Vesayetçi demokrasi nitelemesi ilk defa 1960 senesinde Seymour Lipset tarafından bir akademik çalışmada “kılavuzlu demokrasi” ile eş anlamda kullanılmıştır.
Walter Lippmann’ın 1920li yıllarda geliştirdiği kılavuzlu demokrasi kavramları vesayetçilik teriminin ön adımlarını oluşturur.
TÜRKİYE DE VESAYETÇİLİK HER DÖNEM VARDI...
Vesayet her zaman vardır. Ekonomiden tutunda, spora, politikaya, kadar her yerde vardır..
Onun için zaman zaman meraklı olanlar okumayı sevenler için öneri kitapları yazımın dip notlarında veririm. Bizim gibi az gelişmiş ülkelerdeki demokrasimizde 3. sınıf olur..
Nedeni de Vesayetçilik anlayışında yatar..
Cumhuriyetimizde böyledir. Vesayetçi demokrasimizi bizler üzerine biraz politik palavralarla sosluyoruz..
Sistem buna göre kurgulanmıştır..
1961 anayasası böyledir. 12 mart sonrası yapılan değişiklikler böyledir..82 anayasası böyledir. 28 Şubat süreci böyledir..2017 referandum sonrası yapılan anayasa değişikleri de böyledir. Vesayetçi sisteme boyun eğenler şimdi demokrasi lafları edebiliyorlar..
Hele şimdiki anayasamız tamamen vesayetçilik üzerine kurgulanmış bir sistemdir..
Değişen aslında hiçbir şey yoktur. Neyzen Tevfik’in dediği gibi; söz aynı söz, saz aynı saz, sadece çalan eller değişti.
Bu kadar.
Yüzbinlerce sayfa kitap okumanıza gerek yok. Bunu kavradınız mı işinizi bildiniz mi tamamdır..
Cahillerin çoğunlukta olduğu yerde vesayet olur..
Yadırgamayın..
Hukukta da böyledir.
Partilerde böyledir. Sendikalar böyledir. Dernekler, odalar böyledir.
Vesayetçilik merkezin seni denetlemesi ve görevden almasıdır. Ya da güçlü bir oryantal liderseniz ne yaparsanız yapın sizi alkışlarlar ve ya alkışlanırsınız.
Vesayet ile veraset arasında sanal bir politik bir illiyet bağıda vardır.
Bu gün vesayete karşı çıkanlar, dün Vesayetçilerin koltuklarına girerek bir yerlere gelmediler mi? Geldiler.
KOLTUK VESAYET DEMEKTİR.
Bu vesayet düzeni aslında koltukta oturma mücadelesidir. Yani koltuk güç demektir. Gücünü koltuklardan, makamlardan alanlar doğal olarak koltuklarını korumak için VESAYET’ çi olurlar..
Bu bizim ne kadar demokrat olduğumuzun en önemli göstergesidir. Koltuğu gaptırmam..
Bu bozuk düzen dediğimiz bu. Vesayetçi sistem her yerde var. Ahtapot gibi her yerimizi sarmış, sarmalamış. Bu ahtapotun kollarını kesemezseniz boşuna demokrasi vaazları vermeyin.
Çünkü altın kural şudur. Vesayetçiliğie karşı çıkanlar aslında kendi vesayetçi anlayışını dayatırlar.
Eski kral öldü, yaşasın yeni kral..
Şak şak şak.
ESKİŞEHİRDE VESAYET DÖNEMİ BİTMİŞ MİDİR?
Kazım Kurt, estv de ki soruyoruz programına katılmış, Kurultay sürecini anlamıştı.
Belli ki dertli.. Onu nereden anlıyoruz? Konuşmalarından.
Diyor ki; “dolayısıyla çok büyük bir eksiklik değil, çok büyük bir kayıp değil. Parti meclisi üyeliği belki AKP'lilerin de bu işi pompalamasıyla bir farklı noktaya getirilmeye çalışıldı. Eskişehir'den parti meclisi listesinde birisinin olmamasının Kazım Kurt'un başarısızlığı filan gibi parti meclisine girecek bir kişinin vesayeti, velayeti Kazım Kurt'ta olabilir mi? Yani böyle bir şey mümkün mü? Ya da ben birini götürüp parti meclisi üyesi yapabilecek gücüm mü var. Dolayısıyla bunlar boş tartışmalar ”?
PARTİ MECLİSİNE GİRECEKLERİNİN DE KRİTERLERİNİ SIRALAMIŞ.
