Sözlüklerde “1. İnsana ızdırap veren her türlü hal, sıkıntı, zorluk, üzüntü 2. Devam eden, geçmeyen hastalık, illet, ağrı sızı 3. Sızlanma ile karışık dilek 4. Yapılmak istenen şey 5. (halk ağzı) Ur, çıban” olarak açıklanan ‘dert’ konusunda kaynaklarımdan ulaşabildiğim atasözlerimiz şöyle:
Açma sakın derdini dert var derdi deler geçer; açtırma benim derdimi seninkini eler geçer.
Herkesin derdi bir başkasına göre farklıdır. Dert, derdi bastırır. Dert, çekende durmalıdır. Dertleri başkasına açıp da dallandırıp budaklandırmanın gereği yoktur.
Adam öküz derdinde, gelin sakız derdinde.
1. Herkesin derdi, kendine… Ortak sıkıntı, her zamsan aynı ölçüde omuzlanmayabilir.
2. Biri, önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka biri bu durumdan ne kadar çok faydalanabileceğini düşünür.
Ağacı kurt, insanı dert yıkar.
Kurt, ağacı içinden kemirerek çürütür. Dert de insanı aynı böyle için için yıkar.
Ağlayanın bir derdi var, gülenin beş.
Kederlinin tek derdi, ondan kurtulmaktır: Kedersiz de kederle karşılaşmamak için çok sıkıntıya katlanır.
Ağrısız baş, mezarda gerek olur.
Dertsiz insan düşünülemez. Herkesin az ya da çok bir derdi vardır. Dünya dertleri, ancak, ölümle biter. Sabır ve tevekkülde karar kılınmalı, olur olmaz şeye üzülmemelidir.
Aklı yok; ne derdi var!
Aklı olmayanın derdi olmaz.
Aşk ağlatır; dert söyletir.
Dert sahibi de derdini önüne gelene anlatarak avunmaya çalışır.
Bal belâsız olmaz.
Belli sıkıntıları çekmeyince huzur, mutluluk bulunmaz.
Benim gönlüm öküz ile danada, senin gönlün rastık ile kınada.
İlgi alanlarımızın birbirine yaklaşması, mümkün değil.
Bir dokun, bin ah dinle /işit.
İnsanların dertlerini biraz deşmeyegör; hemen her türlü şikâyetlerini dile getirirler.
Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır.
1. Borcun ödenmesi geciktikçe borçluluk duygusu gevşer; zamanla da ödenmez olur.
2. Dert uzayınca hastayı güçsüz bırakır, öldürür.
Bugünkü bir akçe, yarın bir derdi sarar.
Bugünün küçük bir tasarrufu, yarının bir açığını kapatır.
Büyüğün büyük derdi var, küçüğün küçük.
Önemli işlerin başında bulunanlar, sürekli olarak sorumluluklarının sıkıntısı içindedir.
Büyük başın derdi, büyük olur.
Büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlük de çoktur.
Büyük hastalığa büyük ilaç lazım.
Dert de derman da orantılıdır.
Çocuğun /evladın var mı derdin var.
Ana babalar için çocuklar, her yaşta dert olur.
Deli kızın derdi, ekmek.
Gariban, hayatta kalma mücadelesiyle baş başadır.
Dert bir olaydı, ağlamak kolaydı.
Bir tek derdi olan, ağlar ama derdi birden çok olana ağlamak da kâr etmez.
Dert çeken tabip olur.
Kişi; meselesini aynı meseleyi yaşayan ile paylaşmak, çözüm bulmak ister
Dert çekene göredir.
Derdin ağırlığı ya da hafifliği, onu çekenin dayanma gücüne bağlıdır.
Dert daima tek başına çekilir; saadet mutlaka paylaşılmak ister.
Dert özel, mutluluk geneldir.
Dert Deli Ahmet'in başında.
1. Başkasına bir şey denildiği yok; hep benim yakama yapışılıyor.
2. Herkes bir yolunu bulup sorumluluktan kurtulur. Sorumluluk kimsesizin, garibin üstünde olur.
Dert derde uymaz.
Birinin yaşadığı sıkıntıyı veya acıyı anlayabilmek için benzer bir tecrübe yaşamış olmak gerekir.
Dert derdi açar.
Dertten etkilenen, yeni dertlere uğrar.
Dert gezer, derman da gezer.
Herkesin derdi, sıkıntısı vardır ama bunların çareleri de vardır. Dert de derman da yanımızdadır.
Dert gider ama yeri boş kalmaz.
Bir dertten kurtulup başka bir derde düşen insan, her zaman bir dertle doludur. Kişi, dertsiz olmaz.
Dert girmiş; derman da beraber girmiş.
Çekilecek dert kadar da derman vardır.
Dert saklayanda kalır.
Paylaşılmayan dert, içimizde yerleşir kalır.
Dert vardır gelir geçer, dert vardır deler geçer.
Dert geçer geçmesine de nasıl geçtiğini sadece onu geçiren bilir.
Dertli deliden çok söyler.
İnsana ıstırap veren her türlü hâl, sıkıntı, zorluk, üzüntü arttıkça kişinin aklını kullanma becerisi azalır.
Dertli derdini anlatırken dertsizin uykusu gelir.
Birinin derdi, bir başkasını çok zor ilgilendirir.
Dertli derdini yanmış, dertsiz türkü sanmış.
Dertsiz olan, dertlinin yardım isteğini kendi derdi olmadığından tam kavrayamaz.
Dertlinin dediğini deli söylemez.
Dert, söyletir.