Geçtiğimiz hafta sonu yoğun geçti. Eskişehir’de neredeyse her metrekaresine bir kültürel program düşen bu kadim şehirde, vatandaşlarımızın tercih yapmakta zorlandığı bir hafta sonu diyebilirim.
Programların merkezi olan Taşbaşı Kültür Merkezi, bir kez daha tarihi anlara ev sahipliği yaptı. Köprübaşı Edebiyat Dergisi, milli günlerde öncü bir rol üstlenmeye devam ediyor.
Genel Yayın Yönetmeni Rukiye Özdemir’in takdir ettiğim gayretiyle hazırlanan programlar, cuma, cumartesi ve pazar olmak üzere üç gün boyunca devam etti.
30 Ağustos Zafer Bayramı anısına sağ olsun beni de konuşma yapmak için davet edince büyük bir mutluluk duydum. Benimle birlikte Eskişehirdenhaber.net sitesinin üç köşe yazarı da cumartesi akşamı düzenlenen “30 Ağustos Büyük Zaferi Anma Programı”na konuşmacı olarak katıldı. Benim ve diğer konuşmacılarının yapmış oldukları sunumlar haber sitemizin Instagram hesabında (https://www.instagram.com/eskisehirdenhaber.nett/) video olarak izlenebilir. Ancak bu hafta köşemi, o akşam yaptığım konuşmaya ayırıyorum.
***
“Değerli misafirler, kıymetli edebiyat dostları,
Sözlerime başlamadan önce, bu toprakları bizlere 103 yıl önce vatan yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle; kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Bugün burada, Köprübaşı Edebiyat Dergisi’nin organizatörlüğünde, kuruluşun ve kurtuluşun şehri Eskişehir’in kalbinde, Kırmızı Salon’un anlamlı atmosferinde buluştuk. Bu salonu dolduran coşku, aslında milletimizin kalbinde hiç sönmeyen bağımsızlık ateşinin bir yansımasıdır.
30 Ağustos 1922… Tarihimizin dönüm noktalarından biri. Sadece bir askeri zafer değil; bir milletin yeniden şahlanışı. Afyon ovasında göğe yükselen dumanlar, Dumlupınar’da yankılanan top sesleri, aslında bir milletin kaderini yazıyordu. Her mermi, bağımsızlığın kalemiyle atılıyor; her adım, özgürlüğe doğru ilerliyordu.
Ve o büyük zaferin başında milletine güvenen, kararlılığıyla yol gösteren bir lider vardı: Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Kocatepe’de sabaha kadar gökyüzünü gözleyen, ufkun ardında milletinin yarınlarını tasarlayan, alnındaki çizgilerde milletin kaderini taşıyan o dirayetli komutan… Atatürk sadece bir kumandan değil; bir milletin umudu, yeniden doğuşunun sembolüydü.
Zafer Bayramı ilk kez 1924’te Dumlupınar’da, Çal Köyü yakınlarında, Atatürk’ün katıldığı bir törenle “Başkomutan Zaferi” adıyla kutlanmıştır. O törende Atatürk, milli ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi’nin temelini eşi Latife Hanım ile birlikte atmıştır.
30 Ağustos bizlere sadece kazanılmış bir zaferi değil, aynı zamanda birlik olmanın, kenetlenmenin ve vatan sevgisinin gücünü hatırlatır. Bu nedenle Eskişehir’de böylesi milli bir programda bulunmak benim için ayrı bir gurur, ayrı bir heyecan kaynağı oldu.
Bu anlamlı etkinliği bizlere kazandıran Köprübaşı Edebiyat Dergisi’ne ve özellikle Genel Yayın Yönetmeni Sayın Rukiye Özdemir’e gönülden teşekkür ediyorum. Hafta sonu tatilinizden fedakârlık ederek bu programa katıldığınız için siz değerli dinleyicilere şükranlarımı sunuyorum. Atamızın “milli ruhu canlı tutmak” sözünün gereğini yerine getiren tüm konuşmacı meslektaşlarıma ve emek veren vatansever dostlara da ayrıca teşekkür ediyorum.”
***
30 Ağustos gecesi, aile dostumuz Canan–Halis Karamanlı çiftinin değerli kızları sevgili Buse’nin düğününe davetliydik. Zafer Bayramı’nın coşkusu düğün salonunu adeta sarıp sarmalamıştı.
Düğünün bir bölümünde dev ekrana gelen Atamızın resmi ile Türk bayrağı eşliğinde, Gelin ile damadın ellerinde dalgalandırdığı bayraklar dev bir koro olarak birlikte İzmir Marşını söylemeleri milli duyguların tavan yapmasına vesile oldu.
Tüm davetlilerin ayağa kalkıp bu kutlu günü alkışlarla, coşkuyla selamlaması, zaferin ruhunu düğün neşesiyle birleştirdi. Düğün, yalnızca iki gencin hayat yolculuğuna adım atışı değil; aynı zamanda milletçe bir kez daha zaferimizi anışımızın da sembolü oldu.
Pazar günü ise aynı salonda ünlü yazar ve müzisyen Tuna Kiremitçi’yi de dinleme imkânım oldu. Genç kuşağın severek takip ettiği bir sanatçı olarak kendisini ilk kez canlı dinledim. Aslen Eskişehirli olan Kiremitçi’nin konuşması büyük zafere ait tespitleri ilginçti.
Böylesine milli duygularımızı diri tutacak, sanatla,edebiyatla iç içe geçen programların sayısının artması en büyük temennimdir.
Unutmayalım…
“Milli bayramlarını kutlamayan milletler, dini bayramlarını kutlayacak vatan bulamazlar.”
Kutlama: Bu yazımın yayımlandığı 02 Eylül 2025 Eskişehir’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun103.yıl dönümü.. Kurtuluşun kutlu olsun Eskişehir.