Geçtiğimiz Pazar, en kıymetlilerimizin günüydü: “Anneler Günü”. Öyle bir gün ki, sadece takvimdeki bir tarihten ibaret değil; yüreğimizde hep taşıdığımız, bazen bir dua, bazen bir sızı olarak içimizde yaşayan bir anma, bir minnet günü… 

“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar bulunmaz” sözünü boşuna dememiş eskiler. Ve “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyruğu, anneliği sadece bir biyolojik rol değil, kutsal bir mertebe olarak gören inancımızın nişanesidir.

Birçok arkadaşım sosyal medya hesaplarından yazdıkları anneler günü mesajlarının ilk cümlesi şehit annelerine aitti. Evladını vatan toprağına kurban veren, gözyaşlarını içine akıtan, vakur duruşlarıyla hepimize ders veren o analar… 

Eskişehir Valisi Sayın Hüseyin Aksoy’un bir şehit annesini evinde ziyaret ederken elini öpmesi ona sarılmasını gördüğümde bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Şehit analarının yürekleri yangın yeri olsa da, "Vatan sağ olsun" diyebilen o güçlü kadınlar… Onların elleri öpülür, duaları baş tacı edilir. Zira onlar, sadece bir evlat değil, bir milletin namusunu, bağımsızlığını büyütüp teslim etmişlerdir.

Gözlerim dalıyor uzaklara… Ne zaman "anne" desem, içimde sızlayan bir boşluk yankılanıyor. Yokluğu alışılır bir şey değil. 
Her Anneler Günü’nde, kendi kendime bir dua mırıldanıyorum: “Anneme selam götür yıldızlı gökler, saçına serinlik, kalbine ferahlık olsun.” Öyle derin bir yokluk ki, varlığı bile hasret gibi… Annem gittiğinden beri, annelik sadece bir kelime değil; hatıralarla örülü bir dua, yastıklarda kalan bir koku, mutfakta eksik bir ses...
Annelik… Yalnızca doğurmak değil; sarıp sarmalamak, sabretmek, beklemek, fedakârlıktır. Gecesini gündüzüne katmaktır. Karnını doyurmadan önce evladının lokmasını düşünmektir. Bazen bir mendil gibi sessiz, bazen bir dağ gibi sarsılmaz olmaktır. Dünyanın her yerinde adı farklı ama duygusu aynı: şefkat.
Bu yazı, ne tam olarak bir kutlama ne de bir ağıt… Belki ikisinin arasında bir hürmet duruşu. Varlığıyla kalbimizi genişleten, yokluğuyla yaramız olan annelere… Yaşayanlara sağlık, huzur, uzun ömür; ahirete göçenlere rahmet, mekanlarında nur diliyorum.
Çünkü anne, cennetin habercisidir. Ve cennet kokusudur anne…

Anneler Günü’nde evde olduğum bir zamanda fark etmeden zaman tünelinde kaybolmuşum... Gözlerim bir noktaya dalmış, içimde bir sızı, kalbimde bir boşluk... Yıllar önce yitirdiğim ama asla unutamadığım o kokunun peşine düşmüşüm yeniden.

Annem... Sabiha’m... 81 yıllık bir ömür sürdü Gümüşhane’nin Dörtkonak köyünde. Her biri alın teriyle, sabırla, dua ile dokunmuş yıllardı onlar. Sadece bizi değil, adeta tüm köyü sırtında taşıyan bir kadındı o. Güneşin altında tarlada çalışırken yüzünde hep bir tebessüm olurdu. Giyinip süslenmektense, komşusunun derdine koşmayı yeğlerdi. Biçerdi, yoğururdu, soba tutuştururdu, hastaları ziyaret ederdi... Her işi sessizce yapar, iyiliğini gösterişsiz sunardı.
Annem; şefkatin adıydı, merhametin eli, dayanışmanın sesi... Çocukların başını okşar, yaşlıların elini öperdi. Onun gönlü, baharda açan dağ çiçekleri gibi kokardı: tertemiz, katıksız, lekesiz. 

Ve ben… O kokuyu hâlâ arıyorum. O kucağı, o dua yüklü bakışları, gece yarısı uyanıp üstü açık kalmışım diye yorgan örten ellerini... Annem, sen kalbimde hiç eksilmeyen bir sıcaklıksın.

Kimi zaman bir eski fotoğrafta çıkıveriyorsun karşıma, kimi zaman bir şarkının sözlerinde... Ve o an zaman duruyor. Yıllar siliniyor. Yeniden düşüyorum çocukluğuma, senin dizlerinin dibine. Yumuşacık ellerin saçlarımda gezinirken buluyorum kendimi. Ne huzur, ne güven... Evlat için anne, dünyadaki ilk yurt, ilk dua, ilk sevgidir. Bir sığınaktır, fırtınadan koruyan bir liman... Sen gittin ama o liman hâlâ içimde. 
Seni anlatmak ne zor... Kelimeler kifayetsiz kalıyor. Ama yazdığım her satırda bir izini taşıyorum. Her cümleye biraz seni, biraz bana kattım. Sessizliğe hâlâ alışamadım anne. Yokluğun öyle derin, öyle gürültülü ki... Her Anneler Günü biraz daha eksik, biraz daha kimsesiz geçiyor.
Ama bil ki; dualarımda, anılarımda, yüreğimin tam ortasındasın.
Seninle birlikte göçüp giden nice anneye selam olsun. Mekânları cennet, toprağı gül kokulu olsun.
Ve hayatta olan tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Evlatları için yorulmadan emek veren, dualarıyla sarmalayan, sevgisiyle büyüten tüm annelere sağlık, huzur ve uzun ömür diliyorum.Anne olmaya hazırlanan, yüreğinde şimdiden şefkati taşıyan tüm anne adaylarını da sevgiyle selamlıyorum.