Sağ-Sol Kavramının Doğuşu

Günlük hayatta, özellikle politik konularda çok fazla konuşuruz, yorum yaparız. Ben siyasetle ilgilenmiyorum, işim olmaz diyen insanlar bile çoğu zaman politika konuşurken bulur kendini. Çünkü ne kadar kaçmak isteseler de kaçamazlar. Çünkü onlar siyasetle ilgilenmese de siyaset onlarla ilgilenmektedir. Siyaseti konuşmasına konuşuruz ama birçoğumuz temel kavramları dahi bilmeyiz. Her ne kadar toplumun ekseriyeti politikadan uzak kalmaya çalışsa da bazı temel bilgilere sahip olmak zorundadır. Çünkü oy vermek bir vatadandaşlık görevidir ve verilen oylar yaklaşık 90 milyon vatandaşın ve gelecek nesillerin hayatını etkileyecektir. Bu yüzden en azından temel kavramları bilmek önem taşımaktadır.
Sağ-sol kavramına değinmeden önce siyaset ve politika kelimelerinin etimolojik kökenlerine değinelim. Siyaset kelimesi, Arapça ''Seyis'' yani at bakıcısı anlamına gelen kelimeden türemiştir. Öz Türkçe'de aynı anlama gelen kelime ise ''Atkarma''dır. Atkarma da atı yönetmek, idare etmek anlamına gelir. Enteresandır ki kelimenin köküne gidildiğinde hem Türkçe'si hem deArapça'sı atın idare edilmesi anlamına gelmektedir. Devlet/toplum yönetimi anlamına karşılık gelen siyaset kelimesinin batı dillerindeki karşılığı ise ''politika''dır. Politika kelimesinin kökeni genellikle Fransızca'daki ''politique'' sözcüğü olarak kabul edilse de aslında Eski Yunanca'daşehir devleti anlamına gelen ''polis'' sözcüğünden doğmuştur. Daha sonrasında eski Yunanlılar bu kelimeyi devlet yönetme sanatı anlamına gelen deyimlerde politike olarak kullanmış ve günümüze kadar aynı anlam ile ''politika'' olarak ulaşmıştır.

Günümüz siyasetinin temel kavramını oluşturan sağ-sol kavramı ise 1700'lü yılların sonunda gerçekleşen Fransız ihtilalinin hemen ardından kurulan meclisteki oturma düzeninden gelmektedir. Meclisin sağ tarafında oturan grup Krallık yönetiminin devam etmesini, yani eski düzeni muhafaza etmeyi amaçlayan gelenekçiler ve din adamlarından oluşmaktaydı. Meclisin sol tarafında oturan grup ise krallığın ortadan kaldırılarak cumhuriyet yönetimine geçilmesini, herkesin özgür ve eşit vatandaş kimliğine kavuşmasını istiyorlardı. Dönemin basın yayın organlarının bu iki grup arasındaki tartışmaları yayınlarken hep oturma düzenine atıf yaparak sağ ve sol kavramlarını kullanması, bu kavramların siyasal bir terim haline gelmesine sebep olmuştur.

O günden bugüne toplumsal düzenin ve toplumsal hiyerarşinin eskiye dayanarak aynen muhafaza edilmesini savunan kişiler ve görüşler (ki muhafazakar terimi buradan gelmektedir) sağcılık ile bağdaştırılırken, eski düzenin yenisi ile değiştirilmesi, toplumsal özgürlük ve eşitlik, yenilikçilik gibi kavramları savunan kişiler solculuk ile bağdaştırılmaktadır. Sağ ve sol kavramlarının anlamı ve algılanması aradan geçen 200'ü aşkın yılda değişmiş ve daha kompleks bir hale gelmiştir. Ancak kavramların doğuşu ve orijinal anlamları bu şekildedir.


İngiltere'nin Türk Başbakanı Boris Johnson

İnanması biraz güç ama şu anda dünyanın en büyük devletlerinden biri olan İngiltereyi yöneten Başbakan aslen bir Türk'tür ve Çankırılıdır. Osmanlı devletinin son İçişleri Bakanı olan Ali Kemal, şu anki İngiltere Başbakanı'nın Boris Johnson'ın dedesinin babasıdır. Ali Kemal Osmanlı'nın son dönemleri olan Mondros Ateşkes antlaşmasının ardından Damat Ferit tarafından İçişleri Bakanı olarak görevlendirilmiştir ancak bu görevini kısa süre sonra bırakmıştır. Daha sonra Peyam-Sabah adlı bir gazetede köşe yazarlığı yapmaya başlamıştır. Köşe yazılarında milli mücadeleye ve Kuvayı Milliye hareketine karşı son derece sert bir muhalefet yapmıştır ve halk arasında hain olarak damgalanmıştır. Kutruluş savaşından Ankara hükümetinin emriyle Ali Kemal İstanbulda yakalanmış ve yargılanmak üzere Ankara'ya doğru yola çıkarıldı. Ancak yol üzerinde, İzmitte halk tarafından linç edilerek öldürüldü. Ali Kemal'in İngiliz eşinden olan oğlu aynı zamanda şu anki İngiltere Başbakanı'nın dedesi Osman daha sonra İngiltere'de Wilfred Johnson ismini almıştır. Nereden baksanız enteresan bir hikaye.
Bu arada Ali Kemal'in ailesi linç olayından sonra sınır dışı edilmiş ve kendisinin Türk eşi Sabiha Hanım'dan olan oğlu Zeki Kuneralp yurt dışında büyümüş ve İsviçre'de hukuk eğitimi almıştır. Daha sonra İsmet İnönü'nün özel izniyle Türkiye'ye dönmüş ve Dışişleri Bakanlığında önemli görevler üstlenmiştir.


Kitap Tavsiyesi: Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları (John Perkins)
Haftanın Sözü:Hafir acılar konuşur ama derin acılar dilsizdir. (Seneca)