Zafer Çatel
Yani 2023’ e kadar neden yapmadınız sorusunun net cevabını verin.
Hani örgütlerin sesine kulak verecektiniz?
Hani partinin tabanına eğilecektiniz.
Süslü, püslü laflarla kongreler yaptınız.
O zamanda söz diyordunuz.
Kemal’in sözü..
Nerede kaldı verdiğiniz sözler, nerede kaldı ettiğiniz yeminler?
Yılmaz Özdil’in eleştirilerine bile tahammül edemediniz baaaa..
*****
Hani siz, Erdoğan’dan hesap soruyordunuz ya… Bir telefon acı acı çalacak. Ben Kemal geliyorum… Diyordunuz ya…
CHP’ de, dip dalga geliyor farkında bile değiller..
Diktatör yetkilerini kullanarak listelere atadığınız tombala vekilleriniz ne olacak?
Onlar ön seçimle gelmedi ki?
Hadi biri, ikiyi, üçü anlarım..
İyi de, tam 12 kez…
Çıktın yenildin..
Değişim dedikleri herhalde bu…
Böylesine kısır bir döngüden demokratik bir CHP çıkar mı?
AKP2 ye helal olsun sonunda, CHP’ yi de kendisine benzetti ya…
Helal olsun bu Erdoğan’a.
Bükemediğin bileği öpeceksiniz..
AKP Büyükşehir belediyesini hep kaybetti.
Neden? Yılmaz Hoca’yı hedef tahtasına koydu. Buranın Cumhuriyet –demokrat-aydınlanmacı bir kent olduğu gerçeğini unuttu..
Sosyolojiyi unuttu..
Karşısına kimler çıkartılmadı ki?
AKP Faruk Karaçay’ı çıkarttı yenildi.
Prof. Hasan Gönen’i çıkarttı yenildi..
Harun Karaçam’ı çıkarttı yenildi.
Burhan Sakallı’ yı çıkarttı yenildi..
Hem de AKP’ nin en güçlü zamanında..
*****
Hani herkesin ağzındaki bu değişim kavramı var. Sorsanız üyelere değişimden ne anlıyorlar?
CHP'nin en azından teşkilata ve emek verenlere saygı adına sorumlukları taşıyanların açıklama yapmaları gerekmiyor mu?
Öz eleştiriler yapılmayacak mı?
CHP genel merkezin dediği değişim de, taban dediğiniz değişim arasında ne farklılık var?
Somut olarak açıklar mısınız?
Yani MYK üyelerinin istifa ettirilmeleri ve arkasından atamaların yapılması değişim anlamını mı taşıyor?
Böyle mi anlaşılıyor.
Gerçekten değişime ikna edebilmek için, genel merkez şunu yapmadığı için aslında, parti yönetimlerinin değişimine değişim yaptığına neden ikna edemiyor?
Öncelikle Partinin her alanda, tüm sektörlerde ülke genelinde hangi siyaseti izlemesi gerektiğini genel merkezdeki, ya da değişik yerlerdeki danışmanlar, akademisyenler, teknisyenler belirlememeli ve yaptıkları çalışmalar rasyonel olmalı…Raporlanmalı..
Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi çizgisini, neyi izleyeceğini neyi söyleyeceğini, örgüt belirlemeli, örgüt bu siyaseti içselleştirmeden, benimsemeden istediğimiz siyasi sonuçları alamazsınız…
Yine uzunca yıllardan bu yana CHP örgütü, kendi milletvekili adaylarını, kendi belediye başkan adaylarını, kendi belediye meclis üyesi adaylarını seçememektedir.
Yerel seçimler bireysellik çok daha önemli hale gelir ve adayların kişilikleri ön plana çıkara. Bazen partinin çok üstünde oy alır..
Sözde emeğe değer verdiğini iddia eden parti, çalışanı görrrürmüşşş..
Hadi hadi hadiiiii..
Kimi görmüş ki? Koşturanı görsün?
Toplumda hiçbir karşılığı olmayan çaycı, çorbacı, limoncu kafasıyla Adnan pazarlama mantığı ile, niteliksiz ve donanımlı olmayan son dakika aday olup parti rozeti takanlar, hamilim yakınımdır anlayışıyla listelerde yer alınca parti, tabanında ciddi tepkiyle karşılanmaktadır.
*****
Kendi mahallesinden delege çıkamayanların, milletvekili olarak ödüllendirilmeleri alışkanlık hale gelmiş bir bilimsel buluş olarak değerlendirilmektedir. Şimdiden, parti meclisine girme hayali bile kurabilmektedir ve entrika uzmanlarından fikir almaktadırlar.
Gazlama uzmanları, yeni sürüm senaryoları çoktan hazırladılar bile.
Düşünün. Ne parti programından, nede tüzüğünden haberi olmayanların, “elitist” ağa babalarının işareti ile arzu ettikleri makamlara gelebilmektedirler.
Sonra, halkın karşısına çıkıp hak, hukuk adalet diyebiliyorlar. İnandırıcı olamıyorlar. Vatandaşa güven vermiyorlar. Neden güvensinler ki… Karşı kampı anti demokratik, hukuksuzlukla, adaletsizlikle suçlarken kendi partisinde haksızlıkları, hukuksuzlukları görmezden gelmek yaklaşımı ne kadar doğru. İlkesizlik sarmalında yuvarlanıyor ve iddiasını kaybetmekte olan bir CHP’ yi bu seçimlerde bir kez daha gördük.
Kendi içinde demokrat olmayan, parti hukukunu çiğnemeyi alışkanlık haline getirmiş olan bir anlayış nasıl bir güven verecek? GÜVEN teşkilatların en temel sorunudur.
12 Eylül düzenini partide devam ettirmek, hele demokratik sol bir parti iddiasındaki CHP’ ye hiç yakışmıyor. Sonra halkı cahillikle suçlama alışkanlıklarını sürdüre gelmektedirler…
Hımmmmm! bu halkla mı diye sosyal medya trolleri trip atmaktalar..
CHP üyelerini, işte afiş asan, broşür dağıtan bir konumdan çıkartmak lazım.
Gördük son seçimlerde…15 bin sandıkta gözlemci yok… Daha ne konuşuyorsunuz Allah aşkına!
Birde kalkmışsınız, Türkiye yi yöneteceksiniz?
Hadeeeee hadeeeeee!
Hak, hukuk adalet diyeceksiniz! Öylemi?
Rasyonalizminiz nerede?
İnandırıcılık ilk önce partili üyeden başlar. CHP zaten iktidar olacağına inanmıyordu ki? Hatta % 60-65 bandında iktidara geleceklerini bile iddia edenler vardı.
Baştan aşağıya örgütlenme modeli yanlış…
Şimdi ah, vah deme zamanı mı?
FIKRA,
“Bir gün bir karı-koca, 18 yaşındaki oğullarını bir testten geçirmeye karar verirler. Bir masanın üstüne bir miktar para, bir dini kitap ve bir şişe şarap koyarlar. Çocuk din kitabını seçerse din adamı, parayı seçerse işadamı, şarabı seçerse de işe yaramaz tembel biri olacaktır bu testin sonunda.
Gizli bir yere saklanıp olacakları merakla beklemeye başlarlar. Bir süre sonra oğlan gelir. Parayı cebine koyar. Din kitabını görüp sayfalarını karıştırır ve onu da alır.
Sonra şarabı görüp hepsini içer. Babası eşine dönüp der ki: Hanım bizim çocuğun durumu sandığımızdan da beter çıktı, galiba politikacı olacak!