Nerede mahallelerde. Partilinin kendisini temsil edeceği belirlenen delegeleri seçti.

Peki, üyeler ne yaptı? Gidip ellerine verilen listelere oy verdiler.

Sonrası ilçe seçimleri gündeme gelecek?

Peki, bu delege sistemi CHP’de değişimi getirebilir mi?

Hayır?

Çünkü üyelik yapılarına ve niteliklerine bakıldığı zaman anlaşılır?

Fonksiyonları var mı?

Hayır..

Ne demek istiyorum? Ne işe yarayacak?

Örneğin seçilen delegeler bir sonraki seçimlere kadar örgütsel olarak ne yaptılar?

Çabaları nelerdir.

Raporlama sistemi ve analizler yapıla biliniyor mu?

Hiç.

Örgütün ARGE çalışmaları var mı?

Yok..

Nasıl politika üretiliyor?..

Kişiler üzerinden..

Kongredeki çatışmaların altında koltuk kavgası yatar.

Bugüne kadar çok sayıda delege seçimi yapıldı. Yönetmlere gelenler oldu?

Had şu soruyu soralım?

Bu güne kadar Eskişehir’de bütün partiler dâhil hangi partide örgütünün seçtiği milletvekili var.

CHP dahil, AKP dahil; MHP dahil milletvekili ve belediye başkanları dahil, hepsi paramotor aday oldular..

Haydi, yallah hop hop genel merkezler tarafından aday gösterildiler ve onların ilk sıralarda yer alan isimler seçildiler.

Geçmiş seçimlere bakıldığında bugünkü seçimlerin bir benzerini bulmak olanaksız…

CHP’de delege seçimleri de kongreler de çekişmeli geçer.

Ancak bugünküler, özellikle de Odunpazarı’n da yapılanlar bir başka…Genel merkezler karar verici tekelini ellerinde tutuyorlar..

Eskişehir’in kaç tane parti meclisinde üyesi var?

Kaç tane MYK üyesi var.

Kaç tane genel başkan yardımcısı var?

Ayırımsız özetliyorum.

2002’den beri partilerin milletvekilleri eden genel merkezleri sıkça tavaf ediyorlardı bilyormusunuz?

Neden kendi örgütlerine müracaatlarını bırakmadılar?

Çünkü genel merkezlerde milletvekili adaylıkları için listeler hazırlanır ve bu listelerdeki sıralamalar da para konuşur..

Yani ne demek istiyorum?

Liste fiyatındaki tarifeler bellidir.

Bu böyle süre gelmiştir. Birileri finanse eder. Yoksa milletvekilliğinde alınan ödenekler hiçbir milletvekilini tatmin etmez..

DSP de 18 nisan 1999 seçimlerinde Bülent Ecevit Eskişehir’ de anahtarını Büyükerşen’e vermiş ve DSP de adayların hepsi DSP’ nin sol siyasal ve kurucu kültüründen gelmeden paraşütle aday gösterilmiştir..

Yoksa DSP’ de demokratik bir parti olsaydı partinin program ve tüzüğüne uygun davransaydı ve örgüt emekçilerine bir miligram önem verilseydi açıkça söylüyorum ne Ahmet Ataç, ne de Haşim Ateş belediye başkanı olabilirlerdi.

Ne de Kenan Evren döneminde okuryazarlık belgesi alanlar belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi olabilirlerdi..

Onun için siyasal yapı böylesine bozuktur ve bu böyle devam eder. Hiç kimse bana parti içinde delege seçer falan masalları anlatmasın.

Delegenin sadece adı var.

Hatta kurultay delegelerin yapısı da pek farklı değildir.

3 Kasım seçim öncesi milletvekilleri listedeki paraları ödediler. Deniz Baykal yönetimi vardı. Gidin sorun. Şu anda yaşayan milletvekilleri var. Genel merkezde nasıl keselendiklerini anlatsınlar.

Kılıçdaroğlu döneminde çok mu farklıydı.

Değildi..

Aydın dada bu gün çok tartışılan ve partiye ihanetle suçlanan topuklu efe de içlerinden biri. Eşi bastırdı parayı 2. Sıradan seçildi..

Onun için bana hiç kimse maval okumasın. Çok siyasi ahlaktan bahsetmeyin .Çünkü politikanın fıtratında ahlaksızlık kurumsallaşmıştır..

