Biliyoruz..
Cumhuriyete karşı olan bir kesim var..
Mustafa Kemal’e karşı olan bir kesim var.
Her türlü yenliğe karşı olan bir kesim var.
Bunlar her dönem vardı.
Siyasallaştırıldılar.
Partileştiler.
Demokrasi var ya. Saldırılarına başladılar.
Tek dertleri vardı.
Cumhuriyet parantezini kapatmak arzu.
Yeniden Osmanlıcılık fantezisine sarılmak.
İngilizlerin 100 yıllık planları var.
T.C. Bölmek, parçalamak…
İşe, andımızla başlamışlardı zaten.
Sonra tabelalar değişti.
Yavaş, yavaş alıştıra alıştıra.
İngilizler bu konuda çok mahirdir.
Mandacılar her zaman olacaktır?
Peki, kimlerdir bunlar?
İngiliz vatandaşı olanlardır.
İngiliz adlarındaki of shore hesapları olanlardır.
İngiliz tahkim mahkemelerini kabul edenlerdir.
Bunların maskeler vardır..
Bunlar işlerine geldiklerinde yerli ve milli, bazen de tapınakçı olurlar.
Çok iyi batıda eğitim almış devşirme dış politika uzmanları vardır.
Ülkeleri nasıl idare ederiz, nasıl kaynaklarının üzerine konarız.
Onlar için dinmiş, mezhepmiş, hacıymış, hocaymış, papazmış, rahipmiş, hahammış, kiliseymiş, havraymış hiç fark etmez.
Her türlü cüppeyi giyerler.
Maşallah her konuda ilim irfan sahibidirler.
Her konuda fetva verirler.
Lozan hezimettir korusu yine sahnede. Lozan sarmalına girenler oluyor. Bunların mevsimi var.
Lozan sendromu
Biraz sakin olunsa oturup konuşabilsek, biraz tarih bilinci olsa mesele yok.
Öyle toksik zerkler yapılmış ki!
Lozan'da resmen kaybedilen Topraklar varmış?
Kafa böyle.
Yalan ve palavralarla doldurmuş olan bu virüsleri bir kenara atabilseler mesele kalmayacak.
Nereden başlayayım.
Lozan Dünya savaşını kazanmış galip bir millet olarak gitmedik. Biz birinci dünya savaşında, aynı ittifak içerisinde yer alan ülkeler arasında en kötü bozguna uğramış memlekettik.
Birinci Dünya Harbi bizim canımıza okudu. Filistin’i ve Ortadoğu kaybettik
Başkentimiz İstanbul yıllarca işgal altında kaldı. İstanbul perişan bir haldeydik. Sonra bir İstiklal savaşı mücadelesi verdik. Şimdi biz kurtuluş savaşı mücadelesi olmadı diyen hastalıklı bir yapı var.
1918' de uğradığımız yenilgide kaybettiğimiz topraklardan kurtarabildiklerimizle 1922'de, onunla gittik.
İstiklal savaşı verildiği sırada biz öyle mali bakımdan, zengin bir ülke değildik ki. Uçakları olan, her türlü ihtiyacını askeri veya sivil ihtiyacı da kendisi karşılayan bir memleket değildik. Rusya’ dan maddi ve askeri yardım istedik. Her Müslüman ülkelerden yardım istemiştik. Bir taraftan da örgütlenip savaşıyorduk..
Bir taraftan da Mustafa Kemal birinci dünya harbine, bu yenilgiye sebep olanların işin içine girip ortalığı karıştırmalarına engel olmaya çalışıyordu.
Biz Lozan'a böyle gittik.
Lozan'da gene yapabildiğimizin en iyisini yaptık. Biz 1914 yılında böyle gitmedik ki o zaman. 1918’ de yenilmiş Osmanlı ile gittik Mondros Mütarekesine.
Mondros’u bir okuyun. Siz bir kere olsun okudunuz mu?
Şartlar o kadar ağırdı ki!
Ordu terhis edilmişti. Silahlar elimizden alınmıştı.
Sevr-i okudunuz mu? Altında kimlerin imzası var.
Keşif uçağının tarımda kullanılması bile yasaklanmıştı.
Biz böyle gitmiştik LOZAN’ a.
Lozan'da biz neyi kaybettik de konuşuyorsunuz? Bir de yazıp duruyorsunuz. 12 Adaları niye bıraktık diye soruyorlar. 12 adayı alalım o zaman. Zaten bizde değildi ki. Lozan'dan 11 sene önce elimizden çıkmıştı.
Cezayir’i kaybettik diyorlar. Cezayir’i 1830’lerde elimizden gitti. Fransızlar elimizden aldı. Bunu bile bilmiyorlar. Cehaletleri paçalarından akıyor..
Lozan'ı biraz okuyun, ondan sonra konuşun, yazın. Bu kişiler 3-4 kişi
Türkiye'de maalesef bunlarla sizleri zehirliyorlar. Yalan yanlış bilgileri piyasaya sürüp bunun karşılığında üstat geçinip para kazanıyorlar.
Ey! Türk uyan artık bu derin uykudan.
Narkozdan kurtulun artık.
İstanbul ve Anadolu çok ağır bir işgal yaşamıştır.
Palavra dan Osmanlı halife padişah Sultan Vahdet büyüklüğü bebekle Aksaray arasında geçermiş.
Ne Bakırköy’de, ne de Kadıköy’de, Beyoğlu’nda hiç geçmez.
İnsanda biraz utanma duygusu olur.
Neden Cumhuriyetle, Mustafa Kemal Atatürk’le hesaplaşmak istediklerini daha iyiyi anlamaktayız.
Mesele Lozan.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının imzaları var.
Mesele, Cumhuriyetten rövanş almak.
Demlenmek istenenlerin elleri kimlerin elini sıkıyor, kimleri kucaklıyor?
Kimler kimlerle beraber?
Kandilde demlenenler nasıl mesaj gönderiyorlar..
Amaçları belli… Sevr’i hortlatmak.
Mesele bu. Anlaşılmayan bir şey var mı?