Unuttuğumuz bir değerimiz. “2002 yılında Bülent Ecevit’in partisi DSP'den ayrılan Hüsamettin Özkan 'meğer Vefa sadece İstanbul’da bir semt adıymış' demişti. O bununla vefasızlık nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığını anlatmaya çalışıyordu.

Siyasette vefa olur mu sorusuna verilecek tek yanıt olmaz….Evet politikada vefa olmaz..

Politikada dün dündür, bugün bugündür..

Ama vefalı olmayı unutmayanlarda var. Bunlardan biride Odunpazarı kent Konseyi sanatçıya vefa gurubu. Ali Haydar Çelik için dikenli yolda yürüyorum kitabı için söyleşi ve imza günü düzenlemişti..

1 Haziran. Aradan neredeyse bir ay geçmişti… Aklımdaydı ama bir türlü yazamadım. Özel bir güne ayırdım bu yazıyı. Ben kitap okuyanı ,araştıranı ve yazanı çok severim..

Ali Haydar Çelik’in bende özel bir yeri vardır. Odunpazarı belediye meclisinde gündeme getirdiği konular ve Eskişehir’in sorunlarını araştırıp kamuoyuna aktarması AKP’ lileri oldukça rahatsız ediyordu… Hatta AKP’ nin halka söylediği vaat adı altındaki yalanlarını deşifre ettiği için ona kızıyorlardı…

Eski bir sosyalist devrimci…

12 Eylül öncesi soruşturmalardan geçmiş, işkencelerden nasibini almış bir isim. Diğerleri gibi hiçbir sol yayın okumamış, sol eylemlerde bulunmamış, tatlı su devrimcisi olmamış, salon solculuğu yapmamış biri..

ELBETTE DİKENLİ YOLALRDAN YÜRÜYECEĞİZ..

Bazen yazılarımdan dolayı gece yarısı hatta bazen ilerleyen saatlerde arar görüşlerini aktarırdı.

Elbette burası Türkiye…

Dikenli yolarda yürüyeceğiz..

Geçmişte de bu yolar dikenliydi…

Mücadele zaten böyle bir şeydir. Yoksa Gül’ün değeri anlaşılmazdı.. Boşuna söylenmiş bir söz değildir. Gülünü seven dikenine katlanır..

Bizim gülümüz demokrasidir.

Laikliktir.

İnançlara saygılı olmaktır..

İnsan haklarını savunmaktır.

Bağımsızlığı savunmaktır..

Adaleti savunmaktır..

Hukukun üstünlüğünü savunmaktır.

Her türlü imtiyazlığa, ayırımcılığa karşı çıkmaktır.

Hak eşitliğini savunmaktır..

Milli gelirden hakça bölüşümü savunmaktır..

Ulusal devlet ve cumhuriyeti savunmaktır.

Teknolojik devlet ve üreten, üretken verimli bir ekonomiyi savunmaktır..

Her türlü yabancılaşmaya karşı çıkmaktır. Hedef bellidir. T.C ilelebet savunmak ve onu güçlendirmektir.

Liste çok uzun ama ben kısalttım.

Velhasıl yaralı yurttaş olmaktır. Onun için bizler yurtseverleriz. Bizim kitabımızda antiemperyalist bir duruş vardır. Ne Amerika, ne Rusya ne Çin. Her şey bağımsız Türkiye içindir.

Onun için her türlü mandacılığa karşı çıkmak yurtseverlerin asli görevlerdir. Bizim milliliğimiz Amerikan menşeli, NATO’ cu+ gladyocu soyguncularla iş birliği yapan, çeteciliği örgütleyen devleti ve kurumları çürüten, mafyacı anlayışa karşı durmaktır.  Noktayı burada koyalım.

Bizim nesil 68 kuşağından çok daha fazla okurdu. İki kitap okumakla devrimcilik nutukları çekilmezdi. İşin kuramsal, felsefi, toplumun sosyal yapısı ve ekonomik boyutları ile birlikte değerlendirilir analizler böyle yapılırdı.

O gün yapılan analizler bu günde geçerliliğini aynen korumaktadır. Ve 12 Eylül darbesinin neden yapıldığını daha iyi kavramak için bu günün ekonomiden sorumlu bakanına bakın çareyi hangi yerlerde arıyor? Cevabı en güzel verilecek olan sorudur.

Neo liberal politikaların uluslar arası finansal yönetimin merkezi olan LONDRA..

Türkiye içeriden ve dışarıdan dikenli yollarla kuşatılmış. Ali haydar çelik bana da kitap yaz diyor. Nasıl toparlayacağım. Yaptığım hesaplara göre üç bin sahifeyi bulan makalem var. Bir çoğu eski usul daktilo sisteminde yazılmış..

Nerede? Gazetelerde. TV programlarını deşifre etmeye kalksam ömrüm yetmez..

Aman deyip şimdilik pas geçiyorum. Zira gerçekleri yazsam şu anda kendilerini “şehrin peygamberi” zannedenler halkın yüzüne bakamazlar. Halk onların suratlarına tükürürler..

KISA BİR TARİHSEL SÜREÇ FRAGMANI..

1908 Jön Türk Devrimi’nden itibaren veya 1923 Cumhuriyet’in ilanından itibaren diyelim Türkiye’nin içinden yaşadığı belli bir siyasal paradigma ve bunu da çevreleyen bir kültürel paradigma söz konusuydu…

27 mayıslar,12 martlar,12 eylüller v 28 şubatlar..15 temmuzlar..

Bazen darbe, bazen muhtıra…

Toplumu biçimlendirmek için yapılan politik ayarlamalar. Başı her zaman silahlı kuvvetler ve içindeki cuntacılar çekmiş…

 

Şimdi o sona erdi, tükendi. Türkiye zaman dilimi içinde çeşitli yeni geçişler içinde. Türkiye için çare siyasi bakımından makul demokratik merkezde buluşabilmek, kültürel bakımından da kültürel melezleşmeye ulaşabilmek. Bunun için de hem sol, hem de sağ mahallelerin muhasebesini yapması ve zaman içinde kaynaşması lazım.

Özgür ÖZEL’ in CHP içinde değişimi gerçekleştirmesi buna bağlı. Çok doğru zamanda, doğru hamleler yapıyor.

Hem parti içinde, hem de kamuoyunda çok sevilen isim haline geldi. CHP halkın içinde umut olmaya başladı. Yapılan kamuoyu araştırmalarında 1.ci çıkmaya başladı. AKP hızla erimeye başladı. Çünkü yalan söyledikleri her geçen gün ortaya çıkmaya başlayınca paniklemeye başladılar…

Sol örgütlerin muhasebesi faslı artık kapandı. Ama sol kültür tek tek insanların içinde ve vicdanında yaşıyor. Bu sol kültür hem Marksist alanı hem de Kemalist alanı kapsıyor. Bu kültürün zaman içinde nasıl geliştiğini ve değiştiğini ve zaman içinde nasıl yok olduğunu, mutasyona uğradığını bir gün yazarım…

Şimdi dikenli yolarda yürüyoruz gündüz gece…

Devamı yarın...