“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır” (Yunus Emre).
Dinimiz İslam’ın ilk emri “oku” dur (Alak 96/1). Kur’ân-ı Kerim’de; insanın yeryüzüne halife tayin edilmesinin, diğer mahlûkata göre ilminin yüksek olması sebebi ile olduğu beyan edilmiştir (Bakara 2/30-33). Peki ilim nedir?
Dilimizde “bilim ve bilgi” olarak da ifade edilen ilim kelimesi, Arapça kökenli bir kelimedir. Bilgi kelimesinin Türk Dil Kurumu’ndaki beş farklı tanımının ilki olarak; “İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, malumat” ifadesi yer almaktadır. İlim kelimesi ise sözlükte; “Kendisini diğerlerinden ayıran iz; bir şeyin hakikat ve mahiyetini kavrayıp idrak etmek” olarak geçer. İlim, kendisi gibi aynı harflerden oluşan alamet olur taliplerine. Bizlerin gündelik yaşamda öğretmenlere ve imamlara olan saygısı işte bu ilmin eseridir.
Bilgiye ulaşma konusu da kendisi kadar değerlidir. Âlimlerimiz; bilgiye ulaşmanın vasıtalarını akıl, beş duyu organının sağlıklı olması ve haber-i sadık olarak beyan etmişlerdir. İşte her insanın bu vasıtaları kullanarak dünya ve ahirette kendini mutluluğa ve kurtuluşa erdirecek bilgiye ulaşması gerekmektedir. Bu bilgiye sahih dini bilgi diyebiliriz.
Zamanımızda teknolojinin gelişmesinin çok faydalarını görmekle beraber, zararlarını da müşahede etmekteyiz. İstediğimiz zaman istediğimiz bilgiye ulaşmanın kolaylığı, teknolojinin faydalarındandır. Zararlarından biri olarak ise, bilgi kirliliği tamlaması söylenebilir. Dinî konularda da bilgi kirliliği bulunmaktadır. Devamlı olarak sosyal medyada, yazılı ve görsel iletişim mecralarında bu tür bilgilerle zihnimizi meşgul etmek, dünya ve ahiret mutluluğumuzu olumsuz etkileyebilir. Bu bilgi kirliliğinden kurtulmak için; Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim ve sahih hadisleri okumaya, hayatımıza tatbik etmeye gayret etmeliyiz. Bu konuda eksiğimiz varsa yetkili, donanımlı kurum ve kişilerden istifade etmeye çalışmalıyız.
Sahih dinî bilginin muhafazası ve bizlerden sonraki nesillere aktarılması konusu da elzemdir. Bizden önceki ümmetleri düşündüğümüzde, sahih bilgiyi elde etmek kadar muhafaza etmenin de önemli olduğu anlaşılmaktadır. Sahih dinî bilginin bizden önceki ümmetlerde yitirilmesi, “tahrif (aslını bozma, değiştirme)” olarak anlatılmaktadır. Bu ise onları helake sürüklemiştir.
Rabbimizin bizden istediği hususlardan biri de düşünmektir. “Düşünmek” kavramı Kur’an-ı Kerim’de birtakım mana değişiklikleri bulunan farklı kelimeler ile (akıl, tezekkür, tedebbür, tefekkür, ayet, nazar) birlikte 151 defa geçer.
İlim kelimesinin sözlük anlamının yanında terim anlamını da aktarmamız önemlidir. İlim, yapılanlar ile uyumlu olan kesin bir inanç demektir. Bu tanımdan, bildiklerimizi hayata geçirmenin önemini anlıyoruz ve sahih olması için bilginin uygulanmasının da önemini idrak ediyoruz.
Netice olarak; “Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alır” (Tirmizî, İlim, 19). Ancak, bilginin sahih olmasına dikkat edilmelidir. Bilgi, naklî ve aklî süzgeçten geçirilmelidir. Hadis-i şeriflerde, ilmin ortadan kalkmasının ve cehaletin yayılmasının kıyamet alametlerinden biri olarak zikredildiğini düşünecek olursak (Buhârî, İstiskâ, 27), bu konunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Rabbimiz bizleri hakkı hak olarak bilen ve bununla amel eden, bâtılı bâtıl bilip ondan uzak duran kullarından eylesin…
İbrahim DERMAN
Vaiz