12 Eylül düzenin sonucu. Buna oy verenlerde suç ortaklığı yapmıştır..

Bu bozuk düzen devam etmektedir..

CHP kendi için de oligarşi yapıyı devam ettirmek istiyor. Bu yapı ile CHP daha fazla yapıyı sürdüremez.

Gerçek şu?

Cam tavanları parçalayan Özgür Özel partinin kurumsal yapısını oligarşiden kurtarabilecek mi?

Eğer bunu yapamazsa değişimin adı kalır. Yoksa o delege seçilmiş, bu ilçe başkanı olmuş, şu il başkanı olmuş.

Şu kurultay delegesi olmuş hiç bir önemi yok. Çünkü partilerde paçozların elinde oyuncak olduktan sonra daha çok rüyanızda demokrasi rüyalarını görürsünüz..

Yozlaşma ve çürüme CHP de yok muydu? Kimse, kimseyi kandırmasın. Başbakan Ahmet Davutoğlu Siyasi Etik Yasası Çıkarmak İstedik; Erdoğan, "İlçe Başkanı Bulamayız" Dedi…

Arşiv unutmaz..

Arşiv ne kadar kıymetli bir değer. Artık Google amca var. yapay zeka var.. Arama çubuğuna yazın istediğinizi. Siyasilerin eskiden konuştuklarını satır satır, döküyor.

Başbakan Erdoğan diyor ki; milletvekili, bir belediye başkanı, bir siyasetçi hangi partiden seçildiyse o parti de siyasi hayatına devam etmeli.

Eğer istifa mı ediyor? Görevi bırakmalı.

Parlamentodan, milletvekilliğinden ayrılmalı… Bu sözleri Erdoğan söylüyor.

Doğru söylüyor.

YILLARDIR BUNU SAVUNUYORUM

Yani bir insan eğer bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa değil mi? Ondan sonra o partiyle beraber hareket edersin.

Ayrılıyorsa da gidersin. Sadece partiden ayrılmaz.

Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır. Milletvekilliğinden ayrılır.

Çünkü bağımsız olarak bu parlamentoya gelmiş birisi değilsin. Olması gereken şey aslında işin ahlaki yönü. Bunu gerektirir.

Ama tabii bu herkese nasip olan bir şey.

İnsanlar fikir değiştirebilirler. İnsanlar parti de değiştirebilirler.

Olur. Siyasette hep oldu. Olacak. Fakat burada bizim önemsediğimiz

Bir kelime var.

Tutarlılık.

Tutarlı olmak.

Gerçekten Özlem Hanım çok değil kısa süre önce iktidarı hangi cümlelerle eleştirdiniz? 23 yıllık CHP kimliğiyle siyaset sonrası nasıl bir aydınlanma yaşadınız ki? O cümleleri unuttunuz. O rozeti yakanıza taktınız.

Tutarlılıkmış ha..

Nasıl kandırıldık değil mi?

Onu listeye tepeden seçilecek sıralamaya çakanların hiç suçu yok değil mi?

Siyasetin pozometrik fotoğrafını sizler için tab ettim..

Burası çok önemli. Yani mealen “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla”!

DALKAVUK

Bilirsiniz 'Dalkavukluk' en eski mesleklerdendir. Zamanın birinde bir Hükümdar, dalkavuk seçimine bizzat katılmış. Kendi dalkavuğunu kendi seçmek istemiş. İlk adaya sormuş:

-Sen dalkavuk musun?

-Evet efendim.

-Hiç de dalkavuğa benzemiyorsun?

-Olur mu efendim? deyip referanslarını sıralamış. Hükümdar biraz düşünüp ona yol vermiş.

Bu şekilde epey elemeden sonra yine biri huzura alınmış:

-Sen dalkavuk musun? demiş Hükümdar.

-Dalkavuğum sultanım, demiş.

-Hiç de dalkavuğa benzemiyorsun?

-Haklısınız efendim; pek dalkavuğa benzemem.

-Sanki biraz benziyorsun?

-Evet, sultanım, biraz benzerim.

Bu meyanda sorular ve cevaplardan sonra Hükümdar:

-Geri kalanlarla görüşmeye gerek yok. Ben dalkavuğumu buldum, demiş.

Dalkavukların çok olduğu yerde dallamalı siyaset olur..