1. Cemaat Olmanın Gerekliliği:

İnsan, fıtratı gereği toplumsal bir varlıktır. Topluluk içinde yaşamak yalnızca biyolojik bir zorunluluk değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik bir ihtiyaçtır. Abraham Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” kuramına göre aidiyet, insanın temel psikolojik gereksinimleri arasında yer alır. Dinî inanç, bu aidiyet ihtiyacını en yoğun biçimde karşılayan alanlardan biridir.
İslam düşüncesine göre de iman, ferdî olduğu kadar içtimaî bir yön taşır. İbadetlerin çoğunun cemaatle yapılması (namaz, cuma, hac vb.), Müslümanların bir araya gelmesini, birbirini tanımasını ve dayanışma içinde olmasını hedefler. Bu yönüyle cemaat olgusu, hem sosyolojik bir zorunluluk hem de dinî bir gerekliliktir. Dolayısıyla, “Din olsun ama cemaat olmasın” anlayışı, hem insan tabiatına hem de İslam’ın toplumsal boyutuna aykırı bir beklentidir.

2. Nasıl Bir Cemaat?

Her cemaat, bir dinî duyarlılığın makes bulduğu bir topluluktur; ancak cemaatin faydalı veya zararlı olmasını belirleyen temel unsur, niyet ve yöntemdir. İslamî cemaat; ümmet bilincini canlı tutan, farklı meşrepleri tehdit olarak değil zenginlik olarak gören, insana hizmeti merkeze alan bir yapıya sahip olmalıdır.
Osmanlı tecrübesi, bu konuda dikkate değerdir. Osmanlı Devleti, dinî yapıları merkezî kontrol altına almadan, ancak birbirine rakip hâle getirmeden teşvik etmiştir. Her mahallede küçük tekkelerin bulunması, dinî çoğulculuğu korurken, aşırı merkezîleşmenin önüne geçmiştir.
Bu çerçevede sağlıklı bir cemaat; aşırı büyümeyi, siyasîleşmeyi ve ticarîleşmeyi reddeden, ahlâkî ve ilmî hizmeti önceleyen yapıdır. Cemaat, bir güç odağı değil, bir hizmet odağı olmalıdır.

3. İslam Ümmetine Cemaat Olmak:

Kur’an-ı Kerim; “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın” (Âl-i İmrân 3/103) buyurarak, ümmet olmanın ilkesini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, cemaat olmanın nihâî hedefi, “ümmet bilinci” dir. Cemaat, ümmete giden yolun istasyonudur. Cemaat olmanın amacı, mensuplarını ümmetten koparmak değil; ümmete dâhil etmek, ümmet şuurunu pekiştirmektir. Gerçek cemaatler, yalnızca kendi mensuplarının değil, tüm Müslümanların hayrını gözeten yapılardır. Bu yönüyle “cemaatleşme”, “ümmetleşme” ye hizmet ettiği müddetçe anlamlı ve meşrudur. Cemaat olmanın bilincine sahip olmayan oluşumların, fırka’ya (cemaatten ayrılan topluluk) dönüşmesi kaçınılmazdır. Bu ise ayetle yasaklanmıştır: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın…” (Âl-i İmrân 3/105).

4. İslam’a Cemaat Olamayan, Fırka’ya Dönüşür:

Cemaat ile fırka arasındaki fark, niyette ve hedefte belirgindir. Cemaat İslam’a, fırka ise kendine hizmet eder. Cemaat, ümmetin bir parçası olduğunu bilir; fırka ise, kendisini ümmetin tamamı zanneder.
Bir yapının cemaatten fırkaya dönüşmesinin temel göstergeleri şunlardır:

- Kendi anlayışını “tek doğru” olarak görmesi,

- Diğer Müslümanlara dışlayıcı bir söylem geliştirmesi,

- Siyasî veya ticarî güç temerküzüne yönelmesi,

- Ümmetin maslahatını değil, kendi çıkarını öncelemesi.

Dolayısıyla bir dinî yapının meşruiyeti, ümmetin birliğine katkısıyla ölçülür. Ümmete hizmet etmeyen her yapı, zamanla fırkalaşmaya mahkûmdur.

5. Müslümanların Cem’ine Hizmet Etmeyen Oluşumlar Reddolunur:

İslam, cem olmayı emreder; tefrikayı reddeder. Müslümanların birliğine hizmet etmeyen her oluşum, dinî bir yapı görünümünde olsa dahi, hakikatte ümmet bilincine zarar verir.
Cemaatleşme, yalnızca aidiyet üretmek için değil; aynı zamanda tefrikayı önlemek, imanı korumak ve toplumsal barışı güçlendirmek içindir. Bu nedenle, bir cemaatin hakikî varlık nedeni; Müslümanları birleştirmesi, aralarındaki sevgiyi, dayanışmayı ve kardeşliği artırmasıdır.
Müslümanların birliğini zedeleyen, ümmetin menfaatine hizmet etmeyen, sadece kendi çıkarlarını önceleyen her oluşum, İslamî meşruiyetini kaybeder. Bu tür yapılar, toplumsal barışın zayıflamasına yol açar.

Rabbimiz! Kalplerimizi birleştir, bizleri İslam cemaati olmanın huzurunda buluştur. Cemaatlerimizi ihlâs, samimiyet ve hikmetle hizmet edenlerden eyle. Senin rızanı gözetmeyen her oluşumu, ümmetin birliğini bozan her girişimi bizden uzak eyle. Bizi, Rasulünün ümmeti olmanın şerefine layık kıl…

Abdülkadir YETİM

Dinî İhtisas Merkezi Eğitim Görevlisi