Sağ olsun galaksi Liderimiz siyaset dilimize bazı sözleri hatırlattı.

Unutmuştuk.

Ondan hiç şüphesiz feyz alıyoruz.

Tabii bu söz artık dilimize yapıştı. Eeeee nede olsa kalemciyiz ya. İşimiz yazmak. Söylenenlerden feyz almak.

Böyle bir muzır huyumuz var.

Bu vatan kolay kurtulmadı, kolay kurulmadı.

Cumhuriyetin hikâyesini yazanlar atalarımız. Şehitlerimiz.

Onlar emanetlerini bizler taşıyoruz. Onların emanetlerini, ormanları yakanlar, yağmalayanlar, denizlerimizi, kıyılarımızı işgal edenler, milletin parasını götüren haydutlar, halka sefaleti ve şükretmeyi önerenler, milleti acımasızca soyup soğana çevirenler, emeği acımasızca sömürenler ve bunlara koruma kalkanı sağlayanlar Cumhuriyetin bu emaneti taşıyamazlar.

Bu böyle biline.

+++++

Siyasi dilde üslup bozukluğu ısrarla devam ettirilmek isteniyor.

Eski konuşan Türkiye de ağzı olan konuşuyordu.

Şimdi konuşanı içeri.

Nasıl olsa, olmasa da bir kulp buluyorlar.

Binaenaleyh! 

Kimler kimlerle beraberdi?

Hemen hafızaya müracaat ettik. Kimler kimlerle berabermiş hepsi kayıtlarda. Montaj kasetleri gördük.

Neler göreceksiniz neler?

Zillet.

Bunlar en iyi günleriniz.

Silkeleyin.

Nisan ayının sözü heybedeki turplardı.

Sonra dananın kuyruğu geldi.

Şimdi sırada TELEF sözcüğü gündemde.

Bizimde dilimizde.

Telef sözcüğünü politikada kullanıldı ya. Artık gözüm arkada gitmez

Ah İmamoğlu. Ah!

Başına neler geldi? Türkiye’nin siyasal sosyolojisinin en gerçekçi halinin en güzel, somut örneği.

İşte bozuk düzenin dişli çarkları böyle çalıştırılıyor.

Adına da demokrasi diyorlar. Böyle bir soytarılık var. Hiç suçun olmasa da suç uydurulan bir ülkedeyiz. Suç olmadan cezalandırılan bir ülkedeyiz.

Ne var bunda demeyin. Biz ne hale gelmişiz diye sorun..

12 Martta da böyleydi. MC döneminde de böyleydi.12 Eylül de de böyleydi.

HAP YAP PARA KAP

Hap yap para kap demokrasi. Çünkü sistem hazineden beslenme, avanta üzerine kurgulanmıştı.

Hala sistem üzerinde somut bir tartışma yapılamıyor. Seçmen ile hazineden para veririm diyen politikacılar arasında bir bağ var.

Bu bağ içeriği olmayan bir bağımlılık.

Yazıyı yazarken Sırrı Süreyya Önder’i anma töreninde Özgür Özel’e meczubun teki saldırıyor. İki evladını öldüren bir cani. Müebbet yemiş ama şartlı salıverilmiş.  Rehabilite edilmemiş demek. Anlaşılan ceza infaz kanunun hiçbir işe yaramamış.

Provokasyon.

Ayrıştırıcı dil, ötekileştiren bir üslup toplumu ne hale getiriyor.

Eh! Vandalizm zaten zirve yaptı.

Terörsüz Türkiye savunan bir sosyalist Sırrı Süreyya Önder’i anma töreninde bunu yapılması bir mesajdır. Barışın konuşulmasından rahatsız olanlar var.

Aman dikkat!

Atılan yumruk bellidir.

Geçmişte de Atatürk’e Ecevit’ e, Demirel’e, Özal’ a, Kılıçdaroğlu’ na da yapılmıştı.

Bu gün CHP liderine korumaların yanında yapılabilmesi vahametin boyutlarını gösteriyor.

Türkiye’nin geldiği son nokta. Yetti gayri..

Aydınları demokratları telef etmek için geçmişteki faşistlerde çok mücadele ettiler.

12 Marttan başlayan süreçte Gladyo bu işler yaparken Amerikan menşeli sözde milliyetçi bir program doğrultusunda komando kampları bile kurulmuştu. Binlerce bozkurt işareti yapan gençler bu kamplarda eğitilmişti. Diğer taraftan da sol kesim içinde çeşitli fraksiyonlara teknik ve istihbaratı bilgiler verilmiş, tarafların ellerine silahlar tutuşturulmuştu..

İşte sonu.

12 Eylül darbesin yapan Amerikan menşeli Askerler neden daha önce yapmadınız. Sıkıyönetim ile ülkede bütün güvenlik sizdeydi. Sorusu sorulduğunda, şartların olgunlaşmasını bekledik..

Türkiye de kimler telef olmadı ki. Kültürümüzde bile yer ettikten sonra. Bu ekonomik tabloda fakir, fukara, küçük esnaf, gençler telef olmadı mı?

Hereksin siyasette bir “telef” olma hikâyesi vardır.

TELEF EDİLMEKTEN MUTLUYUM

Bende kendimle o kadar çok dalga geçiyorum ki. Siyasette Telef edildiğimden dolayı çok mutluyum. Zira o kadar çok telef edilen arkadaşlarımı, dostlarımı biliyorum ki birçoğu asri mezarlığa intikal ettiler. Bu yolculuğa başlamak için illa da telef olmayı beklemeyin. Politik olan her canlı bir gün telef olmayı tadacaktır. İmparatorluklar, devletler telef olmuş. Zira müesses nizam böyledir. Müzelik olmadan biraz kendinize bir şans tanıyın ve telef olmayın.

Türkiye’nin meselesi telef olmama meselesidir.

DÜŞÜNÜN

Nietzsche, “Kutsal kitaplarda çokça adı geçen 'şeytan', gerçek dünyada size ahlak dersi veren bir yobazdan başka bir şey değildir." diyor ve ekliyor: "Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.