İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. Günü.
CHP lider Özgür Özel saraçhanedeydi..
Bütün engellemelere rağmen bir lider olarak oradaydı.
Konuşması çok yüksek frekanstaydı..
Milli irade dedi.
Sandık dedi.
Erken seçim dedi...
Çok önemli mesajlar verdi topluma.
Ama en önemlisi UMUT’ tu.
Bu darbe girişiminden dolayıcezaevlerinde tutunuyorlar.
Ancak bu tüm baskılara rağmenmillet seçtiğinin arkasında duruyor.
İradesinin arkasında duruyor. Ekrembaşkana ve arkadaşlarımıza sahipçıkıyor. Biz de kaya gibi onlarınarkasında duruyoruz.
Bu hürriyet kavgası diyordu.
İMAMOĞLUNUN MESAJI
İmamoğlu’nun; Boyun eğmiyoruz! Çünkü bu mücadele bir kişinin mücadelesi değil. Bu mücadele, Türkiye’nin yoluna demokrasi ile devam edip etmeyeceğinin mücadelesi. Hakkın, hukukun, adaletin, refahın, varlığın mücadelesi. Bu mücadele gençlerin, emekçilerin, emeklilerin, 86 milyonun mücadelesi. İşte bunun için 100. günde, salı akşamı bir kez daha umudun hiç bitmediği yerdeyiz, evimizdeyiz, Saraçhane’deyiz. Bu utanca, bu adaletsizliğe, bu darbe düzenine karşı hep birlikte duralım demesi umudun sönümlendirilemeyeciğini bir kez daha hatırlatmış oldu.
CHP açık ara psikolojik üstünlüğünü ele geçirdi. Saraçhane mitingi bunun, işaret fişeğiydi.
Kim ne derse desin.
Gerçek böyle..
Her şey 31 Mart 2024’ den sonra başladı.
Özgür Özel, CHP’nin makûs talihini 47 yıl sonra, değişim diyerek cam tavanları parçalayarak yendi.
Toplumla kucaklaştı.
Yeni CHP yönetimi, partideki eskimiş dekorasyon malzemelerini çöpe attı ve seferberlik gibi çalışmaya başladı.
Halka indi.
Köylüye ulaştı.
Emekliyi dinledi.
Gençlerle kol kolaydı.
Öğrenciler ile kol kolaydı.
Ya hep beraber, ya hiç.
UMUT RÜZGÂRI ESİNCE
İktidarın şaşkınlığı devam ediyor.
CHP umut olmaya başlatınca ve İmamoğlu CHP’nin adayı olarak dayanışma sandıklarında tercih edilince kader ağlarını örmeye başlamıştı.
Milletin iradesi n her zaman dillerinde düşürmeyen AKP’ liler şaşkındı..
Halbuki İstanbul’u alan Türkiye’yi alır diyenler kendileriydi..
Ateş bacayı sarmıştı.
Ekonomide yangın vardı.
Halk fakirleştirilmişti.
Her geçen gün derin yoksulluk bir ur gibi mutfağımızı, soframızı sarmaya başlamıştı.
Köylü yetti gri demeye başlamıştı.
CHP toplumsal muhalefetin liderliğini yapıyor. Şimdi çok daha büyük bir sorumluluğu var.
Çünkü umut CHP’ yi çoktan aştı.
CHP NİN YÜKSELİŞİ DURDURULMALIYDI.
O halde, CHP’ nin bu yükselişini durdurmak gerekiyordu. Ne yapsalar fayda etmiyordu.
İstanbul için yolsuzluk yaptılar, hırsızlık yaptılar, rüşvet çarkı var dediler, bir çete tarafından yönetiliyor dediler, operasyonlarla insanlar tutuklandılar.
İddianameler bile yok.
Somut delililer yok.
Sadece gizli tanıklar ile itirafçıların verdikleri ifadeler ile iddialar sosyal medyada gündeme getiriliyor çarşaf çarşaf bunlar gazetelerde yayımlanıyor..
Hâlbuki soruşturmanın gizliği esastır. Öyle değil mi?
Nasıl oluyor da bu iddianamenin mütemmim cüzleri elden ele gezdiriliyor ekranlarda..
Kim bunlar?
Yahu bir savcı siz bunları nereden elde ettiniz diye sormuyor.
Sızıntımı var?
Sonra, bir linç kampanyası ve itibar suikastları arkası yarın gibi oldu..
Meselenin öznesi CHP ..Ne yapacaklardı. Partinin içinde kaos varmış görüntüsü vererek tartıştırmak.
Cumhuriyet Halk Partisi bir türbülansa sokulmak isteniyor.
Bu belli..
Propaganda malzemesi.
Sonra kurultay tartıştırıldı.
Sonra, Ankara’nın göbek taşındaki dedikoducular ekranlara çıkartılarak duyumlarını söylediler.
Mış, mış, mış..
SİYASETİN KULAĞI MAHKEMEDEYDİ, NE OLACAK BU CHP’ YE?
Yandaş medya dâhil bugüne kilitlenmiş vaziyette bu davanın sonucunu bekliyordu.
Beklenti mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi.
Olmadı.
8 EYLÜL 2025 gününe ertelendi.
Yani erteleme..
Bu yaz çok sıcak geçecek. CHP kamuoyunda tartıştırılacak.
İmamoğlu’nun tutuklanmasının üzerinden tam 100 gün geçti.
Amaç belliydi..
Bütün ülke ayağa kalktı neredeyse. Tepkiler büyüktü. Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi bekleniyordu..
Belli ki, Kemal Bey oraya tamamen kilitlenmiş mutlak butlan kararı bekliyordu. Koltuğa oturacağına inanıyordu. İmambakırÜKÜŞ akıl danesi ise, vay halinize!
Kılıçdaroğlu’ nun kafasındaki siyasi motivasyona bir mezhep üzerinden, partiyi organize etme ajandası geri tepti.
Siyasetin etnik mezhep inanç üzerinden ayrışmasını zeminini de yaratmış olurlar. Asıl problemli olan aktörlerin bu değerleri kullanıyor olması…
Yapmayın, etmeyin!
Okula, kışlaya, camiye, siyasi partiye dinciliği, tarikatçılığı, mezhepçiliği, cemaatçiliği sakın sokmayın.
Bakın orta doğuya. Bakın Lübnan’ın haline. Bakın yakın tarihe.
Kan ve gözyaşı dinmiyor.
Siyaset halkın gelişmesi, refahı için yapılır.
Zira, Cumhuriyetimize ve demokrasiye en büyük ihanet olur. Bu topraklarda ihanet edeni çoktur. Siz ihanet etmeyin.
Günün sözü;
Ne adaletsiz bir dünya. Kimi günahlarıyla yükseliyor, kimi iyilikleriyle kaybediyor.
Shakespeare