Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her konuda olduğu gibi iletişim konusunda da bizler için en güzel örnek olmuştur. O, insanlarla iletişim kurarken muhataplarının bilgi düzeyini, yaşını, cinsiyetini ve yaşadığı çevreyi daima dikkate almış, iletişimin temel prensiplerini ortaya koymuş ve hayatı boyunca da uygulamıştır. Rasulullah (s.a.v.) vahyin ilk muhatabı ve Kur’an’ın ilk talebesiydi. Dolayısıyla kullandığı dil, üslup, kelime ve kavramlar vahiy kaynaklıydı. Efendimiz (s.a.v.) sözü uzatmaz, az ve öz konuşurdu. Hz. Aişe (r.anha); “Rasulullahın konuşması, işiten herkesin anlayabileceği kadar açık seçikti” (Ebû Dâvûd, Edeb, 18) buyurarak, Efendimizin insanların kolayca anlayabilecekleri bir dil kullandığını ifade etmiştir. Enes b. Malik (r.a.), Rasulullah (s.a.v.)’ın kolayca anlaşılsın diye sözlerini bazen üç kez tekrar ettiğini söylemiştir (Tirmizî, Menâkıb, 9). O (s.a.v.); mesajını muhataplarına en doğru ve anlaşılır şekilde ulaştırabilmek için zaman zaman mecaz, kinaye, benzetme, kıssa gibi edebi sanatları da kullanmıştır. Peygamberimizin sahabe ile iletişimine şu örnekleri verebiliriz:
Muaviye b. Hakem es-Sülemi yaşadığı bir hatırasını şöyle anlatır: “Rasulullah (s.a.v.) ile namaz kılarken birisi aksırdı, ben de “Yerhamükallah (Allah sana merhamet etsin)” dedim. İnsanlar bundan rahatsız oldu ve bana ters ters baktılar. Ne oldu diye sorduğumda elleriyle dizlerini dövmeye başladılar. Rasulullah namazı bitirince ne beni azarladı, ne bana vurdu, ne de bana hakaret etti. Sadece; ‘Bu namazdır, namaz kılarken konuşulmaz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktır’ dedi” (Müslim, Mesâcid, 33). Muaviye b. Hakem bu olay üzerine, “Ne ondan önce ne de ondan sonra daha güzel öğreten birini görmedim” demiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) muhatapları ile ilişkilerinde karşısındaki kişinin durumunu dikkate alarak, farklı sahabilerden gelen aynı sorulara farklı cevaplar vermiştir. Abdullah b. Mesud en üstün amelin ne olduğunu sorduğunda “Vaktinde kılınan namaz” derken, Ebu Zer’e “Allah’a iman ve cihat etmek” diye cevap vermiştir. Yine kendisinden tavsiye isteyen bir kişiye “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” derken, öfke problemi olan başka bir sahabiye “Öfkelenme” diye tavsiyede bulunmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bazen anlattığı konunun öneminden dolayı heyecanlanır ve bu durum onun hareketlerine de yansırdı. Öyle ki bir konu hakkında sessiz kaldığında, bazen tebessüm ettiğinde, yüz rengi değiştiğinde onu yakından tanıyan ashabı nasıl bir mesaj vermek istediğini anlardı. O, insanlarla iletişiminde beden dilini de başarılı bir şekilde kullanmıştır. “Mümin, mümin kardeşi için birbirine sımsıkı kenetlenmiş tuğlalardan oluşan bir bina gibidir” (Buhârî, Edeb, 36) derken parmaklarını birbirine kenetlemişti. Takvayı anlatırken de eliyle göğsüne işaret ederek “Takva buradadır” (Müslim, Birr, 32) buyurmuştur.
İletişimde selam Peygamber Efendimiz için çok önemliydi. O, sokakta oynayan çocuklara dahi selam verirdi. Zaman zaman çocuklarla oynar, onları sırtına alır, bağrına basar ve onlarla şakalaşırdı. Çocuklarla onların diliyle konuşurdu. Gençlere seslenirken “Ey gençler topluluğu”, hanımlara seslenirken “Ey hanımlar topluluğu” gibi çeşitli hitap tarzları kullanırdı. Ashabından bazılarını uyarmak istediğinde, “Bazılarına ne oluyor ki” diye bir ifade kullanarak onları halkın içinde mahcup etmezdi.
Peygamberimiz (s.a.v.) peygamberliği süresince istişareye çok önem vermiş, hakkında vahiy bulunmayan meseleleri genellikle ashabıyla istişare ederek çözümlemiştir. Allah Teâlâ, “…İş hakkında onlara danış…” (Al-i İmran 3/159) ilahi mesajıyla Peygamber Efendimize dünyevi konularda insanlara danışmayı emretmiştir. Ebu Hüreyre; “Rasulullah’tan daha çok adamları ile istişare eden bir kimse görmedim” (Tirmizî, Cihad, 34) diyerek Peygamber Efendimizin istişareye ne kadar önem verdiğini ifade etmiştir. Efendimiz (s.a.v.), Bedir’de Ebû Süfyan ile savaşılıp savaşılmaması hususunda ashabıyla istişare etmiş ve onların isteğiyle savaşa karar vermiştir. Yine Bedir Savaşı’na karar verildikten sonra, ordunun karargâh ve mevzilenmesiyle ilgili de ashaptan Hubab b. Münzir’in teklifine göre karar vermiştir.
Tevazu sahibi Rahmet Peygamberi Rasulullah (s.a.v.) herkesle son derece nazik, ince ruhlu ve samimi bir şekilde iletişim kurmuştur. O; sadece ibadetlerin uygulanmasında değil, insanlarla ilişkilerde ve iletişimde de ashabına, Müslümanlara ve bütün insanlığa örnek olmuştur. Onu hayatımızın her alanında örnek alabilmek temennisiyle…


Sezen KONUK
Din Hizmetleri Uzmanı