yıldan beri AK Parti’yi eleştiren kişilerden birisi de Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurty…

Son kurultay öncesi “CHP’de değişim şart” diyerek Genel Başkan adayı olarak yola çıkan Özgür Özel’i destekledi…

“CHP’nin Özgür Özel’in Genel Başkan olmasıyla seçimlerde başarılı olacağına inanıyorum” dedi…

2024 de yapılan yerel seçimlerde CHP’nin sandıktan birinci parti olarak çıkmasıyla haklı olduğu görüldü…

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, AK Parti iktidarının yanlışlarını korkamadan eleştiriyor…

Bundan da AK Parti’nin Eskişehir’deki siyasetçileri rahatsız oluyor...

Kurt, AK Parti’nin Eskişehir’deki temsilcileri tarafından sıkça eleştirmesiyle ilgili şu yorumu yapıyor:

”Rahatsız oluyorlar. Rahatsız olsunlar. Bizim görevimiz budur. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarından başka Türkiye'nin kurtuluş yolu olmadığını düşünenlerdenim. Nasıl belediyelerde seçildikten sonra CHP'li belediye ile AK Partili belediye farkını göstermişsek bu farkı Türkiye'yi yönetirken de göstereceğiz.”

“TÜRKIYE'NIN YÜZDE 80'I YOKSUL,

TÜRKIYE'NIN YÜZDE 80'I GARIBAN”

Biz, yoksulun parasını yoksula, milletin parasını millete, garibanın hakkını garibana vermeyi hedefleyen bir parti olduklarını, Türkiye'nin yüzde 80'nin yoksul, yüzde 80'nin gariban, Türkiye'nin yüzde 80'nin ezildiğini söyleyen Kazım Kurt, her konuşmasında CHP’nin ezilenlerin, haksızlığa uğrayanların partisi olduğunu söylüyor…

“Ben bu sesini her ortamda söylerim, her koşulda söylerim” diyerek halkın, seçmenin sesi olduğuna da vurgu yapıyor ve AK Partililerin de bundan rahatsız olduğuna, kendisine laf yetiştirmeye çalıştıklarına da vurgu yapıyor…

“Ama ayakları yere basmalıdır. Tutarlı olmalıdır. Ben doğru bir eleştirileri varsa hiç itirazsız kabul ederim. Meclislerimizde de görüyorsunuz. Onlara özgürce tartışmalarını konuşmalarını sağlayacak bir ortam hazırlıyorum. Odunpazarı Belediye Meclisi'ndeki rahatlıklarını kendi parti toplantılarında bulamazlar. Orada konuşturmazlar. Ben burada konuştururum. Ben bu kadar demokratça bakıyorum. Onlar da bundan rahatsız oluyor” diye demokrat birisi olduğunu üzerine basa basa söylüyor…

“TÜRKIYE’NIN EKONOMISI

KÖTÜ BIR NOKTADA”

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a “Ekonominin düzelme ihtimali görüyor musunuz? Düzelme ihtimali var mı?” diye sorulunca şu yanıtı veriyor:

“Ekonominin düzelme ihtimalini görmüyorum. Bugün iktidarın uyguladığı ekonomi politikalarından büyük sanayiciler, iş adamları, tüccar, esnaf, işçi, memur memnun değil. Çiftçi yılda 1 kez harman zamanı ürünün bedelini alıyordu. Bu yıl onu da alamadı. Alamadığı için onlar da memnun değil. Emekli asgari ücretlilerin memnun olma ihtimali hiç yok. Ülkemizin ekonomisi kötü bir noktadadır. Bunun düzelmesi için üretimi teşvik eden, üretim ilişkilerini demokratikleştiren, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltan ve ihracatı çoğaltan bir ekonomik sistem kurulması gerekir. Ama ne yazık ki şu anda Türkiye’nin ekonomisi beşli çete dediğimiz gerçekten Türkiye’nin karnını emen 5-6 tane şirket üzerine kurulmuş, tezgahlanmış bir mantıkla yönetiliyor. Hep onlar kazanıyor. Diğerleri kazanamıyor. Yani ben şimdi şunu merak ediyorum. Türkiye’nin en kurumsal anlamda zenginleri Sabancı ailesi, Koç ailesi, Eczacıbaşı gibi zenginler. Ama bu zenginlerin hiçbiri devlet özelleştirilmelerinden bir şey alamadı. Devlet ihalelerinin hiçbirini alamıyorlar. Demek ki bir terslik var bu işte. Yeni yeni kurumlar türedi. Yeni yeni şirketler türedi. Bunlar da devletin ihaleye çıkardığı her şeyi alıyor. Ve devlet de bütün kararnamelerle, genelgelerle, yasalarla bunlar lehine ortam hazırlıyor. Dolayısıyla bu çelişkiyi aşmadığımız sürece ekonomimizin düzelmesi ihtimali görünmüyor. Çalışanların maaşlarına yılbaşında ne kadar zam geleceği belli değil ama biz toplu iş sözleşmesi yapmış olduğumuz 1.600 küsur işçimiz için zam yapmayı taahhüt etmiş bir belediyeyiz. Ancak oranlar TÜİK verilerine göre tespit edildiği için gerçekçi olmayacağını da görüyoruz. Ama yasalar ve sözleşme bizi bağlıyor. Biz gereken zammı veririz. Gereken artışı yaparız. Yetip yetmemesi noktasında sorumluluk hükümetindir. Ben geçinmeye çalışan çalışanlarımızın zorlanacağını düşünüyorum. İnşallah farklı bir tablo çıkar. İller Bankası’ndan gelen paylarımız işçi ve memurlarımızın maaşına yetmiyor. Odunpazarı Belediyesi olarak mali disiplini sağlamış bir belediye olmamıza rağmen korkuyoruz. Bu ekonomik sıkıntı devam ettiği takdirde maaş ödeyemeyecek duruma gelebiliriz. Şu anda İller Bankası’ndan gelen paylarımız işçi ve memurlarımızın maaşına yetmiyor. Bu payın artması devletin gelirinin artmasına bağlı. Vergiyi toplayamazsa bize de para gönderemez. Umarım ve dilerim herkes para kazanır, vergisini öder. Bize de daha çok para gelir. Aksi takdirde işimiz zor.”

