Boynuzsuz keçi, boynuzu çıkana kadar oğlak olduğunu sanır.
Olgunluk, zaman ister.
Bülbülü bilmeyen serçe, billuru bilmeyen sırça sanır.
Bir şeyi tanımamak veya o şey hakkında yeterince bilgi sahibi olmamak, o şeyi anlamayı ve o şeyin kıymetini bilmeyi zorlaştırır.
Çocuk ekmeği dolapta bitiyor sanır.
Çocuk yiyip içtiklerinin kaynağını bilmez, onun işi tüketmektir.
Dağları ıssız sanma, körleri gözsüz sanma.
Çevresi ile ilişkisi yok sanılan kişi ve nesnelerin ilişkilerle yüklü olduğu unutulmamalıdır.
Dertli derdini yanmış, dertsiz türkü sanmış.
Dertsiz olan, dertlinin yardım isteğini kendi derdi olmadığından tam kavrayamaz.
Dertsiz bir kabak varmış; onun da başını kesip içini oymuşlar.
Dertsiz sanılanların da dertleri kesinlikle vardır.
Devletli yanını kaşısa, yoksul para verecek sanır.
İsteğinin yerine getirilmesini varlıklılardan ya da yöneticilerden bekleyen, onların her davranışını kendi lehineymiş gibi yorumlar.
Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı.
İyi günümüzde bize dost görünene şüpheyle bakıp kötü günümüzde bize yardımcı olanı dost kabul etmeliyiz.
El âşığı arsız sanır, âşık eli gözsüz sanır.
Âşığın hâlinden anlayan olmaz. Âşık da çevreden kimse onu görmüyor zanneder.
El yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.
Başkalarının gücünü görmemiş kimse, kendini her zaman güçlü zanneder.
Her kişi kendi atasını Hızır İlyas sanır.
Herkes, sürekli olarak atasının yardım ve desteğini umar.
Her parlayanı yıldız sanma.
Bilinmeyen kişiler hakkında hüküm verilirken acele edilmemelidir. Görünüşe aldanmak, yanıltır.
Her yüze gülen dost olmaz.
İnsanlarla ilişkilerde dikkatli olunmalıdır.
Horoz kendini çöp tepesinde görmüş de müezzin oldum sanmış.
Haddini bilmeyen, kendini gülünç duruma sokarken çevresine de zorluk yaşatır.
İt, kağnı gölgesinde yürürken kağnının gölgesini kendi gölgesi sanırmış.
Başkasının desteğiyle iş gören, başarıları kendinin sanır. Başkasının gücünden faydalanılarak güçlü kuvvetli olunamaz.
Karga şakırdamış /şakımış, bülbülüm sanmış.
Bir ustayı taklit eden aptal, kendini ustalığa yükselmiş gibi görür.
Karınca kanatlanınca serçe oldum, zannedermiş.
Eline geçici ve önemsiz bir güç geçen kişi, sürekli güçlü olduğunu zanneder.
Kızlar evlenmeyi bir şey sanmış, vardığı gün de usanmış.
Evlilik, geriden göründüğü gibi değildir.
Kocayı pekmez sandım, yüreğimi yakmaz sandım.
Evlilikte eşler, zamanla birbirine zarar da verebilir.
Köpeğe gem vurma, kendini at /küheylan sanır.
1. Değersize çok değerliymiş gibi davranılırsa o da kendini çok değerli zanneder.
2. Aşikârın belli edilme ihtiyacı olmaz.
Samur sandığımız, tilki kuyruğu çıktı.
Beklediğimizden kötü çıktı.
Sana sana söyleyen iş bitirir; sanısız söz söyleyen, baş yitirir.
Edeb erkâna uyan başarılı olur; izansız laf eden de bunun cezasını çeker.
Sandığına olmaz, sakındığına olur.
Üzerine çok düşülen şeyler, genellikle kazaya/zarara uğrar.
Sanma ki hain berhudar olur; ya başı kesilir ya berdâr olur.
Hain, cezasını er geç çeker.
Tok olan, cümle âlemi tok sanır; aç olan, âlemde ekmek yok sanır.
1. Ekonomik sıkıntısı olmayan, fakirlerin varlığından haberdar değildir.
2. Yönetici, yönetimi altındakilerin maddî durumunu kendi durumu gibi zanneder.
Şapkası dar gelen, başını büyük sanır.
Eline geçen imkân ve fırsatları küçümsemek, kendindeki eksikliği başkasında aramak doğru değildir.
Zenginin basması, ipekli görünür.
Zengin ne giyse, ne yese, ne yapsa en pahalısını tercih etmiş sanılır.