Zafer Çatel yazdı.

1960'larda Bursa ile başa baş iken!
Eskişehir,1960' ların başında Bursa ile başa baş iken, bir anda gerilere düşmeye başlıyor. Büyükerşen bu durumu pek içine sindiremez. Bursa almış başını gidiyor. Ama, sorunları ile birlikte, plansız, programsız bir şekilde büyüyor. Sanayi yatırımları plansız, programsız bir şekilde gelişiyor. Bursa adeta savruluyor. Yeşillikler sanayileşme adına bir bir yok ediliyor, kaçak yapılar bir UR gibi kenti kuşatıyor. İleride bu sorunlar, Bursa'nın başına kabak gibi patlayacak. Tıpkı, İstanbul'un, Kocaeli'nin başına patladığı gibi.
Bugünlerde nedeni bilinmez bir şekilde sanayi odası başkanı Eskişehir'in her tarafını sarmalayan Organize bölgeleri kurulmasını öneriyor. Şunu bilmiyor olamaz.. Görev kimin? Yetki kimin?
Hani ne diyeyim!
Allah'ım biraz akıl..
ACI GERÇEKLER..
Bunu, 17 Ağustos Marmara depreminde Türkiye acı gerçeği gördü. Yüzleşti.. O günden bugüne ders alındığı söylenebilir mi?
Hayır!.
Çünkü, kentin rantını elde etmek müteahhitlerle, işbirliği yapan yerel politikacılar, her zaman iktidar olmuşlardır. Politikanın tribün ağaları seçimlere hakim olunca, 'popülizm' devreye girmiştir. Belediye meclisleri, bu zihniyetler tarafından hep kuşatılmıştır.
Şimdi, bu kentler çok büyük problemlerle uğraşıyor. Ama nafile. Türkiye bütçesini harcasan problemler yine çözülemez!
Çünkü zihniyette rant var..

BÜYÜKERŞEN ESKİŞEHİR'İN RUHUDUR..
Yılmaz Büyükerşen bunu için kentin adeta ruhu gibidir. Adeta 'sosyal enerjisidir'.
1990' lı yıllarda başlayan 'aydınlanmacı' ve gelişmeci düşüncelerini Eskişehir kamu oyu ile hep paylaşa gelmiştir..
Bunun ilk başlangıcı olarak, Akademiden Anadolu üniversitesine dönüşen ve ESAM tarafından 4-5 Mayıs 1992 tarihinde düzenlenen 2000 yılına doğru Eskişehir sorunları sempozyumu çok ses getirmiştir..
Şimdiki Yunus emre kültür merkezinde gerçekleşen bu sempozyum iki gün sürmüştür ve dolu dolu geçmiştir. Çok değerli konuklar davet edilmişler, nasıl bir yerel sistemi olmalı konusunda düşüncelerini açıklamıştır..
O zamanlar ŞARBAY Selami Vardar' dır..Davetli olmasına rağmen kendisi toplantıya iştirak etmemiş, yerine Başkan yardımcısı olan Abdülkadir Adar katılmışlardır.. Konukların arasında en önemli isimlerden biride, Fethi Aytaç'tır..
Ama öncü rol REKTÖR Büyükerşen'e aittir. Eskişehir'in alt yapı, ulaşım, imar planları, yeşil alanlar, kalabak suyu, Eskişehir spor, ,sivil havacılık ve illerden üniversiteye ait bir hava alanı, kargo taşımacılığı, tıp fakültesinin kurulması girişimleri, demiryolu taşımacılığı, raylı sistemlerle ulaşımın sağlanması ve bir çok konuda görüşlerini hep dile getirmiştir..
Büyükerşen'in en önemli projelerinden biri de, 'sıcak sular hidro- terapi' merkezi kurulması projesidir. Maalesef, hamamcı esnaf zihniyetini aşamamış o günkü ticaret odası başkanı (Cahit Işık), buna karşı çıkmış ve aleyhte kampanya yürütmüştür.

AFYONLU UYANIK..
Ancak, uyanık Afyon valisi Bekir Aksoy bu projeyi duymuş ve Büyükerşen'i ikna ederek bu projeyi Afyon'da gerçekleşme fırsatını yakalamıştır. İşte adını sıkça duyduğunuz Oruçoğlu termal projenin hem fikir hem de uygulama babası Büyükerşen'e aittir. Sıcak sular akar, Eskişehirli bakar sözü buradan kaynaklanmıştır. Büyükerşen fırsatları kaçmasını içine sindirememiş, bu durumu 'bir kentin çığlığı' panelinde 'insanı doğduğu yerde peygamber yapmazlar' diyerek, küçük olsun benim olsun esnaf zihniyetli erbaba ve onlarla iş birliği yapan yerel politikacılara siteminde bulunmuştur..

KENTİN AKCİĞERLERİ..
Fabrikalar bölgesinin 'akciğerleri' olduğunu ilk seslendiren o dur.. Bölgenin, bir Hyde ve ya Regent park olması konusunda, çok net görüşlerini dile getirmiştir. Bizler, bu Cumhuriyetçi şehir aydının düşüncelerinin 'fikri takipçisi olduk.. Diğerleri ise, buralardan nasıl ekonomik ve politik rant peşinde koşmuşlardır..

SES KAYDINI ALMAYI UNUTMUŞLAR..
Büyükerşen, bu sempozyumda konuşulanları kayda almayı unutanları hala unutmamıştır..
Konuşmacıların konuştukları, sonraları derlenmiş ve kitapçık olarak basılmıştır. Bu kitap 1994 yılında aday, adayı olan Büyükşehir Belediye başkan adaylarına verilmiştir.
'Alın bu kitaptan faydalanın'!.
Daha yüzlerce konu başlığı.
Sadece bu panelle sınırlı değildir konuşmaları.. Aydın Arat döneminde 6-7 -8 Mayıs 1995 tarihlerinde büyükşehir belediyesi kırmızı koltuklu salonda yapılan 'kent kurultayında' da hem panelist, hem de panel yöneticisi olarak şehrin temel sorunlarını gündeme taşımıştır.
Bunları, çok ciddi olarak düşünen ve kafa yoran ilk isimdir Büyükerşen. Bunu da, hep seslendire gelmiştir. İşte Büyükerşen'i büyük yapan, özgür düşünce, cumhuriyet ilkelerine bağlılığı, Atatürk'ün emanet olarak bıraktığı Cumhuriyetin çağdaşlığına sahip çıkması ve 'nevi şahsına münhasır' özgün düşünce tarzı, bilime verdiği önem, geleceği öngörebilmek yetenekleri ile mücehhez olması, onu 'kent yönetimine' taşımıştır.
Anadolu Üniversitesi, onun döneminde eğitimde Şah'a kalkmış, devrim üstüne devrim yapmıştır. Kentin 'kaderini' değiştiren adamdır.
Bunları yapması hiç de kolay olmamıştır. Günü kurtarma telaşında olmamıştır. Uzun vadeli düşünür. Siyasette 'oy kaygısı' ile hareket etmez, etmemiştir de. Zorlukları, kişisel özel yetenekleri ile aşmasını da bilmiştir.
Kolay değil. Aradan geçen 52..yıl.
Hiç kimse, onun kadar gündemde olmamış, iz bırakamamıştır. Başkasının izinden giden değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaşlık izinden gitmiştir.
Bugün Eskişehir'de, 1999' dan beri siyasal yaşamına damgasını vuran, kesintisiz en önemli bir isimdir..
O bir fenomendir.