Esnaf odalarında seçim heyecanı başladı. Bu kez biraz daha heyecanlı olacak gibi gözüküyor. Esnaf, kendi emeği ile geçinen önemli bir kesim. Zanaatkâr.

Hemen her meslek erbabının bağlı olduğu odalar var. Her odanın o işle meşguliyetini içeren kayıtlı üyeleri var. O işi aktif olarak yapmak zorunda.

Yani vergi levhası olacak. Yaptığı işle meslek eğitimi olacak. Daha birçok teferruatı var. Odalarda üye olanların hepsinin ilgili meslek eğitimi olduğu söylenebilir mi?
Söylenemez.
İşin, cılkı çıkmış..

Bunlar birde “ahilik” geleneğini anlatırlar sizlere..
Bunlar işin ritüelleridir..
Maalesef bizim günümüzü demokrasi anlayışında katakullilerle doludur.
Sendikalarda böyledir, meslek Odalarında böyledir, siyasetimiz de de böyledir.
İşler abidik kubidik gibidir..
Neyi eline atsan elinde kalıyor.

ESNAF AHİLİK GELENEĞİNDEN O KADAR UZAKLAŞMIŞ Kİ!
Aslında günümüzde ahi evrenin temel felsefesinden o kadar uzaktayız ki. Mesele koltuk kavgasına dönmüş.
O koltuğa oturan da maşallah! Kalkmak bilmiyor.
Mesele bu..
Kısacası kendi çapında “reis” olmak egosunu okşuyor.
İnsanlar ilkeli olmalı.
Nerede!

ODALAR NE İŞE YARIYORSA?
Zaten demokrasimizin kronik hastalığıdır bu durum. Aslında 2 dönemle anayasal sınırlar getirilse, bir çok sorun kendiliğinden çözülecek.. Ama getirmek istemiyorlar. Gücün sınırlanması demek onlar için sanki ölüm fermanı gibi..
Bunların başında konfederasyon başkanlarına bir bakın Allah aşkına? Ne ise yaradıklarını bilen var mı?
Yok.
Faydaları var mı? Yok…
Esnaflar da bu durumdan çok memnun değiller. Bu güne kadar hiçbir oda, üyelerin hak ve menfaatlerini koruyabilmiş değil.
Yolda hükümetin hazırladığı vergi paketi var.
Gerçek esnafın durumu vahim..
Ama gel gör ki STK numaralarıyla gündemde yer almak istiyorlar.
Bu odaların halk içinde karşılığı olan odalarda var..
En teknik odaların en başında elektrikçiler odası geliyor.
Sonra hizmet sektörünün en başında lokantacılara geliyor. Şimdi doğal olarak terziler geliyor. Sayıca oldukça fazlalar.

Zira enflasyon şartlarında artık eskisi gibi takım elbise, pantolon alalım diyen kalmadı.
Ya bel daralıyor veya genişletiliyor. Fermuar tamiri, paça kıvırması derken evdekilerini kullanıyoruz. Aslında bir yerde tasarruf ediyoruz.
Eskiden ekonominin ana motoru tekstil sektörü havlu atmak üzere. Çünkü rekabet gücünü yitirmiş durumda. Zira konfeksiyon üretimleri yapan tekstil sektörü çoktan Mısıra taşındı bile. Üretim orada devam ediyor.
Nerede kaldı 40 sene önceki mahalle terzileri. Konfeksiyon giyimden önce hemen birçoğumuz hazır elbise yerine altın yıldız kumaşı alır mahallemizin terzisine giderdik. İhsan amca ölçülerimizi alırdı ve ondan sonra en az 4 kez provaya giderdik.
Ayakkabılarımızda öyle.
Her mahallenin esnafını, o mahalleli beslerdi. Her esnafta mahallede yaşayanların ayakkabı ölçüsüne, giydiği beden ölçüsüne kadar ezbere bilirdi..
İLK, İŞARET FİŞEĞİNİ EBRU SEVİM ATEŞLEDİ.

Eskişehir Terziler Odası'nda seçim hareketliliği başladı bile
Eskişehir Terziler Odası’nda seçim süreci yaklaşırken, oda üyelerinden Ebru Sevim başkanlığa adaylığını açıkladı. Açıklaması eleştirilerle doluydu. Şu andaki görevde bulunan yönetimlere yaptığı eleştirilerde, yenilen yutulan cinsten değil.
HENÜZ, ODA SEÇİMLERİ OLMADAN TERZİLER ODASINDA BAYRAK DEVRİ MANŞETİ ATILMIŞ..
Böyle diyor…
Mevcut başkanımız Süleyman Döner’e böyle bir veda hiç yakışmadı. Keşke adil bir seçim yarışı için tarafsız kalmayı tercih etseydi. Kendisi basın mensuplarının önünde açık açık , ‘Nurhan benim adayımdır ve desteklerinizi bekliyorum’ demiştir.

