Mesela, en istikrarlı döneme bakalım.
2002 -2014 parlamenter sisteminin çalıştırıldığı dönem.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Kalfalık dönemi olarak adlandırılıyordu...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Kalkınma, projelerin hayata geçirilmesi gerçekleşmeye başlamıştı..
Kalkınma da, 'Çin'den' sonra iki numaradayız..
Portföy yatırımları yani.. Sıcak para giriyor..
Yabancı sermaye geliyor, sabit sermaye yatırımcıları geliyor.
Türkiye' ye güven vardı.

ÇITA YÜKSELİYOR.
Demokrasinin çıtasının yükseltildiği dönemler.
Vesayetle mücadelelerin yapıldığı dönem..
Enflasyonla mücadelede önemli yol alınmış.
Tek haneli döneme girilmiş..
Topyekûn kalkınma seferberliği başlamış.
Şimdi 'ustalık' dönemi.
Tek başına iktidar.

SÖZDE İSTİKRAR.
2014 den beri 'krizdeyiz'!..
Türkiye en 'istikrarsızlık dönemini' yaşıyor...
Dış politikada 'sıfır sorunla' başladık.
Şimdi, sorunlarla boğuşuyoruz..
Enflasyon, tek rakama inmişti, şimdi % 25' li rakamlara çıktı.
İşsizlik resmi rakamlarda % 15 lere çoktan dayandı.
Gençlerde, %25,Üniversite mezunlarında ise % 30' ları çoktan geçti.
Et ithal eder olduk, saman ithal eder olduk.
Tarım ürünleri ithal eder olduk.
Eğitimimiz çöktü.
Üniversite sınav sonuçlarından döküldüğümüz ortada.

Doların haline bakalım..6.13 TL...
Kaçtan almışlardı? 1.237 TL.
Paramız yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybetmiş?
2014 yılında Kişi başı Milli gelirimiz 11.000 Dolardı..
Şimdi düştük, 4.500 dolara..
Yani, süper baş ustalık tek adam yönetiminde son bir yılda 'fakirleştik'.

EKONOMİK OLARAK ÇÖKERTMEK İSTİYORLAR.

2010 daki, Referandum öncesi Diyorlardı ki, 'ekonomik olarak dışarıdan ekonomimizi çökertmek' istiyorlar. Onun için 'kader referandumu' olarak değerlendiriliyordu.
O zaman şu soruyu da lütfen soralım.
2010' da kader 'referandumu' değil miydi?
24 haziran seçim öncesi de, 'beka' sorunu diyorlardı.. Dolar o günlerde 3.45 di.
Şimdi 6.13 TL.

Milli irade,12 Eylül 1982 anayasasını bir oyladı.% 92 ile oy ile kabul etti.
Sonra? Millet 35 yıl bu 'kamburla' yaşadı.

NABİ HOCA BİR ZAMALAR DİYORDU Kİ, EKONOMİDE İSTİKRAR VAR..

Bir zamanlar Nabi Avcı konuşmasında, ekonomideki gelişmelerden bahsederken, 'sadece ekonomi açısından değil dış politikada da Türkiye son dönemde, özellikle son bir yıldır dış politikada da bağımsız ve milli çizgide, milli çıkarlarının gerektirdiği her türlü adımı kompleksiz ve korkusuzca atmaya başladı. Bunu yaparken de en büyük güvencesi, en büyük dayanağı arkasındaki 'millet desteği.' diyordu..
Hiç itiraz yok..
Millet desteği önemli..
Ama eşit şartlarda..
Kamu kaynaklarını kullanmadan.
İtirazımız, farklı düşünenlerin ifade hürriyetlerini sonuna kadar sağlanması.
Hatırlayın!
24 Haziran öncesini, Akşener'i düğün salonlarında bile konuşturulmadı. Muharrem İnce devlet TV sinden hiç yer verilmedi.15 tane TV kanalda her gün AK Partinin propagandası yapılmadı mı?
Lütfen anlatır mısınız?
Biz, 'özde milliciydik'! Sonradan olma 'imitasyon' millici olmadık.
'BOB eş başkanlığı' gibi sağa, sola savrulmadık!
Kandırılmadık! Hiç kimseyi kandırmadık. Yalan dolan yazmadık.
Allah affetsin! Milletimiz affetsin demedik.
İnançları siyasete çıkarlar için alet etmedik.
Kamu kaynaklarını hoyratça kullanmadık..

