Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), aile fertlerine sevgi ve muhabbetle yaklaşan, samimi ve içten davranan, değer verdiğini hissettiren, sevinçleriyle sevinen, üzüntüleriyle üzülen bir aile reisiydi. Onlarla ilişkilerinde sevgi, saygı ve nezakete dayalı sıcak ve ahenkli bir üslûbu benimsemişti. Nitekim Allah Rasulü; “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım!” (Tirmizî, Menâkıb, 63) buyurarak müminlere aile hayatında huzuru bulacakları yolu göstermekteydi.
Peygamber Efendimiz her konuda bize örnek olduğu gibi evlilik, çocuk büyütme ve terbiyesi konularında da en iyi örnektir. O (s.a.v.) bir kocanın eşine karşı tutumunun, evlatlarına karşı yaklaşımının nasıl olması gerektiğini bizzat uygulamalı olarak ümmetine göstermiş ve bunu “Sünnetimdir” diye emretmiş, “Sünnetimden yüz çeviren benden değildir” (İbn Mâce, Nikâh, 1) diye de uyarmıştır.
Hz. Peygamber, eşleri ve çocuklarının makul isteklerini severek ve isteyerek yerine getirir, bunu hiç ihmal etmezdi. Hanımlarının ihtiyaçlarını önceler, her birinin neye ihtiyacı varsa sorar ve mutlaka onu temin etmek veya gidermek için gayret sarf ederdi. Kimi zaman Allah Rasulü, eşinin görüşüne başvurmak ve meseleleri istişare etmek suretiyle hanımına verdiği değeri gösterirdi. İlk vahyin korku ve heyecanını hanımı Hz. Hatice’nin desteği ile üzerinden atan Allah Rasulü, Hudeybiye Antlaşması sonrası yaşadığı bir sıkıntıyı ise eşi Ümmü Seleme’ nin fikrini alarak gidermiştir.
Ailesinin kendisi üzerinde hakkı olduğunu bilen Allah Rasulü, eşlerine özel zaman ayırarak onlarla karşılıklı sohbet ederdi. Bu nedenledir ki kendisini sürekli ibadete vererek ailesini ihmal edenlerin davranışını, “sünnetinden yüz çevirme” olarak ifade etmiştir. Allah Rasulü, zaman zaman evinin hizmetlerini görür ve eşine yardımcı olurdu. Aile fertlerinin farklı ruh hallerini, hassasiyetlerini, ahlâk ve karakterlerini göz önünde bulundurur ve varsa sorunların üstesinden gelirdi. Kimi zaman susması gerekiyorsa susarak mukabelede bulunurdu.
Allah Rasulü, erkeklere hanımlarına hoşgörülü davranmalarını emretmiştir. O (s.a.v.), aile fertlerine asla baskı yapmaz ve onlara karşı zor kullanmazdı. Aşağılayıcı ve can sıkıcı sözlere, azar ve dayak gibi onur kırıcı yollara asla başvurmazdı. Böyle kaba davrananları “kötü kimse” olarak nitelemiştir (Ebû Dâvûd, Nikâh, 41-42).
Efendimiz eşlerine sevgi, şefkat ve muhabbetle davranırken aynı güzelliği çocuklara, evlatlarına ve torunlarına da göstermiştir. O (s.a.v.), kızı Hz. Fâtıma huzuruna girdiğinde kalkar, elini tutar, kendisini öper ve yanına oturturdu. Hz. Fâtıma da muhterem babasına aynı şekilde mukabele ederdi. Allah Rasulü Hz. Fâtıma’ya olan muhabbeti sebebiyle bir sefere çıkacağı zaman en son onunla vedalaşır, döndüğünde de ilk olarak yine ona uğrar ve şefkatle yanaklarından öperdi. Sahabeden Enes bin Malik der ki: “Ben ev halkına Rasulullah’tan daha şefkatli olan bir kimse görmedim.”
Rasulullah’ın torunlarına da aynı şekilde muhabbet duyduğunu görmekteyiz. Torunları camide omzuna veya sırtına binerler, bazen de Efendimiz onları karnının üzerine alıp eğlendirirdi. Kimi zaman torunları namazda gelip onun sırtına çıkarlar, secdeye vardığında sırtına ve boynuna çıkıp otururlar, Peygamber Efendimiz de onlar kendiliğinden aşağı inene kadar rahatsız olmasınlar diye secdeyi uzatıp beklerdi. Bir gün Rasulullah, Hz. Hüseyin’i omzuna almış taşıyordu. Bir adam: “Ne güzel bir bineğe binmişsin yavrucuğum!” dedi. Peygamberimiz de şöyle buyurdu: “O da ne güzel bir süvaridir!” O, kızı Hz. Fâtıma’nın evine sık sık uğrar ve ona: “Benim oğullarımı bana çağır!” der, onları kucaklar ve koklardı.
Hz. Peygamber bütün hayatı boyunca bizzat kendisi; “…Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi cehennem azabından koru…” (Bakara 2/201) ayetinde olduğu gibi dünya ve ahiret dengesini yaşayışında tesis etmiş, bunu aile hayatında da göstermiş ve müminlere yaşanılır ve izlenebilir örnekler bırakmıştır. Biz de Peygamber Efendimizin izinden giderek, Allah’ın emaneti oldukları düşüncesiyle eşimizin haklarına ve yavrularımızın terbiyesine daha fazla ehemmiyet vermeli ve iyi bir yuva içinde yetişip insanlığa hizmet etmeleri için onları muhabbetle büyütmeliyiz…
Yahya DEMİRÖRS
Vaiz