* * *

ÖTV, sürekli artan akaryakıt zamları ve kamuda tasarruf genelgesiyle belediyeler hizmet götürmede zorlanıyor…

Ülkenin uzun süredir içinde bulunduğu ekonomik kriz yerel yönetimleri ciddi olarak etkiliyor…

Belediyelerin hizmet maliyetleri enflasyon kaynaklı olarak sürekli yükseliyor…

Araç sigortalarının da artmasıyla sigorta giderlerine ek yük geldi. Bakım maliyetleri yüzde 100 arttı...

Akaryakıta gelen peş peşe zamlar nedeniyle asfalt üretim maliyeti iki katına çıktı…

Hizmet götürdükleri alanlardaki harcamaları ciddi oranda arttı ve artmaya devam ediyor. Tüm yerel yönetimlerde böyle, artık kaldırılamayacakları bir yük haline geldi…

Son 6 ay içinde belediyelerin giderleri bütçelere konulan rakamların çok üzerine çıktı..

Buna rağmen yaptıkları tasarruflarla mahallere hizmetin aksamadan yapılması için gayret gösteriyorlar…

Vatandaşların kentlerde yaşamlarını esenlik içinde sürdürebilmesi için çöp toplamak, yolları asfaltlamak gibi zorunlu hizmetleri dahi bir süre sonra belediyeler yapamayacak hale gelecek. Onun için mutlaka belediye gelirleri yasasında değişikliğe ihtiyaç var…

Eğer gelirleri artmazsa yakında çoğu belediye çalışamaz hale gelecek. Hiç değilse akaryakıta getirdikleri ÖTV zammından belediyeler muaf tutulsunlar. Belediyeler için ayrı bir KDV tutarı uygulansın…

Belediyeler mal ve hizmet alımı için eskiden yüzde 18 KDV öderken şimdi yüzde 20 ödüyor. Belediyelerin aldığı mal ve hizmet tutarlarında KDV yüzde 1 olmalı… Belediyeler şirket değil ki yüzde 20 neden KDV ödüyor..

* * *

YAVAŞ MI İMAMOĞLU MU ÖZEL MI?

Temmuz 2025 anketine göre; olası ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş %44 ile Recep Tayyip Erdoğan'ın (%38,4) önünde yer alıyor. Ekrem İmamoğlu senaryosunda Erdoğan %41,6 ile önde, İmamoğlu ise %39'da kalıyor…

Özgür Özel'le yapılan senaryoda ise Erdoğan %43, Özel %34,2 oy alıyor.

ASAL araştırmanın Temmuz 2025 tarihli son anketi olası ikinci tur Cumhurbaşkanlığı

seçim senaryolarında dengelerin nasıl şekillenebileceğine dair dikkat çekici veriler ortaya koydu...

1.985 kişiyle yapılan araştırmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, farklı adaylar karşısındaki oy oranları ölçüldü. Sonuçlara göre kararsız seçmenlerin oranı oldukça yüksek ve seçimlerin kaderini belirleyebilecek nitelikte.

YAVAŞ, ERDOĞAN'IN ÖNÜNDE

Anketteki en çarpıcı tablo, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın Erdoğan karşısındaki üstünlüğü oldu:

  • Mansur Yavaş : %44,0
  • Recep Tayyip Erdoğan: %38,4
  • Kararsız/Fikri yok: %17,6
  • İmamoğlu ile Baş Başa Bir Yarış

İMAMOĞLU AYNI BAŞARIYI GÖSTEREMEDİ

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun aday olması durumunda ise daha dengeli bir tablo ortaya çıkıyor:

  • Recep Tayyip Erdoğan: %41,6
  • Ekrem İmamoğlu: %39,0
  • Kararsız/Fikri yok: %19,4

ÖZGÜR ÖZEL SENARYOSUNDA DA ERDOĞAN ÖNDE

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Erdoğan arasındaki olası yarışta, Erdoğan daha yüksek oy alıyor:

. Recep Tayyip Erdoğan: %43,0

. Özgür Özel: %34,2

. Kararsız/Fikri yok: %22,8

KARARSIZLAR DENGEYİ DEĞİŞTİREBİLİR

Her üç senaryoda da kararsız seçmenin %17 ila %23 bandında olması, ikinci turun sonucunu doğrudan etkileyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle seçim sürecinde kararsızları ikna etme çabalarının kritik bir rol oynayacağı değerlendiriliyor.

SONUÇ NE GÖSTERİYOR?

Veriler, Erdoğan'ın hâlâ güçlü bir tabana sahip olduğunu ancak muhalefetin doğru adayla sahaya inmesi durumunda ikinci turda önemli bir rekabet yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Özellikle Mansur Yavaş ismi, kararsızların yönelimiyle iktidarı zorlayabilecek en güçlü seçenek olarak öne çıkıyor…

* * *