NASIL? BİR SİSTEM MİŞ.
Bu sistem ne, 'başkanlık ne de, parlamenter' sistemi.. Sadece Türk tipi bir 'REİSÇİLİK' modeli bir deneme.
Ne kuş, ne de deve misali..
Kurların çıkışını nasıl açıklayacağız..
Ne? Olabileceği de, sonuçları da meçhul.
Yan 'etkilerini' göreceğiz. Bunlar tabii kaygılar..
Bedelini her zaman olduğu gibi yine zaman içinde 'Millet' ödeyecek.

TEK ADAM YÖNETİMİ..
Bu sistemde; Ortak akıl yerine 'tek adam aklı' devrede olacak ve oluyor..
TBMM'sinin siyasal denetim hakkı yok.
Milletvekili 'Gensoru' veremiyor.
Ey! Vatandaş.
Vatanı sevmek lafla olmaz. Şimdi, 'vatan borcunu' yerine getireme zamanı.. Dolarını, altınını sat..

Artık; Demokratik bir Türkiye'de, temel hak ve özgürlüklerin ve hukukun güvence altında olduğu bir Türkiye'de uyanmak istiyorum.
Dün 'konuşan, tartışan Türkiye' vardı, bu gün ise 'konuşamayan, konuşturtulmayan, susturulan Türkiye' var.
Doğruları söyleyenlerin 'hain' veya örgüt üyesi olmamakla birlikte başlayan 'terörist yaftası' ile suçlandığı bir döneme girdik.
Zor günlerden geçiyoruz.. Bunun tek çıkışı demokratik hukuk devleti olmaktan geçiyor..
Sonra, kandırıldık deme utancını yaşamak istemiyorsanız bu seslere kulak veriniz..
Elbette, aynı Bayrak altında hepimiz birlikte Türkiye'yiz.

AT İZİ,İT İZİNE KARIŞMIŞ DURUMDA..
Bakın Türkiye KUR saldırısı altında..
-Dolarları, altınları bozdurun!
'At izi it izine' karışmış durumda...
Spekülatif atakla karşı karşıyayız..
Türkiye'nin gelinen noktayı ekonomik olarak izah edilemiyor.
Bankalar sisteminde açık pozisyon yok. Peki, açık nereden kaynaklanıyor.
Cari açık % 5.7 seviyesinde..
Normal..
Kur çıkışı ekonomik değilse bazı önlemlerin alınması hızla gerçekleşmesi gerekir. Normal piyasa dinamikleri ile açıklanmayınca bu bir ticaret savaşı.
Şu anda söylem değil, eylem zamanı..
Aksi halde kaybeden yine Türkiye olur.
Türk halkı gerçeği öğrendiği zaman bedeli çok ağır olur…
'At izi' nin 'İT' izine karıştırmamak, ancak 'açık rejimle' olur. Demokrasi ile olur. Hukuk devleti ile olur.
Mesele dolar değil, milli ve yerli üretimi güçlendirmekler olur.. O zaman neden 'EURO' da yükseliyor sorusunun da cevabını doğru vermek gerekiyor..
Çünkü israf almış başını gidiyor, ülke çok kötü yönetiliyor, ithalata bağımlı tüketime yönelik model büyüme ile duvara tosladık..
İşin gerçeği ayağımızı yorgana göre uzatmadık..
Şişirdik de şişirdik.
Karşılıksız para basıldı.. Enflasyon patladı.. Sonuç ortada.
Çözüm, Hamasi nutukları atmakla değil, 'Akıl' ile olur. Bu akıl bizde var demekle de olmuyor?
Mesele bu 'aklı' bulabilmek..