Dünya hayatı sınırlı zaman diliminden ibaret olan insanın ömrü çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinden oluşmaktadır. İnsan hayatının en güçlü, belki de en önemli evresi olan gençlik dönemini ifade eden ve gençler için kullanılan kavram Kur’an’da “fetâ” kelimesidir (Enbiya 21/60). Kelime “hür, özgür, cesur” gibi anlamlara gelmektedir (Zemahşerî, Esâsu’l-Belâğâ, 331). Peygamberimiz (s.a.v.) de ideal genci, “neşeyi ve sürûru Rabbine ibadette arayan kişi” olarak tarif etmiş (Buhârî, Ezan, 36), anlam arayışı içerisinde olan bu hür ve cesur şahsın tercihlerine bir yön çizmiştir.
Hayatı boyunca etrafındaki çocuk, genç, kadın, erkek, engelli ve yaşlı toplumun bütün kesimleriyle iyi ilişkiler içerisinde olan Allah Rasulünün dünyasında gençlerin daima özel bir yeri olmuştur. Yeni oluşan İslam toplumunun tesisinde ve bu toplumun geleceğinde gençlerin öneminin bilincinde olan Hz. Peygamberin kendisi gençlerle güvene dayalı bir iletişim halinde bulunduğu gibi, genç muhatabının gönlünde de güven inşa etmiştir.
Efendimiz (s.a.v.) gençlerin eğitimleri, sorumlulukları ve sorunlarıyla özel olarak ilgilenmiştir. Onların ilmî hayatlarına önem veren Hz. Peygamber, hemen yanı başında gençler için bir eğitim-öğretim yeri olan Suffe’yi kurmuştur. Burada onun rahle-i tedrisinden geçen Suffe Ashabının seçkin gençleri, insanlığı aydınlatan birer kandil olmuş; Hz. Peygamberin onlara duyduğu güvenle öğretmenlik, idarecilik, komutanlık, ticaret gibi birçok alanda görevler üstlenerek İslam’ın yayılmasına büyük katkılar sunmuşlardır.
Suffede yetişen gençlerden biri olan Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber tarafından kadı ve öğretmen olarak görevlendirildiğinde yirmi altı-yirmi yedi yaşlarındadır. Muaz’a bu görevi veren Hz. Peygamber onun hakkında, “Ümmetim içinde helal ve haramı en iyi bilen Muaz’dır” buyurmuş (Tirmizî, Ahkâm, 3); ayrıca ona halka kolaylık gösterip zorluk çıkarmamasını, müjde verip nefret ettirmemesini tembih etmiştir (Buhârî, Megâzî, 60). Böylelikle Efendimiz (s.a.v.) görevlendirdiği gence güven ve cesaret vermiş, onu onurlandırmış ve sorumluluğunu nasıl yerine getireceği hususunda tavsiyelerde bulunmuştur. Yine Hz. Ali’yi Yemen’e kadı olarak görevlendirdiğinde, üstlendiği vazifenin mesuliyetinden endişelenen yeğenine şöyle nasihatte bulunmuştur: “Allah senin kalbini doğruya iletecek ve (dilini) doğru üzerinde güçlendirecektir. İki hasım gelip önüne oturduğunda, birincisini dinlediğin gibi diğerini de dinleyinceye kadar hüküm verme. Bu (vereceğin) hükmün ortaya çıkması için daha uygundur” (Ebû Dâvûd, “Kitâbü’l-Akziye”, 6).
Hz. Peygamber gençlerin eğitim ve sorumluluklarıyla ilgilendiği gibi, onların sorunlarına da çözümler sunmuştur. İnsanda güç, heyecan, enerji gibi unsurların zirvede olduğu gençlik döneminin elbette bazı zorlukları da bulunmaktadır. Kimlik bunalımı, kuşak çatışması, topluma yabancılaşma gibi hususlar gençlik döneminde ortaya çıkan sorunlardır. Bu durumda içine kapanan ya da farklı mecralara yönelen gencin en çok ihtiyaç duyduğu şey, şüphesiz ki güvene dayalı, samimi bir iletişimdir.
Kureyş kabilesinden bir genç Hz. Peygamberin huzuruna gelerek ondan zina için izin istemiş, bunun üzerine etraftakiler genci azarlamış, üzerine yürümüşlerdir. Efendimiz (s.a.v.) ise “Yanıma gel, otur” diyerek genci davet etmiş, her seferinde ayrı ayrı olarak ona, bir başkasının kendisinin annesi, kız kardeşi, halası ve teyzesiyle zina etmesine razı olup olmayacağını sormuştur. Bunları istemeyen gencin hatasını anladığını gördüğünde elini gencin omzuna koyarak “Allah’ım bu gencin günahlarını bağışla, kalbini temizle ve iffetini koru!” diyerek ona dua etmiş ve genç daha sonra böyle bir istekte bulunmamıştır (Ahmed b. Hanbel, V, 256-257).
Gençlik, nerede ve nasıl geçirildiğinin hesabının verileceği bir nimettir (Buhârî, Rikak, 3). Geleceğin teminatı olan gençlerin bu bilinçle ömürlerini imar etmesinde yetişkinlere düşen görevse, Hz. Peygamberin gençlere verdiği önemi ve yaklaşım metodunu dikkate alarak onlarla muhatap olmaktır. Zira gençlerin kazanılması toplumun kazanılması, kaybedilmesi ise toplumun kaybedilmesidir…


Dr. Esra OĞUL ÇELİK
Vaiz