Ebru Sevim, tepkisinde haklı olabilir. Ama daha önemli bir şey daha söyledi..
“İğneye ipliği geçirmeyi bilmeyenlerin, ömürlerinde terzilikle uzaktan yakından ilgisi olmayanların aday gösterilmesinde özel bir amaç taşıdığı açıkça belli olmuştur. Bu yeni bir yönetim anlayışına yeni bir değişim hareketine yapılmak istenen tezgahtan başka hiçbir şey değildir”.
Bu sözlere şimdiye kadar yanıt veren olmadı.
Eğer durum böyleyse durum çok daha vahim. Muhasebecilik yapanların terziler odasına nasıl aday olacak? Diye de soruyor.
Söylediklerine hak vermemek mümkün değil elbette.. İddialarına bu güne kadar cevap verebilmiş değiller.
Neden böyle yapmışlar?
Ebru Sevim değişimin ayak sesleri olarak değerlendiriyor. Ekibine çok güveniyor. Ekibi de ona güveniyor. Zira bu yolculukta güven esastır..
EBRU SEVİM ÇEKİRDEKTEN TERZİ..
Aslına bakarsanız dükkânının duvarlarında birkaç fakülte diploması var. Çok yönlü bir kişilik. Kendi hikâyesini yazmış. Kendisinin öz güveni yüksek..
Annesi baş ustası..
Eğitici ustalık belgesi de var. Yani eğitici ustabaşı aynı zamanda. Günümüz kadınların daha iğne tutmasını bilmezken, iğneye iplik geçirmesini bilmezken, o bu işi çekirdekten öğrenmiş..
Kadın ağırlıklı tamiratlar konusunda oldukça deneyim kazanmış. En çok uğraştıranlar ise gelinlik ve abiye kıyafetler..
Anılarında yüzlercesi var. Bence her anısı ayrı bir öykü..
TERZİLİK YAŞAM BİÇİMİM
Aslında terzilik benim için sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi. Gözümü açtığımda bu işi yapan bir ailenin içindeydim. Annem de terziydi. O kumaş kokusu, makine sesi, ütü buharı benim çocukluğumun sesi oldu. Bugün 51 yaşındayım ve 40 yıldır aynı tutkuyla iğne iplik tutuyorum.
Üniversite yıllarımda bile bu mesleği bırakmadım. Kendimi geliştirmek için çok sayıda kurs bitirdim, eğitimler aldım. Alabileceğim tüm belgeler ve sertifikalara eksisiz bir biçimde sahibim. Çünkü ben bu işi hep ciddiye aldım, sevgiyle yaptım.
VERYANSIN EDİYOR EKREM BİRSEN’E..
Şimdi karşısına elini kaldırıp sanki adaylığı onaylanmışta kazanmış gibi çıkartılan aday terziler odasının sekretaryasını yürüten Terziler Odası’nda genel sekreter olarak görev yapan ve Ekrem Birsen tarafından da adaylığı desteklenen Nurhan Güdücübaş ’a da eleştirileri var..
Nurhan başkanlığa aday olduğunu açıkladığında, Ekrem Birsen’ de yanında yer aldı.
BABANIZIN ÇİFTLİĞİ DEĞİLDİR ORASI..
EBRU SEVİM’ in ciddi eleştirileri var

Bu oda sizin babanızın çiftliği değildir. Bu odada bir saltanat söz konusu değildir. Bu oda padişahlıkla yönetilen bir oda değil. Seçimler boşuna yapılmıyor. 450’den fazla üyemiz var ve o sandığın başında herkes özgürdür. İsteyen istediği adaya oy verecektir. Bu şekilde yapılan açıklamalar etik değildir ve oda seçimlerimize gölge düşürür. Keşke yaşanmasaydı.
ARTIK BİR KADININ DESTEKLERİNE İHTİYAÇLARI VAR
“Artık bir kadının desteklerine ihtiyaçları var. Odamıza, etrafımıza, çevremize ve meslektaşlarımıza o şekilde sahip çıkalım. Hep birlikte odamızı da şöyle bir derleyip toparlayalım. Arkadaşlarımla birlikte bunun mücadelesini yapıyoruz.”

KAÇAKLARLA MÜCADELE EDECEĞİZ
“Ben vergimi ödüyorum, odaya kayıtlıyım… Ben her türlü devlete olan görevlerimi yerine getiriyorum. Ben aynı parayı alıyorum; senin hiçbir masrafın yok ve sen orada ucuza yapıyorsun O zaman ne oluyor? Diyorlar ki; O daha ucuza yapıyor, sen pahalı yapıyorsun. Senin emeğini çalmış oluyor. Biz, bütün kaçakları kayıt altına almak istiyoruz. Meslektaşlarımızın iğnenin ucuyla kazandığı, hak ettiğiyle orada haksız kazanç elde ediyor… Özellikle bu kaçakların önüne geçmek istiyoruz. İlk yapacağımızın işlerden birisi de bu” dedi.
Yönetim kurulu aynı, başkan farklı olacak
“Yönetim kurulu arkadaşlarım zaten mevcut yönetim kurulunda olan arkadaşlarımızdı. Biz aynı dönemde çalıştığımız arkadaşlarımızla yönetim kurulu olarak aynı yola devam edeceğiz. Başkan olarak değişiklik yaptık. Altı yönetim kurulu üyesi, bir başkan olarak yedi kişilik bir grubuz. Tabi yedeklerimiz var, denetim kurulumuz, denetim kurulu yedeklerimiz var… Yani yaklaşık 20 kişilik bir grubumuz var.”
Kısacası oda da bir kadın başkan adayı... Değişim başlamış bile.