Zaman ve mekândan münezzeh olan sadece Cenabı Allah’tır. Bizler hiçbir olayı zamansız veya mekânsız düşünemeyiz. Bu durum biz insanoğlunun acizliğini gösterdiği gibi, pek çok yönden diğerlerine göre farklı olan bazı zamanlar ve mekânlar üzerinde hassasiyetle düşünmek gerektiğini de gösterir. Geçmişe baktığımızda Kurtuluş Zaferi, Çanakkale Zaferi ve 15 Temmuz örnek olarak gösterilebilir. Bizim için en önemli mekân ise vatanımızdır. Vatan; insanların doğup büyüdüğü, üzerinde mazisini ve ânını yaşadığı, istikbal hayalleri kurduğu mekândır, topraktır. Bir toprak parçasının vatan olması, vatan olarak kalması kolay değildir. Vatan bedel ister. Bu bedel candır, kandır, vatan için çalışmak, gayret etmektir, ter dökmektir.

Dinimiz İslam, birlik ve beraberlik üzerinde önemle ve ısrarla durur. Birlik ve beraberliğin olduğu yerde kardeşlik, huzur ve bolluk vardır. İslam dini söz konusu birlik ve beraberliğin sağlanması için, öncelikle müminleri kardeş ilan etmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin” (Hucurât 49/10) buyrulmuştur. Dünya ve ahirette mutlu olmanın ancak Allah’ın kitabına sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkün olduğu gerçeğini Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirmektedir: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz” (Al-i İmran 3/103). Yüce Allah bu uyarının ardından birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini; “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır” (Al-i İmran 3/105) ayetiyle hatırlatmaktadır.

Kültürümüz millî ve manevî değerlere bağlıdır. Millî ve manevî değerler; düşünce, tutum ve davranışlarımızı etkileyen, onlara yön veren zihinsel olgulardır. Toplumda değerli olarak görülen, herkes tarafından kabul edilen din, ahlak, namus, vicdan, içtenlik, dürüstlük, dostluk, sevgi, saygı, hoşgörü, vatan, devlet, millet, bayrak, sancak, hürriyet vb. kavramlar millî ve manevî değerlerimizin önde gelenleridir. Zamana ve zemine göre bazı değerler ön plana çıkar yükselir, bazıları da bir adım geride dururlar.

Bir milleti millet yapan en önemli özellik, millî ve manevî değerlere bağlı kalmasıdır. Birlikteliği sağlayan, vatanı ayakta tutan, bizi biz yapan en önemli unsur budur. Millî mücadelemizi kazandıran, “Çanakkale geçilmez!” dedirten, salalarla, ezanlarla 15 Temmuz’da darbeyi durduran güç bu idi. Dün ecdadımız bu güçle düşmanlarına karşı zaferler kazanmış ise, bugün bizler de bu mirasa sahip çıkmalıyız. Millî ve manevî değerlerimizi hakkıyla gelecek kuşaklara aktardığımızda onlar da, bir savaş karşısında “ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışıyla vatan savunmasındaki yerlerini alacaklardır.

Dinimizin emirlerine uygun olarak birlik ve beraberlik içinde hareket eden ecdadımız, tarih boyunca büyük işler başardı, vatanımıza ve milletimize yönelen tehlikeleri de bu sayede etkisiz hale getirdi. Bizler de içinde bulunduğumuz şu zor zamanlarda huzur ve güven içinde yaşayabilmek için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın en önemli yolu, milletçe dayanışma ve birlik içinde olmaktan geçmektedir. Bizi dünyada ve ahirette hüsrana götürecek olan tefrikaya düşmeden, birlik-beraberlik anlayışı ile felaketleri def etmemiz gerekir.

Bu vesileyle geçmişten günümüze, millî ve manevî değerlerimiz uğruna canlarını feda eden bütün şehitlerimize ve ahirete irtihal eden kahraman gazilerimize Yüce Rabbimden rahmet; hayatta olan tüm gazilerimize de sağlık, afiyet ve uzun ömürler diliyorum.

Cenabı Hak, onların bize emanet bıraktığı değerleri yaşayabilmeyi ve gelecek nesillerimize aktarabilmeyi nasip eylesin…

İsmail KAYMAK

İl Müftülüğü Eğitim Uzmanı