Allah Teâlâ (c.c.)’nın yarattığı varlıkların en değerlisi olan ve kendisine bir şeref atfedilen insanın (İsrâ 17/70) yaratılışına uygun hareket etmesini sağlayan değerler Allah tarafından belirlenmiş, bunlardan bir kısmı zamanla aile ve toplum yapısına göre şekillenmiştir. Mahremiyet adı verilen ve insanın özel alanı, dokunulmazlığı, gizli kalmasını istediği durumları ifade eden bu kavram; insana mahsus fıtratı, şahsiyeti ve şerefi korumayı hedefler.
Ayetlerden yola çıkarak mahrem alanları; insanın bedeni, aile içi ilişkileri, gizlice konuştukları ve başkalarına tevdi ettiği sırları şeklinde tasnif edebiliriz (Nur 24/30-31; 58-59; Mücadele 58/12; Tahrim 66/3).
Mahremiyet, sadece bizim dokunulmazlık alanımız değildir. Bu konuda en az kendimiz kadar diğer insanların da hak sahibi olduğunu dikkate almamız gerekir. Bizim özgürlüğümüz, başkasının hakkının başladığı noktada biter. O sınırı çiğnemek, girilmesi yasak bir alana girmek demektir ve Hucurat suresinde “…Gizlilikleri araştırmayın…” (Hucurat 49/12) şeklinde tercüme edilen yasaklama için İbn Abbas; “Kardeşinizin ayıbını araştırmayın, Allah’ın onun hakkında gizlediğini öğrenmeyi arzu etmeyin” açıklamasını yapmaktadır (Firuzabadi, el-Mikbâs min Tefsir-i İbn Abbas, 549).
Ensardan bir hanım Rasulullah (s.a.v.)’a şöyle şikâyette bulunmuştu: “Ey Allah’ın Rasulü! Ben evimde bazen öyle bir halde bulunuyorum ki, çocuğum ve babam da dâhil hiç kimsenin beni o halde görmesini istemiyorum. Fakat bazen ailemden biri ansızın gelip içeri dalıyor (Taberî, Câmiu’l-beyân, XIX, 147). Bunun üzerine şu ayet-i kerimeler nazil oldu:
“Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selam vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin…” (Nur 24/27).
“Eğer o evlerde bir kimse bulamazsanız –size izin verilmedikçe- oralara girmeyin. Size “(Kabul edemiyoruz) dönün” denirse hemen dönün; bu sizin için daha nezih bir davranıştır…” (Nur 24/28).
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar…” (Nur 24/30-31).
Ayrıca özel hayata ve mahremiyete saygı sadece yabancılara karşı gösterilmesi gereken bir tutum olmadığı için, Allah Teâlâ aynı aile içindeki bireylerin de bu konuda dikkatli olmalarını şu ayetle emretmiştir:
“…İçinizden henüz buluğ çağına ermemiş olanlar günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin (dinlenmek için) elbiselerinizi çıkardığınız zaman ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin için mahrem vakitlerdir…” (Nur 24/58).
Toplumda ilk eğitim yuvasının aile olduğu dikkate alınırsa, aile bireylerinin birbirleriyle ilişkilerinde özenli olmaları, böyle ailelerden oluşan bir toplumda özel hayatın mahremiyetine ne denli saygı gösterileceğinin bir göstergesidir.
İslam dini, bir taraftan evlenip huzurlu bir yuva kurarak toplumun temeli olan ideal aile ortamlarının oluşturulmasını tavsiye ederken, diğer taraftan aile mutluluğunun devamı ve iyi nesillerin yetişmesi için bu ortamın her türlü tehlikeden korunmasının gereğine işaret etmiştir. Bu tehlikelerin en başında da özel hayatın mahremiyetine yönelik müdahaleler gelmektedir.
Bireyin ve ailenin özel hayatı mahrem, yani saygın ve gizlidir. Kişiye ve aileye özel bazı hususların başkaları tarafından bilinmesi ve araştırılması; dinen, hukuken ve ahlâken doğru değildir. Çünkü bireyin özel hayatını ilgilendiren şeylerin ve aile üyelerinin kendi aralarında paylaştıkları her türlü ilişkinin başkaları tarafından öğrenilmesi ve diğer insanlara nakledilmesi özel hayata, dolayısıyla da kişilik haklarına müdahaledir.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının, çünkü zan yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun” (Buhârî, Edeb, 57).
Rabbimiz bizleri mahremiyet bilinci içerisinde, birbirlerinin haklarına duyarlı kullarından eylesin…


Betül ÖZTOPRAK
Vaiz