Her dönemin kendine özgü imtihanları vardır. Bu dönemin en zorlu imtihanının “bağımlılık” olduğunu söylersek abartmış olmayız. İslam dini, insana bahşedilen en değerli nimetlerden birinin sağlık olduğunu bildirir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların kıymetini hakkıyla takdir edemez: Sağlık ve boş vakit” (Buhârî, Rikâk, 1) buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir. İşte bağımlılıklar, bu iki nimeti de heba eden; bireyi, aileyi ve tüm toplumu derinden sarsan ciddi tehlikelerdir.

Günümüz dünyasında bağımlılık, yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumsal bir tehdit haline gelmiştir. Uyuşturucu, alkol, sigara gibi maddî bağımlılıkların yanı sıra; dijital oyun, sosyal medya, sanal kumar ve hatta online alışveriş gibi bağımlılıklar da özellikle genç nesli kuşatmaktadır. Bu durum, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda aile bağlarını, eğitim hayatını ve manevî gelişimi de zedeliyor. Yeşilay’ın raporları, sigara ve alkol kullanım yaşının 11’e kadar düştüğünü göstermektedir. Başka bir araştırmaya göre ise; 15-24 yaş arası gençlerin yaklaşık %8’inin en az bir kez uyuşturucu maddeyle temas ettiği, ekran bağımlılığının da gençler arasında %25 olduğu belirtiliyor.

Ekran karşısında geçen uzun saatler, aile içi iletişimi azaltıyor. Çocuklar yalnızlaşıyor, anne-babalar farkında olmadan ilgilerini sanal dünyaya kaydırıyor. Zamanla değerler, sohbetler, ibadet alışkanlıkları kayboluyor. Uzmanlar, dinî inanç ve manevî değerlerin, bağımlılıkla mücadelede önemli bir koruyucu unsur olduğunu ifade ediyor. Düzenli ibadet alışkanlığının kişiye irade gücü kazandırdığı ve manevî bir doyum sağladığı artık bilimsel olarak da kabul ediliyor.

Yüce Rabbimiz (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette aile içi iletişimin önemini ifade etmiş, Hz. Lokman’ın oğluna nasihatleriyle baba-oğul ilişkisi bağlamında bizlere güzel bir örneklik sunmuştur (Lokman 31/16-19). Aynı şekilde Allah Rasulü (s.a.v.) de, çocukları ve torunları ile her daim ilgilenmiş, sevgisini, ilgisini onlardan eksik etmemiştir.

Genç, Allah’ın kendisine bahşettiği hayatın anlamını kavradığında, iradesine sahip çıktığında ve sevgiyle yönlendirildiğinde hiçbir bağımlılığın esiri olmaz. Ebeveynler olarak çocuklarımıza sevgi, değer ve istikamet bilinci kazandırmak; onları, ibadet, kitap, sanatsal faaliyetler, spor gibi yapıcı alışkanlıklara yönlendirmek en etkili korunma yollarıdır. Aile, bağımlılığa karşı en güçlü kaledir. Birlikte vakit geçiren, sohbet eden, sorunlarını paylaşan ailelerin çocukları, bağımlılığa karşı çok daha dirençli olurlar.

Allah Teâlâ, “…Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrim 66/6) buyurarak, hepimize sorumluluk yüklemiştir. Gençlerimiz, bizim en değerli hazinemiz ve geleceğimizin teminatıdır. Bu hazineyi korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. Unutmayalım ki, bağımlılıklar boşluklardan beslenir. O boşluğu inanç, sevgi, bilgi ve değerlerle doldurmazsak, sahte mutluluklar doldurur. Boş kalan gönülleri ekranlar doldurur, ilgisiz kalan gençleri sanal dünya sahiplenir. Yavrularımız uyuşturucu, alkol ve sigarada teselli arar olurlar. Eğer geleceğimizi korumak istiyorsak, bugünden başlayarak neslimizi bu zincirlerden kurtarmalıyız. Bugün atacağımız her adım, yarının huzurlu toplumunu inşa edecektir. Rabbimizden niyazımız; bizleri ve neslimizi her türlü bağımlılıktan muhafaza etmesi, kalplerimizi hakka ve hayra yönlendirmesidir…

Şükrü IŞIK

Vaiz