Zafer Çatel yazdı.

Sesimizi duyun!..
Bunu dillendirenler 3.hava limanında çalışan işçiler..

İşveren uzun süreden beri maaşlarını ödeyemiyor.
Yatakhaneleri kötü. Çalışma koşulları çok ağır. İşçi sağlığı ve güvenlik tedbirleri eksik..
Çalışma koşullarının kötüleşmesi nedeniyle işçiler 'hak' eylemi yapıyorlar..
Sesimizi duyun ve bizi dinleyin..
Dinlemesi gereken kurum aslında belli.
Çalışma bakanlığı..
Umurunda bile değil..
Peki ne oluyor?..

Kamu oyuna yansıyanlardan belli..
TV kanalları eylemi canlı veriyor, Gazete haberlerinde manşet..

Hak arayan İşçiler, Tomalar her tarafından sarılmış..
İlk önce coplanıyorlar, tutuklanıyorlar ve gözaltılar..
Polisin böyle bir yetkisi var mı?
Yok.

Ne anayasada, ne de kanunlarda böyle bir hakkı yok..
Ama Türkiye'de bunlar oluyor.
Hak mı arıyorsun! Ya, Polisin gazını yada copunu yersin…
Hani? hukuk nerede kaldı!.
Nerede kaldı adalet?
Bunlar , AK Partinin hanesine eksi olarak yazılıyor..

Hiç kimsenin hak aramasına izin vermemek..
Açıkça, anayasadaki hak arama hakkı çiğneniyor..
Ama kime? anlatıyorsun..

Ekonomik olarak hiç bir ekonomik üretim-değeri faaliyetleri içinde olmayan kamu görevlisi 'emekçileri copluyor'!
Aslında 'coplar hak arayanlara' kalkıyor..
Diğerlerine göz dağı..
Hak ararsan coplanırsın..
Demokrasimiz böyle.
Coplu, tomalı, gazlı..

Hadi neyse, Polis orantısız güç kullanıyor…Bunu anladık.. Devlet ne yapıyor. Polislere, bu kanunsuz emri kim verdi diye soruşturma açmıyor?

Devletin görevi işverene işçilerin iddiaları var. Bunlar doğrumu diye neden sormuyor? Araştırmıyor?

Çalışma Bakanlığı çalışma koşulları açısından bu inşaatı acaba hiç denetliyor mu? Ya da denetledi ise, kaç kez denetliyor? Denetledi ise, ne gibi eksik ya da fazlalık tespit ediyor? Denetleme raporlarında bunlar belirtildi mi, neler yazıyor?
O raporlarda tespit edilen eksiklikler daha sonra gideriliyor mu? Bu soruların yanıtları şimdilik yok...
Akit yazarı Mehtap Yılmaz'ın 17 Eylül 2018 tarihli '3. Havalimanındaki 'tahtakuruları' nereli?' başlığıyla yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle:
Bu işte bir tezeklik arayacaksın! Şayet bu itler, bitlendik falan diyorsa da üzerlerine biber gazı sıkıp, içlerindeki şeytanı çıkartacaksın!
Madem kaşınıyorlar!
Madem 'kaşı beniii, kaşı beniii' diye debeleniyorlar!
Madem bitlendik diye kuduruyorlar!
Birilerinin bu itlerin kafasındaki bitleri ayıklayıp içeri tıkması lazım!
Yok, benim yetkim bu itlerin bitleriyle sözcüklerle mücadele etmek! Yetkim olsa bu itlerin bitlerini tek tek ayıklar, ezerim…
Bu itleri kaşındıran tahtakurularını zevkle ezerim ama yetkim yok…
Devlet ne güne duruyor?
Hadi bakalım!


Aslında böyle düşünenlerin 'hukuk nöronları' bitlenmiş. Çok güzel bir laf vardır. Keser döner sap döner bir gün olur hesap döner.
Bir gün hukuk onu öyle kaşır ki anlayamaz bile.
Farkında bile değiller.
Acaba? Dedim bu 'kadına haddini' bildirecek kendi cenahtan birileri olacak mı? Ne gezer?
Bu olay C-H-P iktidarında yaşansaydı vay vay! AK Parti ve onun havuz gazetecileri, köşe yazarları, neler yazarlardı neler?

Neden? Bunlar sürekli oluyor..
Çünkü ülke gerçekten iyi idare edilemiyor..
Demokrasi olmayınca..
Muhalefet susturulunca?
Bu Türkiye'nin her yerinde böyle..
Hak, hukuk aramaya gör..
Neymiş efendim, Türkiye laik,sosyal bir hukuk devletiymiş?
Somada maden Ocağında 301 işçi, hayatını kaybetmişti. Hala Hakkını alamayanlar var..
15 Temmuz Şehitlerinin fragmanlarını sürekli gösterenler, aynı hassasiyetlerini işçilerin maden ocaklarında, asansör kazalarında, nasıl öldüklerini de gösterebilseler.
Ülkeye demokrasi gelme ihtimali artabilir.