Camiler, tarihten günümüze sosyal hayata şahitlik eden, İslam beldelerinin, etrafında hayat bulduğu, mümin yüreklerin kendisinde buluştuğu kutlu yerlerdir. Mahallelerimizin kalbi, şehirlerimizin ruhu, aziz milletimizin ve Ümmet-i Muhammed’in güvenli yuvasıdır. Camilerimiz, sadece ibadetlerimizin değil, aynı zamanda tarihimizin, edebiyatımızın, örf ve adetlerimizin, kültürümüzün iç içe geçtiği merkezlerdir. İslam medeniyeti, cami merkezli bir medeniyettir. Peygamberimiz (s.a.v.), cami ve mescit yapılmasına ayrı bir önem vermiştir. Rasul-i Ekrem (s.a.v.), Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk olarak Mescid-i Nebevî’yi inşa etmiştir. Yesrib’i Medine’ye çevirmiş, Mescid-i Nebevî’yi ilmin beşiği kılmıştır. Rahmet Peygamberi imar ettiği bu mescitle cami merkezli bir şehir modeli ortaya koymuş, camiyle hayat arasında güçlü bağlar kurmuştur. Peygamber Efendimiz Asr-ı Saadet’ten itibaren, ulaştığı toprakları adalet, hikmet, merhamet, huzur, güven ve bilgiyle yoğuran İslam Medeniyetinin temellerini bu mescitte atmıştır. Mescid-i Nebevî’nin içinde ayırdığı “suffe” isimli özel bir bölümde kendisini ilme ve ibadete adayan genç ve özverili bir grup sahabe, güzide bir neslin öncüleri olmuştur. Yüce Rabbimiz (c.c.) Kerim Kitabında camilerin inşası ve imarıyla ilgili şöyle buyurur: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda olmaları umulanlar bunlardır” (Tevbe 9/18). Allah Rasulü (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde, kalbi mescitlere bağlı olan kimseleri Yüce Rabbimizin kıyamet günü arşının gölgesinde gölgelendireceğini müjdelemiştir (Buhârî, Ezan, 36). Müminleri, şehirlerin göz bebeği olan camileri imar etmeye ise şöyle teşvik etmiştir: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah da ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk bina eder” (Müslim, Zühd, 44).
Camiler, hayatın günlük telaşı içinde kendimizi dinleyebileceğimiz, kubbeleri altında Rabbimize kulluğumuzu arz edeceğimiz müstesna yerlerdir. Müslümanlar olarak kardeşliğimizi pekiştirmeye, birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmaya vesiledir. Her türlü benlik duygusundan arınarak, bedenlerimizle beraber gönüllerimizi de birleştiren mübarek mekânlardır. Cami, kimi zaman huzur ve sükûn, kimi zaman da umut ve teselli kaynağıdır. Kısaca cami hayattır. Cami; ezanıyla, minaresiyle, kubbesiyle, mihrabıyla, minberiyle aynı zamanda kulluğa, ibadete, takvaya, ilme ve güzel ahlaka davet eder. Minarelerimizden yükselen ezan sesleri bizi huzura ve sükûnete davet eder. Öyle ise Rabbinin huzurunda divan durup O’na kulluğunu arz eden her mümin, cami dışında da O’nun kendisini görüp gözettiğinin idrakinde olmalıdır. Aynı safta iman ve ihlas ile buluşan müminler, daima kardeşliklerini korumak ve gözetmekle mükelleftir. Camileri imar ve ihya eden her bir Müslüman, yaşadığı çevreyi de aynı şekilde korur ve güzelleştirir. Yerde biten bir ota, rızkının peşinden koşan bir karıncaya dahi zarar vermez. Camisini temiz tutmaya özen gösteren mümin, Rabbimiz tarafından Müslümanlar için tamamı mescit kılınan yeryüzünü de temiz tutmalıdır; çünkü temizlik, imanın ve İslam’ın en önemli şiarıdır.
Maalesef ki camilerimiz, yalnızlaşma ve yabancılaşma illetine düçar olduğumuz günümüzde, şehrin merkezindeki konumunu her geçen gün kaybetmektedir. Oysaki bizleri tıpkı bir anne şefkatiyle saracak yegâne mekânlar camilerimizdir. Yorgun ruhlarımız camilerde dinlenecek, maneviyatımız camilerde güçlenecek, anlam arayışımız camilerde cevap bulacaktır.
Bizler camilerimizi yeniden hayatımızın merkezine alalım. Amir veya memur, işveren veya işçi, esnaf veya öğrenci, sosyal hayatın hangi alanında olursak olalım yoğunluğumuza her namaz vakti ara verelim. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla camide olalım, camide hayat bulalım. Camilerimizi yalnız ve ıssız bırakmayalım. Rabbimizin huzuruna varmakla gerçek huzura kavuşalım. Unutmayalım ki camiler hayatın içinde, hayat camilerin içindedir.
Rabbimiz, memleketimizi camisiz, camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız bırakmasın…

Ömer Faruk Can
Vaiz