Parti meclisi üyesi olacak kişinin bir kere partinin geleceğini geleneklerini bilmesi lazım.
Partinin programını bilmesi lazım. Partinin tozunu yutması lazım. Yani hiç kimse babasının oğlu diye parti meclis üyesi olmamalı. Biz bu tür liyakatsiz işlere karşıyız. Ne diyoruz? Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu damadı bir şey olmasın. Hak ediyorsa olsun. Babası orada dururken o olmaz. Biz bunları söylerken kendimiz aynı işi yapmaya kalkarsak o hiç olmaz. O nedenle Eskişehir'de bazı arkadaşların adı dolaştı ama bana hiç kimse ben aday olmak istiyorum. Bunu destekle efendime söyleyeyim imza ver demedi.
Dilinin ucunda peynir tadanlar kendilerini mandıra zannediyor.
Kazım Kurt kendisinin vesayet makamı olmadığını, üzerinde oyunlar oynandığını ima etmek istiyor..
PARTİ MECLİSİNDE OLMADAN DA POLİTİKA ÜRETİRİZ
Biz orada parti meclisinde olmadan da politika üretiriz. Eskişehir'in öyle bir avantajı var. Eskişehir, Büyükşehir Belediye Başkanı divan başkanı olmuş. Bu tarihi bir kongre. Hem program değiştirmişsin hem kongre seçimlerini yapmışsın ve divan başkanı pürüzsüz, tartışmasız sanki 40 yıllık politikacı gibi bu işi yönetmiş. Bundan daha büyük onur mu var Eskişehir için?
KAVGA DÖNEMİ BİTTİ.
Yani herkesin buna sevinmesi lazım. Ama ben bakıyorum şimdi, vay şu şöyle dedi, bu bunları geçecekler. Biz işimize bakıyoruz, biz yolumuza bakıyoruz. Bizi bu tür ufak tefek tartışmalarla kavga ettiremezler.
ESKİŞEHİR'DE ARTIK, BELLİ KİŞİLERİN VESAYETİ BİTTİ.
Eskişehir'de örgüt tabanı bu işe el koydu. Artık Cumhuriyet Halk Partisi'nde kavga dönemi bitti. Bizi kimse kavga ettiremez. Dolayısıyla herkes işine baksın. Geçmiş dönemde olanlar oldu, bitti. Onu tartışırsak boşuna tartışırız. Biz önümüze bakıyoruz. İktidara gidiyoruz. Şimdi iktidar zamanı diyor yeni sloganımız. Şimdi iktidar zamanı. Bu kurultayın amacı budur.
PATRON DÖNEMİ KAPANDI.
Geçmiş dönemlerde Eskişehir'in patronları vardı. Vardı. Ne yapalım?
Vardı ama bitti. Yani böyle bir şey yok. Eskişehir'de artık parti örgütü var.
GEÇMİŞİ KARIŞTIRMAYIN..
Yani demek istiyor ki geçmişi karıştırmayın. Ben de Yılmaz hocanın daveti üzerine, DSP’ye gittim. Hocanın yanında yer aldım. İlk adımda hem odunpazarı ve büyükşehir belediye meclis üyesi oldum. ESKİ genel kurul üyesi oldum.
Sonra birlikte CHP’ ye geçtik. 2011 yılında Yılmaz hocanın önermesi ile milletvekili oldum..
Sonra 2014 yılında milletvekilliğinden odunpazarında belediye başkan adayı ol dediler. Çünkü CHP’ de aday bolluğu vardı. Kaos vardı. Diren demokrasi diren varillerle ateş yaktılar parti binasının önünde.
PARTİ GÖREVLENDİRDİ..
Partinin verdiği görevi emir saydım ve aday olarak bütün parti içinden ve dışından engellemelere rağmen seçildim.
O gün bugündür hizmet odaklı işler yaptım. Ben örgütçüyüm. Örgüt benim için her şeydir.
CHP’ de patron örgüttür. Örgütün yeni patronu da yine örgüttür. Kaplanın sırtındaysan mesele yok. Ya düşersen!
Mesele jargonu bilmektir..
Meseleyi kavrayabildiniz mi. Kurt iyi bir siyasi mühendistir.
Kısacası bir şeyler olmak isteyenler varsa başka tavaf merkezleri edinmesin. Siyaset kurumunun adı CHP’ dir..
Orayı tavaf edin.
Sonrasını merak etme sen..