Erkek kardeşlerin ikisi de babalarından kalma çiftliklerde çalışırlardı.
Kardeşlerden biri evliydi ve çocukları vardı, diğeri ise bekardı. Her günün sonunda iki kardeş ürünlerini ve karlarını eşit olarak bölüşürlerdi. Günün birinde bekar kardeş kendi kendine: 'Ürünümüzü eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil' dedi. 'Ben yalnızım ve pek fazla gereksinimim yok'.
Böylelikle, her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı. Bu arada evli olan kardeş ' Ürünümüzü ve karımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil, üstelik ben evliyim, eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler, oysa kardeşimin kimsesi yok'' diyordu.
Böylece evli olan kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin deposuna götürmeye başladı. İki kardeş de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar, çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu.
Sonra bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken çarpışıverdiler. O anda olan biteni anladılar.
Değerli dostlar!
Yüce Rabbimiz, Hz. Âdem'le beraber Hz. Havva'yı yaratarak beraberliğin ve birlikteliğin ilk başlangıcını oluşturdu.
Yüce Allah bir kanun koymuş, bütün canlıları birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yaratmıştır. Bütün canlılara verilen bu özellik insanoğluna da verilmiş yaşamı tek başına geçirmemek için diğer insanlar var edilmiştir. Sosyal bir varlık olan insan, kendisinden başka bir varlığa, hele hele bir başka insana muhtaçtır. Nitekim 'Komşu komşunun külüne muhtaçtır' atasözümüz bu hususu vecizeleştirmiştir.

Toplumumuzda yaşayan bütün insanlar için birlik ve beraberliği sağlamak, üzerimize düşen vazifelerdendir. Bu vazifeyi gerçekleştirmemizin en önemli yolu ise aramızda bulunması gereken kardeşlik ahlakımızı tesis etmektir. Kardeşlik ahlakımızı ise, birbirimizin haklarına, diline, dinine, ırkına cinsiyetine, milliyetine, sosyal statüsüne ve rengine bakılmaksızın; insana insan olduğu için değer vermekle gerçekleştirebiliriz.

Bizler Yüce Dinimizden aldığımız ölçüler ile bütün insanlığa faydalı olacak davranış şekillerini geliştirmişizdir. Yunus Emre bu hususu bir dörtlüğe ne güzelde sığdırmıştır.
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.

Bildiğiniz gibi salgın hastalık hayatın her alanını etkiledi. ,Tedbirler kapsamında bazı kardeşlerimiz sokağa çıkamıyor bazı kardeşlerimiz de maddi olarak zor günler geçiriyorlar. Darda ve zorda kalan kardeşlerimize yardım etmeli, kardeşliğimizi göstermeliyiz. Deprem, sel, yangın vb. günlerde milletimizin ne kadar yardımsever olduğu tarihen bilinen bir gerçektir. Salgın hastalık döneminde de milletimiz, kardeşliğin en güzel örneklerini göstermiştir ve göstermeye devam edecektir.
İslam Dini inananlar arasında manevi bir kardeşlik kurmuştur. Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimede müminleri şöyle vasıflandırmaktadır.
'Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin (Hucurat Suresi, 10).
Sevgili Peygamberimiz de 'Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman'dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman'ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter' (Buhari, Mezalim 3).
Allah'ım hepimizi başta salgın hastalık olmak üzere bütün afetlerden korusun. Âmin.

Cemil PAMUK
Sivrihisar Müftülüğü Şube Müdürü

Günün Duası:
'Allah'ım! Bedenime sağlık ver, gözüme sağlık ver, sağlığı benim varisim kıl (son nefesime kadar beni sağlıklı eyle). Halîm ve Kerîm olan Allah'tan başka ilah yoktur. Ulu arşın sahibi Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur' (Tirmizî, 'Deavat', 66).