İl Müftü Yardımcısı Fatma ADSOY'un yazısı...
Hz. Âdem ve Hz. Havva ile başlayan serüvende insan, Cenab-ı Hakk'ın yeryüzündeki halifesi ve kainatın gözbebeğidir. Ancak insanın mahlûkatabu üstünlüğü mutlak değil, iradîdir.Özünü tanıma yolculuğunda insanın bir cihetle yüce yaratıcısına; diğer cihetle de kainata karşı sorumlulukları vardır. Kamil insan, olgun insan demektir. Bu ifade, insanın yüceliği için kullanılır. Günümüzde 'kendini gerçekleştirme' olarak da ifade edilen bu kavram, şahsiyet sahibi insanı ifade eder. İrfanî düşüncede insanın kendini bilip, tanıyıp sınırlarının farkına varması Hakk'a vuslatın gereklerinden biri olarak kabul edilir. Kainatı kendi varlık aynasında gören insan, yaratılış maksadına uygun davranışlar içerisinde yaşama gayreti ile tezyin olur. Özü, öznesi ve kalbi üzerine yoğunlaşarak başkalarının kusurlarından ziyade kendi ayıplarını düzeltmeye odaklanmasıyla olur. Kişinin gönlünü bulanıklık ve kirlilikten arındırarak saf ve duru hale getirmesi, yoğun bir cehd ve nefis terbiyesi veinsanı öz benliğinden uzaklaştıran kin, öfke, haset, gurur, şöhret gibi tehlikelere karşı uyanık olmasıyla mümkündür.
Kadın veya erkek olarak yaratılmak, Allah'ın takdiridir. İnsan kendi cinsiyetini belirleyemediği gibi, ötekine de saygı duymak durumundadır. Cinsiyet temelli övülme ya da yerilme yaklaşımı Kur'an'da bulunmamaktadır. Nitekim bu hayattahem kadın hem deerkek için ancak takva temelli bir üstünlük söz konusudur. Bu hakikati, Yüce Kitabımız şöyle ifade eder: '…Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…'(Hucurat, 49/13)
Ayetlerin tamamı hakikatte bir yönüyle olgun insanı ve bu olgunluğa ermenin yollarını tarif eder. Emir, nehiy, ibadet, tezekkür, tefekkür, infak vb. tüm kavramlar, bu kemal hali bağlamında zuhur eder. Kur'an'da kamil insan olarak Allah'ın kendisinden razı olduğu kimseler, (Beyyine, 98/8) hayırda en önde olanlar, (Fatır, 56/32) herşeyini Allah'a hasredenler, (Nisa, 4/146) Allah'ı sevenler ve Allah'ın kendilerini sevdiği kimseler, müminlere karşı alçak gönüllü ve kafirlere karşı onurlu ve izzetli olanlar, kınanmaktan korkmayanlar (Maide, 5/54) ve daha nice ayetlerde kadını muaf tutan bir husus bulunmamaktadır.
Kamil insan, kadınıyla erkeğiyle Allah'a dost olan bütün kulların ortak adıdır.Tarihe nam salan pekçok kadın şahsiyeti, bu kemal yolculuğunun örnek şahsiyetleri içerisinde zikredebiliriz. Firavun karşısında tüm cesaretiyle duran, kadını ve erkeğiyle tüm insanlığa örnek olan Hz. Asiye.O ki;Hz. Musa'ya kucak açan merhametli bir anne ve imanından dönmeyerek tevhid mücadelesinin timsali olmuş bir kadın.Yine Allah'a tüm benliğiyle bağlanan, kucağındaki tertemiz yavrusu ile her türlü çirkinlikten arınmış bir hayat süren Hz. Meryem. Yine vahyin ilk muhatabı ile yol arkadaşı olan, tereddütsüz bir imanla 'Allah seni mahcup etmeyecektir.' (Müslim, İman, 252) diyen ve cennet kadınlarının efendisi olan Hz. Hatice. Tevazuu, sabrı, mücadelesi ve örnek ahlakı ile Hz. Fatıma.Haksızlığa uğraması ile vahyin kendisine taraf olduğu Hz. Aişe ve daha niceleri…Onlar, cinsiyetleri ile değil iman ve salih insan oluşlarıyla mümtazdırlar. Bunun yanında şu da hatırlanmalıdır ki Hz. Nuh ve Hz. Lut'un eşleri, iradelerini kötülüğü tercih etmek için kullanmalarından dolayı ebedi saadetten mahrum olmuşlardır.
Tüm bunlarla birlikte tarihi süreçte bir takım yorum farklıklarıyla bazı tezahürler ortaya çıkmıştır. Bugün ise yeniden kadını da erkeği de, yapıp ettiklerinin tüm sorumluluğuyla vahyin muhatabı olarak ve kulluk cihetinden bakıp fark gözetmeden Allah Rasulü'nün örnek şahsiyetinde yer bulan muamelelerini önyargı ve ön kabullerimizden sıyrılarak yeniden okumaya ihtiyaç vardır.
Günün Duası:
Kovulmuş şeytana karşı onu (evladımı) ve soyunu senin korumanı diliyorum. (Âl-i İmran, 36).