1984 YILLAR.

Özal dönemi.

Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz demişti.

Merak etmeyin alışırlar alışırlar, demişti.

Sonrasında, gelen iktidarlar sıraya girdiler ve ANAYASA’YI delmeye başladılar.

Aralarında anayasayı nasıl deldik muhabbetleri yapıyorlardı…

Nasıl olsa anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz diyen Özal’ın izinden gidiyorlardı.

Sonra, Anayasa Mahkemesi kendi aldığı kararlarla Anayasa’yı delmeye başladı.

Sonra diğer mahkemeler ANAYASA’YI delmeye başladı.

Askerler, darbe yaparak delmeye başladı. Onların dokunulmazlığı olduğu için sürekli deliyorlardı…

Tarikatlar, cemaatler “laiklik” ilkesini ve cumhuriyetin temel ilkelerini delmeye başladı.

Başbakanı, Cumhurbaşkanı anayasayı delmeye başladı.

Anayasa’yı delmeyen kalmadı.

Anayasa’yı delemeyen sadece asgari ücretle çalışan emekçiler ve dar geliriler.

Onlarında anayasa’yı delmeye vakitleri yok, mecalleri yok ki.

Ne yapsınlar?

Demek ki bizim siyasal genlerimizde “delme kültürümüz” var.

Bu bizlerin korumamız gereken engin bir demokrasi geleneğimiz...

Delelim beyler.

Tevfik Fikret’in dediği gibi…

Bir devr-i şeamet, yine çiğnendi yeminler;

Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!

Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;

Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi…

 

Yani kanunlar o zamanda hep delinmiş, şimdide…

Şiirin kuşkusuz en vurucu mısraları sonundaki iki dizedir.

Düşsün senin tahakkümüne boyun eğen baş,

Kopsun seni -bir hak diye- alkışlayan eller!

Günümüzü ne güzel yansıtıyor… Şak, şak, şak. Şakçılar yurttan sesler korosu.

Şimdi yeni anayasa ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor…

130 yıl geçmiş. Değişen ne var?

AK Parti 31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanışında Recep Tayyip Erdoğan mesajlarını vermiş; Mevcutla yetinmek yeniye ve yeniliğe kapıyı kapatmak demektir. AK Parti statükocu bir parti değildir ve asla olmayacaktır.

Yönümüz de yüzümüz de aydınlığa, özgürlüğe ve demokrasiye dönüktür. Türkiye'nin geleceği de daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlüktedir.

Yeni ve sivil anayasanın inşallah bunun lokomotifi olacağına inanıyoruz. Biz yeni anayasa konusunda samimiyiz, uzlaşıya açığız. Bu meselenin bir siyasi bilek güreşine çevrilmesini de doğru bulmuyoruz. Diyoruz ki oturalım, konuşalım, ele ele verelim, en geniş mutabakatla Türkiye'yi darbe anayasası ayıbından hep beraber kurtaralım."

Temennileri böyle.

Fakat siyasiler benzer başlıkları 40 yıldan beri söylerler.  Pek çok genel başkan yeni bir Anayasa ihtiyacını dile getirmişlerdi.

Anayasa’da, toplam 177 asıl madde vardır. Bu maddelerden 58 tanesi hiç değişmedi. 96 maddede değişiklik oldu. Değişen 96 maddenin 31'i yeniden yazılarak tümden değiştirildi.

20'sinde esaslı değişiklik oldu. 45 maddede tali değişiklik yapıldı. 23 madde ise tamamen yürürlükten kaldırıldı.

Peki, onca madde değiştirilmesine rağmen neden yeni bir anayasa deniliyor?

Peki, şimdi neden gündeme getiriliyor. Çok basit… Enflasyon aldı başını gidiyor. Ekonomideki bozulmalar malum. Amaçları gündemi değiştirmek ve şimdiden 2028’e doğru giderken yeni bir oyun kurmak.

Bir anı…

Kenan Evren anayasa değişikliği için şunları söylemişti.

Anayasa mukaddes bir kitap değil ki… Günün şartları neyi gerekiyorsa o yapılır. Anayasa’da usulüne uygun değiştirilir…

Yasa… Şimdi şu Anayasa’nın bir haline bakın. Her tarafı delik deşik. O kadar çok yazım  ve imla hataları var ki…

Aslında az ve öz bir anayasa makbuldür. Anayasalar yönetmelik gibi yazılmaz ve anayasanın bir ruhu vardır. Anayasa özgürlükçü ve demokratik olmalıdır. Yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile ne yapacağız…

Değiştireceğiz ama bu AKP+MHP zihniyetiyle olmaz…

İlk önce hukuk felsefesini ve ahlakını ortaya koyup anayasal devlete olan inancımızı pekiştirmemiz lazım. Anayasa üzerine yemin edenlerin anayasayı ne hale getirdiklerini gördük…


Yeni... Yepyeni anayasa diye diye dilimizde tüy bitti. Neden? Artık sistem tıkandı…

Ancak Türkiye’nin yeni bir anayasadan önce bir siyasi ahlak sorunu vardır…

Herkesin delmek için sırada beklediği bir ortamda anayasa ne yapacak?

Palavra atmaya gerek yok. Mega hayaller kurmayın. Parlamento yeni anayasa yapmaz. TBMM varlık nedenini unutmuştur. Denetim görevini yapamamaktadır…

Numan Kurtulmuş’ta yeni anayasa diye dolaşır durur.