Yoksulluğun arttığı bir dönemde sorumluluk duygusunu ilke edinen belediyeler dar gelirlilerin giderlerini küçükte olsa azaltacak formüller üretmeye çalışıyorlar…
Önce Büyükşehir Belediyesi “Kent Lokantası” açtı…
Sayı birdi ikincisini de Kent Park’ta hizmete girdi…
Kent Lokantalarında özellikle dar gelirliler ile emekliler ve öğrenciler bir öğünde olsa 75 TL’ye karnını doyuruyor…
Bir tas çorba parasına 4 kap yemek…
Haftanın beş günü sadece öğle yemeği hizmeti veren Kent Lokantalarının akşam yemeği hizmeti vermesi de isteniyor…
Belediye isterse akşamları da Kent Lokantalarını açık tutar…
Ancak lokanta ve benzeri işyerlerinin etkilenmemesi adına açmıyor…
Buna rağmen birileri çıkıp “Kent Lokantası” nedeniyle esnafın zarar gördüğünü söylüyor…
Kent merkezinde kaç lokanta var bilmiyorum…
İki Kent Lokantası’ndan günde ortalama bin kişi karnını doyuruyor…
Bu insanların hemen hemen yüzde 90’ı ekonomik yetersizliklerden dolayı zaten lokantaya gitmiyordu…
Çünkü bırakın 4 kap yemeği bir kap yemek ücretini ödeyecek güçleri yok…
Ve lokantaya gitmeyen dar gelirli insanlar ile öğrencilerin Kent Lokantalarından karınlarını doyurması nedense bazıları tarafından çok görüldü…
Sözde Kent Lokantaları yüzünden etkilenmişler…
2 Kent Lokantasında günde yemek yiyenlerin sayısını şehirdeki lokantalara bölüştürseniz belki de 10 kişi bile düşmez…
Bir lokanta günde 10 kişinin gelmemesinden mi zarar ediyor?
Bunları kentteki lokanta sahipleri mi yoksa başkaları mı kim organize ediyor bilmiyorum…
Ama Kasaplar ve Lokantacılar Odası var…
Bir bankada ayrı bir hesap açılır…
Lokanta ve benzeri işyerlerinin sahip veya işletmecileri Kent Lokantalarından ceplerinde parası olmayan fakir-fukaranın ücretsiz yemek yemeleri için karınca kararınca destek verebilirler…
Kent Lokantalarında hayırseverlerin yaptıkları desteklerden dolayı günde ortalama 200 kişi “askıda yemek” uygulamasından yararlanıyor…
“KENT BERBERİ”NE DE
KARŞI ÇIKANLAR OLDU
Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı “Kent Lokantalarının” ardından Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ta, geçtiğimiz günlerde Fevzi Çakmak Mahallesinde “Kent Berberi” açtı…
Güzel bir düşünce…
Tepebaşı Belediyesi zaten bu hizmeti kırsal mahallelerde yapıyordu…
Bir de kentte olsun demiş Başkan Ahmet Ataç…
Belediyenin “Aş Evi” ile “Belde Evi”nin bulunduğu yerde “Kent Berberi” açılarak hizmet vermeye başladı…
Tıpkı “Kent Lokantası”nın açılışında tepki gösteren lokanta sahip ve işletmecileri gibi berberler de tepki göstermede gecikmediler...
Vay efendim belediye zaten zor durumda olan esnafa darbe vuruyormuş…
Allah aşkına Batıkent, Çamlıca, 75. Yıl, Emek, Erenköy gibi uzak mahallelerden insanlar Fevzi Çakmak Mahallesindeki “Kent Berberi”ne tıraş olmaya mı gelecekler?
Berber dükkanında 2 müşteri koltuğu var…
İki berber akşama kadar kaç kişi tıraş edebilir?
Bugün en düşük saç tıraşı ücreti 200 TL…
200 TL tıraş ücretini veremeyecek yüzlerce insan var…
“Kent Berberi” dar gelirliler, emekliler, şehit ve gaziler ile ailelerine hizmet verecek…
Bu vatanın güvenliğini korurken şehit veya yaralanarak gazi olmuş kişilerin veya ailesinden bir-iki kişi ücretsiz tıraş olmuş bunu çok mu görüyorsunuz?
Diyorlar ki; “zaten berberler bu kişilere gereğini yapıyorlar...”
Ben bugüne kadar bir tek şehit yakını veya gazilerden “mahallemiz berberinde ücretsiz veya indirimli tıraş oldum” dediklerini duymadım…
Bırakın şehit yakını ile gazileri…
Birçok berber tanıdığım var…
Onların hiçbirinden “şehit yakınları ile gazileri ücretsiz veya yüzde bilmem kaç indirimli tıraş ediyoruz” dediklerine tanık olmadım...
Ediyorlarsa onları kutluyorum…
Etmiyorlarsa da “neden ücret alıyorsunuz?” diyemem…
Çünkü dükkan kiralarının tavan yaptığı, kullandığı malzemelerin yüzde 200-300 arttığı bir dönemde ayakta kalabiliyorlarsa ne mutlu…
Yapan varsa Şehit Aileleri ile Gaziler Dernekleri var, bu derneklere bu uygulamanızı duyurdunuz mu?
Neymiş;
Belediye Başkanlarından söz alınmış. İkinci veya üçüncüsü açılmayacakmış…
Ben başkanların yerinde olsam bir değil 20-30 adet “Kent Berberi” açarım…
Tekrar ediyorum…
En düşük 200 TL olan saç tıraş ücretini ödeyemeyecek çok sayıda mağdur kişi var…
Hiç olmazsa onlar yararlanırlar…
* * *

KISSADAN HİSSE:

BIR BABADAN ÇOCUKLARINA MUTLULUK REÇETESI...
Baba ve iki küçük çocuğu ormanda gezintiye çıkmışlardı. Bir süre yürüdükten sonra çocuklardan biri, “Baba, çok yoruldum. Beni kucağına alır mısın?” dedi
Baba yürümeyi sürdürerek yanıtladı oğlunu:
“Üzgünüm, seni kucağıma alamam. Ben de çok yorgunum” dedi.
Çocuk aldığı yanıttan hoşlanmamıştı, bu kez ağlamaya başladı.
Baba tek sözcük söylemeden durdu ve ağaçtan bir dal kesti.
Dalı bıçakla düzeltti ve oğluna verdi.
“Al oğlum, sana güzel bir at” dedi.
Çocuğun gözleri mutlulukla ışıldadı. Büyük bir coşkuyla sıçrayarak ata bindi ve atına vurarak evine doğru yürümeye başladı.
Baba kendilerini şaşkınlıkla izleyen kızına döndü bu kez:
“İşte yaşam budur kızım” dedi. “Kimi zaman sen de ruhsal ya da bedensel açıdan yorgun olduğunu duyumsayabilirsin. İşte o zaman sen de kendine ağaç dalından bir at bul ve mutluluk içinde sürdür yolunda ilerlemeni...”
Sonra da tane tane açıkladı sözlerini:
“Bu at bir arkadaş, bir şarkı, bir şiir, bir çiçek, belki de bir çocuğun gülümsemesi olabilir. Çevresine bakınıp böyle bir atı arayan herkes onu bulabilir” dedi ve bir de öğüt verdi kızına:
“Yaşamın ne denli zor olduğunu düşünürsen, senin için yaşam o denli zorlaşır.”
* * *